Oscar 2012
Oscar Rehberi ’11: En İyi Film
Artık Oscar Rehberi serimizin sonuna geldik. Yeni haftanın başlamasıyla birlikte işin tahmin aşamasına geçeceğiz. Yine ben yorumsuz bırakmak istiyorum zaten tahmin yaparken uzun uzun konuşacağım için. Siz şöyle bir adaylara göz atın. Yazının devamında da bu senenin En İyi Film adayı 9 yapım fragmanlarını bulabilirsiniz.
THE ARTIST
Thomas Langmann: İlk Oscar adaylığı.
THE DESCENDANTS
Jim Burke: İlk Oscar adaylığı.
Alexander Payne: Altıncı Oscar adaylığı. Sideways (2004) ile hem En İyi Uyarlama Senaryo, hem de En İyi Yönetmen dalında aday olan Payne ilk ve tek Oscar’ını uyarlama senaryo dalında almıştı. Ayrıca aday olduğu ve ödülü alamadığı başka bir uyarlama senaryo adaylığı da Election (1999) filmiyle mevcut. Payne bu yıl En İyi Yönetmen ve En İyi Uyarlama Senaryo kategorilerinde de aday.
Jim Taylor: Üçüncü Oscar adaylığı. Payne ile Sideways (2004) ve Election (1999) filmlerinde beraber çalışan Taylor iki filmle de En İyi Uyarlama Senaryo dalında aday olmuş, Sideways (2004) ile olan adaylığıyla ödülü almıştı.
EXTREMELY LOUD & INCREDIBLY CLOSE
Scott Rudin: Beşinci Oscar adaylığı. Rudin bugüne kadar En İyi Film dalında The Hours (2002), No Country for Old Men (2007), True Grit (2010) ve The Social Network (2010) ile aday oldu. Ödülü evine götürdüğü tek film ise No Country for Old Men (2007).
THE HELP
Brunson Green: İlk Oscar adaylığı.
Chris Columbus: İlk Oscar adaylığı.
Michael Barnathan: İlk Oscar adaylığı.
HUGO
Graham King: Üçüncü Oscar adaylığı. İlk ve tek Oscar’ını The Departed (2006) ile bu dalda kazandı. Ayrıca yine başka bir Scorsese filmi olan The Aviator (2004) ile de En İyi Film dalında aday olmuşluğu var.
Martin Scorsese: Onuncu Oscar adaylığı. Bu yıl aynı zamanda En İyi Yönetmen dalında da yarışan Scorsese, tek ödülünü The Departed (2006) ‘daki yönetmenliğiyle aldı. Aday olup ödül alamadığı diğer filmler şöyle: Raging Bull (1980) – En İyi Yönetmen, The Last Temptation of Christ (1988) – En İyi Yönetmen, Goodfellas (1990) – En İyi Yönetmen & En İyi Uyarlama Senaryo, Gangs of New York (2002) – En İyi Yönetmen ve The Aviator (2004) – En İyi Yönetmen.
MIDNIGHT IN PARIS
Letty Aronson: İlk Oscar adaylığı.
Stephen Tenenbaum: İlk Oscar adaylığı.
MONEYBALL
Michael De Luca: İkinci Oscar adaylığı. Geçtiğimiz sene The Social Network (2010) ile aday olmuş ama kazanamamıştı.
Rachael Horovitz: İlk Oscar adaylığı.
Brad Pitt: Dördüncü Oscar adaylığı. Bu yıl aynı zamanda En İyi Erkek Oyuncu dalında da aday olan daha önce Twelve Monkeys (1996) ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, The Curious Case of Benjamin Button (2008) ile En İyi Erkek Oyuncu dallarında aday olmuş ama kazanamamıştı.
THE TREE OF LIFE
Sarah Green: İlk Oscar adaylığı.
Bill Pohlad: İlk Oscar adaylığı.
Dede Gardner: İlk Oscar adaylığı.
