Haberler
2011’in en kötü filmleri
Tüm yıl boyunca en iyileri konuştuk durduk. Kimin hak ettiğinden, kimin hak etmediğindan bahsettik. Şimdi sıra en kötülerde. Bu yıl 32. kez sahiplerini bulacak olan Ahududu Ödülleri yine yılın en kötülerini seçiyor. Adam Sandler‘ın rekor sayıda (11) adaylık aldığı listede yine sandler filmi olan Jack & Jill her dalda aday. Hatta ödüllerin resmi sitesine göre 32 yıldır bu dördüncü kez bir filmin başına geliyormuş. Yazının devamında tüm adayları bulabilirsiniz. Merak edenler için ödüllerin 1 Nisan’da sahiplerini bulacağını da ekleyelim. Yalnız ben bu yazıyı sizin için 2011’in en kötü filmleri neydi diye sonlandırmak istiyorum. Nasıl cevaplar geleceğini hep beraber göreceğiz.
En Kötü Film
Bucky Larson: Born to Be a Loser
Jack & Jill
New Year’s Eve
Transformers: Dark of the Moon
Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
En Kötü Yönetmen
Michael Bay; Transformers: Dark of the Moon
Tom Brady; Bucky Larson: Born to Be a Star
Bill Condan; Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
Dennis Dugan; Jack & Jill ve Just Go with It
Garry Marshall; New Year’s Eve
En Kötü Erkek Oyuncu
Russell Brand; Arthur
Nicolas Cage; Drive Angry 3D, Season of the Witch ve Trespass
Taylor Lautner; Abduction ve Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
Adam Sandler; Jack & Jill ve Just Go with It
Nick Swardson; Bucky Larson: Born to Be a Star
En Kötü Kadın Oyuncu
Martin Lawrence; Big Mommas: Like Father Like Son
Sarah Palin; Sarah Palin: The Undefeated
Sarah Jessica Parker; I Don’t Know How She Does It ve New Year’s Eve
Adam Sandler; Jack & Jill
Kristen Stewart; Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
En Kötü Yardımcı Erkek Oyuncu
Patrick Dempsey; Transformers: Dark of the Moon
James Franco; Your Highness
Ken Jeong; Big Mommas: Like Father Like Son, The Hangover Part II, Transformers: Dark of the Moon ve Zookeeper
Al Pacino; Jack & Jill
Nick Swardson; Jack & Jill ve Just Go with It
En Kötü Yardımcı Kadın Oyuncu
Katie Holmes; Jack & Jill
Brandon T. Jackson; Big Mommas: Like Father Like Son
Nicole Kidman, Just Go with It
David Spade, Jack & Jill
The Underwear Model (aka Rosie Huntington-Whiteley); Transformers: Dark of the Moon
En Kötü Toplu Performans
Bucky Larson: Born to Be a Star
Jack & Jill
New Year’s Eve
Transformers: Dark of the Moon
Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
En Kötü Yeniden Yapım, Gönderme ya da Devam Filmi
Arthur
Bucky Larson: Born to Be a Star
The Hangover Part II
Jack & Jill
Twilight Saga: Breaking Dawn Part I
En Kötü Ekran Çifti
Nicolas Cage ve onunla sahneyi paylaşan herhangi biri; Drive Angry 3D, Season of the Witch ve Trespass
Shia LeBeouf & The Underwear Model (aka Rosie Huntington-Whiteley); Transformers: Dark of the Moon
Adam Sandler ve hem Jennifer Aniston, hem de Brooklyn Decker; Just Go with It
Adam Sandler ve hem Katie Holmes, hem Al Pacino, hem de kendisi; Jack & Jill
Kristen Stewart ve hem Taylor Lautner, hem de Robert Pattinson
En Kötü Senaryo
Bucky Larson: Born to Be a Star; Adam Sandler, Allen Covert ve Nick Swardson
Jack & Jill; Steve Koren, Adam Sandler ve Ben Zook
New Year’s Eve; Katherine Fugate
Transformers: Dark of the Moon; Ehren Kruger
Twilight Saga: Breaking Dawn Part I; Melissa Rosenberg
Murat Elgin
27 Şubat 2012 at 18:33
Kötü olacağı bariz olan filmleri izlemem zaten ama bu yıl izlediğim en kötü üç film “Transformers:Dark of the Moon”, “Warrior” ve onlar kadar olmasa da “War Horse” idi. Spielberg’in aklını başına devşirmesi için filmin Razzie adayları arasında yer almasını isterdim.