Grant Hill: İkinci Oscar adaylığı. Daha önce bir başka Terrence Malick filmi The Thin Red Line (1998) ile aday olmuş ama kazanamamıştı.
WAR HORSE
Steven Spielberg: On üçüncü Oscar adaylığı. Spielberg‘e oldukça cömert davranan Akademi ünlü yönetmeni Schindler’s List (1993) ile hem En İyi Yönetmen hem de En İyi Film dallarında ödüllendirdi. Ayrıca Saving Private Ryan (1998) ile ikinci En İyi Yönetmen ödülünü alan Spielberg‘ün 1986’da Akademi’den aldığı bir de özel ödül mevcut. Galip olamadığı adaylıklarına gelirsek… Close Encounters of the Third Kind (1977) – En İyi Film, Raiders of the Lost Ark (1981) – En İyi Yönetmen, E.T: The Extra Terrestrial (1982) – En İyi Film & En İyi Yönetmen, The Color Purple (1985) – En İyi Film, Saving Private Ryan (1998) – En İyi Film, Munich (2005) – En İyi Film & En İyi Yönetmen, Letters from Iwo Jima (2006) – En İyi Film.
Kathleen Kennedy: Yedinci Oscar adaylığı. Henüz hiç ödülü olmayan Kennedy‘nin prodüktörlüğünü yapıp aday olduğu filmler şöyle: E.T.: The Extra-Terrestrial (1982), The Color Purple (1985), The Sixth Sense (1990), Seabiscuit (2003), Munich (2005) ve The Curious Case of Benjamin Button (2008).
Erşah
19 Şubat 2012 at 13:29
Akademi “başlarım saygı duruşuna, ben kendi yönetmenime veririm” ödülü diyerekten Hugo’yu onore edebilir mi acaba ? Ya artık herşey o kadar belli ki hiçbir heyecanı kalmadı gecenin, Billy Crystal dışında.
yaxley
19 Şubat 2012 at 13:35
THE ARTIST
Senenin kendini iyi hisset filmi.Müthiş bir seyir keyfi var.Müzikler, sanat yönetmenliği, oyuncu performansları gerçekten çok iyi.Ama gerçekten de yılın en iyisi mi?Bence değil.Sırf eskileri hatırlatan siyah beyaz bir film diye gösterilen bunca sevgiyi anlamdıramıyorum.Esas oğlan zirveden düşerken aşığı esas kız yükselir.Ama aralarındaki aşk hiç bitmez vs..Bizim yeşilçamda bile defalarca işlenmiş bir tema.Ki Hollywoodun siyah beyaz dönemlerine baktığımızda The Artist’e benzer onlarca film bulabiliriz.Bu sesin gelmesiyle düşüş olur başka bir şey olur ancak bu tarz aşk öyküleri yeterince var zaten.Sırf yıllar sonra tekrardan çekildiği diye Oscar’ı vermek oldukça mantıksız.O dönemlerde çekilmiş olsaydı böyle yücelten olmazdı zaten.Neticede hiçbir orjinallik sunmayan iyi kotarılmış keyifli bir filmden başka bir şey değil The Artist..O zaman Cold Mountain da siyah beyaz çekilmiş olsaydı o da mı koşacaktı Oscar’a..Bundan sonra The Artist’ten daha orjinal ve ilginç bir hikaye siyah beyaz çekilse kim yüzüne bakacak..Hazanavicius’un kurnaz taktiği ve insanların tuzağa düşme hikayesi bu sene izlediklerimiz..
THE DESCENDANTS
Alexander Payne sinemasının tüm özelliklerini yansıtan komedi-dram karışık keyifli bir aile filmi.Bende uyandırdığı bu sadece.Bir Little Miss Sunshine değil kesinlikle..İyi kotarılmış, iyi yazılmış, iyi oynanmış dört başı mamur bir seyirlik..Daha fazlası değil kanımca.
EXTREMELY LOUD AND INCREDIBLY CLOSE
İnsanlar komedi filmlerinde gülmeyince beğenmezler.Gülünce de göklere çıkarırlar.Bakınız Bridesmaids..Ancak nedense bir dram filmde ağlayınca o film kötü olur..Hiçbir zaman anlam veremediğim bir konudur.İnsanı duygulandıran bir film neden kötü olsun.Üstelik ELAIC gibi iyi kotarılmış başarılı bir yapımsa.Kim ne derse desin bu sene izlediğim en heyecan verici, en duygulu filmlerden biriydi.Yukarıdaki 2 filmden daha çok destekliyorum..
THE HELP
Geçen seneki Tom Hooper ödülünün karşılığı bu sene The Help filminin adaylığı.Bu kadar basit, sıradan bir anlatıma sahip bir filmi 1. sıraya koyan akademi üyesinin olduğunu düşünmek rahatsız edici.Pazar öğle vakti izlenecek Tv filminden farksız kötü senaryolu, berbat bir kurguya sahip klişelerle dolu sıradan bir öykü.Oscar’ın bu seneki en büyük ayıbı.
HUGO
Eğer yarış The Artist, The Decendants ve Hugo arasında geçiyorsa bir zahmet Hugo kazansın.Ben çoğu kişi gibi ayılıp bayılmadım ancak saygı duruşu muhabbetini olması gerektiği gibi yapıyordu en azından.Senaryosunu zayıf bulsamda Scorsese’nin ellerinde keyifli bir hikaye sunuyor izleyenlere.Sinemaya olan şevkinizi uyandırıyor falan.Ama nedense o çocuk filmi havasından kurtulamadım ben izlerken ..
MIDNIGHT IN PARIS
Jude Law, James McAvoy, Dominic Cooper, Christian Bale, Patrick Wilson, Robert Downey Jr., Jake Gyllenhaal………Ve daha aklıma gelmeyen birçok romantik, nostaljik ve eğlenceli bir karakteri oynayabilecek “yetenekli” aktörler..Ama neden Owen Wilson..Neden..Bütün film boyunca hiçbir zaman kendimi kaptıramadım o salak yüzünden..Hep başka bir aktörü düşündüm durdum..Öyle derin bir karakteri böyle salak bir tipin oynaması..Mesela Jude Law’u böyle komik bir karakterde izlemek ne kadar keyifli olurdu..Böyle itici bir gerzeğin 1920’lerin Paris’ine aşık olması inandırıcı mıydı gerçekten..Benim beklentilerimi bu sebepten dolayı karşılayamayan bir film ne yazık ki..
MONEYBALL
İşte budur..İşte senaryo diye buna derim.Brad Pitt’in harikaaa oyunculuğu, Bennett Miller’ın muhteşem kamerası ve gerçekçi tavrı, Wally Pfister’ın başarılı çalışması ve çok başarılı bir kurgu.Bu sene olmuş dediğim nadir filmlerden biridir kendisi..
THE TREE OF LIFE
Eğer akademi üyesi olsam gözüm kapalı The Tree of Life’a verirdim oyumu.Brad Pitt, Jessica Chastain ve Hunter McCraken’ın “olağanüstü” performanslarıyla desteklenmiş, Alexander Desplat’ın eşsiz besteleriyle zenginleşmiş, Lubezki’nin kelimelerle anlatılamayacak çalışması ile zirveye çıkmış insanı, doğayı, Tanrı’yı olabilecek en iyi orjinal en görkemli en etkileyici en…..şekilde anlatan kusursuz bir başyapıt..
WAR HORSE
Eğer The Artist ödülü alacaksa War Horse neden almıyor derim be o zaman.İkisi de nostaljik yöntemlerle eski filmlerin tadını veren keyifli filmler..Ha pardon duygulu filmler kötüydü.Bir de diğeri daha eskiyi anlatıyor.Daha bir iyi saygı duruşu herhalde..War Horse’u desteklemiyorum tabi ki de ancak The Artist’ten renk dışında ne farkı var..Klişe bir hikaye, klişe yöntemler..
yaxley
19 Şubat 2012 at 13:39
Kazanacak: The Artist
Kazanabilir: The Descendants
Kazanmalı: The Tree of Life
Burada Olmalıydı;
The Girl with the Dragon Tattoo
Harry Potter and the Deathly Hallows Part II
Shame
A Separation
Martha Marcy May Marlene
Müjdat Çetin
19 Şubat 2012 at 16:45
Kazanacak: Hugo
Kazanabilir: The Artist
Kazanmalı: Hugo
Burada Olmalıydı;
The Girl with the Dragon Tattoo
Tinker Tailor Soldier Spy
Shame
A Separation
Drive
Burada Olmamalıydı:,
Extremely Loud&Incredibly Close
The Help
Yavuz EKİN
19 Şubat 2012 at 14:01
Hugo nun haricindeki tüm adayları izlediğim için bu 8 adayın içinden favorim EXTREMELY LOUD AND INCREDIBLY CLOSE. Kesinlikle beni bu sene ağlatan nadir yapımlardandı 2011 de. bir digeri warrior du ki bence bu da güzel bir filmdi.
Sonat
19 Şubat 2012 at 14:19
The Artist alacaaaaak 🙂
TigerBlood
19 Şubat 2012 at 14:38
Ödül The Artist – The Descandants – Hugo’dan birine gidecek.Ben The Artist’in banko
olarak gösterilmesini doğru bulmuyorum.Akademi son 10 yılda bizi az şaşırtmadı,o yüzden sürprizlere açık olmak gerekiyor.
Asıl merak ettiğim kategori en iyi yönetmen dalı olacak.
@Erşah’ın yorumuna katılıyorum,tam bir muamma söz konusu.
TigerBlood
19 Şubat 2012 at 14:39
Bu arada ben Billy Crystal’ın ne yapıp edip bizi güldüreceğini düşünenlerdenim,yani o kadar da sıkıcı bir gece geçeceğini sanmam.
TigerBlood
19 Şubat 2012 at 23:45
Uzun zamandır beklediğim eleştirmenlerden tahminler de geldi.
http://www.siyad.org/haftayabakis.php
Bir göz atın bence.Murat Erşahin,Murat Özer,Sevin Okyay… çok iyi eleştirmenler var.
Ya da şöyle söyleyim Kerem Akça hariç hepsi çok iyi eleştirmenler.(Niye diye merak eden varsa adamın filmlere yaptığı yorumları incelesin,gel beni boğ diyor resmen 🙂
Yarın da Umur’un adaylar açıklanacak,bakalım ne tür sürpriz isimler var listede.
Erşah
20 Şubat 2012 at 03:35
Gerçekten Kerem Akça’nın hem oy skalası hem de yaptığı yorumlar mide bulandırıyor, acil Mehmet Açar’dan ders alması gerekiyor.
TigerBlood
20 Şubat 2012 at 09:53
%100 katılıyorum,öyle bir adama nasıl eleştirmen diyorlar anlamıyorum,en güzel başyapıt diyebileceğimiz filmlere öyle yorumlar yapıyor ki,bir insan bu kadar mı mal olur dedirtiyor.
Mehmet Açar’dan harbi ders alması gerekiyor,kendisi bana göre Türkiyenin en iyi eleştirmenidir.
TigerBlood
19 Şubat 2012 at 23:49
Bu arada yazmadan geçemeyeceğim Murat Erşahin’in listeye bayıldım.
En İyi Film: Artist (The Artist)
En İyi Yönetmen: Martin Scorsese (Hugo)
En İyi Erkek Oyuncu: Brad Pitt (Kazanma Sanatı / Moneyball)
En İyi Kadın Oyuncu: Michelle Williams (Marilyn ile Bir Hafta / My Week with Marilyn)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christopher Plummer (Aşkın Halleri / Beginners)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Jessica Chastain (Duyguların Rengi / The Help)
Ne güzel olur böyle bir ödül listesi olsa,sadece Jessica bile yeter de artar.
yaxley
20 Şubat 2012 at 02:40
yalnız bu tahminden çok dilek listesi olmuş biraz 😀 biz de çok istiyoruz bunları ama..
Erşah
20 Şubat 2012 at 03:45
Ne sinema yılıydı ama ! Geçen senelerde 10 adaylıklı dönemlerde 10. filme tamamlamak için animasyon ile kapatırlardı açığı, şimdi A Separation, Take Shelter, Drive hatta Harry Potter gibi yapımlar liste dışı kaldı en iyi film dalında,
Hugo, BAFTA’ya en iyi film dalında aday olamayarak zaten şansını yitirmişti, açık açık bağırıyordu ben yokum yarışta diye. Scorsese faktörü işleseydi Raging Bull’da, Goodfellas’da işlerdi diye düşünüyorum.
The Artist malumunuz, Cannes’da The Tree of Life olmasa muhtemel Altın Palmiye zaferi onun olacaktı. Çünkü Cannes’dan Oscar’a kadar uzanan bir yelpazede sesleniyor sinemaya. Eğer olsaydı bu kadar popüler olmazdı düşüncesindeyim.
The Descendants’da Altın Küre zaferiyle 1. götürdüğü yarışı 2. liğe düşürdü. Buradan sonra bir mucize gerekebilir, uyarlama senaryo dalında zafere ulaşacağı kanaatindeyim filmin, ne yapıp edip bir ödül vereceklerdir.
Bu sene kazananlardan çok aday olamayanları konuştuk, bu da bir başka delil geçen yılın sinemanın altın çağlarından birisi olduğuna dair. Oscar kulisleri, ödül törenlerinde lobilenmeler her yıl konuşulan şeyler, bu sene belki de en az konuştuğumuz negatifliklerden birisiydi. Velhasıl-ı kelam fevkaladenin fevkinde bir sinema yılı oldu vesselam. Bir Nolan değildi ama olsun.
Müge Dörtok
20 Şubat 2012 at 08:20
En İyi Film Dalında Yarışta Önde Olan 3 film var: The Artist, The Descendants ve Hugo. Hugo (3d) ve The Artist benim için de bu yıl izlediğim ve çok beğendiğim filmler arasında. Ödülün çok yüksek ihtimalle The Artist’e gideceğini düşünüyorum. Hak ettiğini de düşünüyorum. Jean Dujardin ve Berenico Bejo gerek oyunculukları, gerekse uyumlu bir ikili oldukları için oyunculuk dallarında da ödülü hak ediyorlar. Kostüm ve müziklerini de oldukça başarılı buldum.
Müge Dörtok
20 Şubat 2012 at 09:24
Özgün Senaryosunu beğendiğim film olarak: Midnight In Paris, Görüntülerini beğendiğim film olarak: War Horse ve The Tree of Life
Uyarlama Senaryo filmi: The Descendants ve Moneyball başarılı bulduğum diğer filmler oldu. Bu yılın ödül töreninin de özel olacağını ve sıkıcı geçmeyeceğini umuyorum. Sunucular gayet iyi. Bill Crystal güldürecektir bizleri. Umuyorum ki en başarılı Oscar Ödül Töreni bu yıl olacak…
Emel
20 Şubat 2012 at 11:29
Dokuz filmi de izledim ve listede bulunmasından rahatsızlık duyduğum bir film yok ama War Horse yerine Drive ya da The Girl with The Dragon Tattoo ismini görmek isterdim…
The Artist %80 ödülün sahibi, sürpriz yapabilecek tek ismin The Descendants olduğunu düşünsem de çok zor ihtimal…
Yavuz EKİN
20 Şubat 2012 at 13:00
Umarım The Artist kazanamaz. Basit bir film..