Erşah
27 Şubat 2012 at 19:55
Yok artık.
getin@hotmail.com
6 Haziran 2013 at 21:42
resmen saçmalamış
TigerBlood
27 Şubat 2012 at 19:16
The Artist diyormuşum sinirden 🙂 o kadar da insafsız değilim.
Twilight serisinin yeni filmi çok kötüydü,Cowboy and Alies kötüydü,30 minutes or less,Trespass,Bizim Büyük Çaresizliğimiz(o kadar yapaydı ki),Green Lantern,
The Hangover Part II ilk filmden sonra bu kadar kötü bir film beklemiyordum hayalkırıklığıydı.
Ayrıca Warrior filmi yılın en iyilerinden biriydi bence.
ozanutkugezen
27 Şubat 2012 at 19:29
Ben de sizin Bizim Büyük Çaresizliğimiz görüşüne katılamıyorum. Bizim Büyük Çaresizliğimiz, uyarlandığı aynı adlı kitabın vermek istediği duyguyu perdeye çok güzel yansıtmış, naif bir filmdi. Sizin yapaylık dediğiniz verilmek istenen “istim üstünde olma, ne yapacağını bilememe” durumu olabilir ki, filmin adından da anlaşılacağı üzere baştan sona filmde yaşananlar bu durumu yansıtıyor. Tabii ki bu yazdıklarımı sizin görüşünüze saygı duyarak yazıyorum, yanlış anlaşılma olmasın.
Ben son dönemde elimden geldiğince kötü izlememeye çalışıyorum ancak listedeki filmlere gelen eleştiriler ortada ve adaylar arasında itiraz edeceğim film yok, hepsi kötü filmler.
TigerBlood
27 Şubat 2012 at 20:08
Ben Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmini kötü listeme istemeye istemeye aldım.Aslında filmi öyle çok kötü bulan biri değilim çok güzel bir film olabilirdi.Bir filmi eleştirirken olumlu yanlarının yanı sıra olumsuz yanlarını da ”şu olmasaydı daha iyi olurdu”gibisinden söyleriz.Bu filmdeyse o olumsuz yanları eksi olmakla kalmıyor bana göre filmi batırıyordu.
Filmle ilgili görüşlerimi şöyle anlatayım ;
Söylediğiniz gibi BBÇ kitabın vermek istediği duyguları çok güzel yansıtıyor,Ender ve Çetin’in arasındaki o arkadaşlık bağını anlatımı güzel.Ki izledikten sonra ben de o arkadaşlık bağından etkilendim.Nihal ile aralarındaki bağ da ilgi çekiciydi mesela.
Yönetmen Seyfi Teomanı eleştirmem ne kadar doğru olur bilemiyorum çünkü artık Türk sinemasında bu tür filmlerin bir nebze sıkıcı yanlarının olduğunu biliyoruz,ama o bile benim için sorun değildi.
Şimdi kardeşim sen neyi beğenmedin o zaman diye soracaksınız haliyle.
Benim filmde en beğenmediğim şey(ki bana göre filmin en önemli unsurlarından biriydi) filmin-daha doğrusu oyuncuların yapaylıktan kurtulamaması.
Oyuncuların performansı çok güzeldi hatta Güneş Sayın’ı da fazlasıyla beğendim.Ama filmdeki konuşmalar o kadar yapmacıktı ki,bu kadar da olur mu kardeşim dedirtiyordu.
Doğallık sıfırdı bana göre,bunun sebebi ise oyuncuların kötü oynaması değil,onlara verilen metinde.
Kitaptan uyarlanan bir film olmamış,kitaptaki konuşmaların nerdeyse aynısının yer aldığı bir film olmuş.Kitaptaki metin ile sinemada izleyicinin karşısına çıkarılan metin aynı olamaz.Kitapta gerçeklik açısından normal kabul edilen konuşmalar,filmde yapmacıklığın tavan yapmasını sağlıyor.Ender ve Nihal karakteri özellikle göze çarpıyor.
Örnek vereyim;
Filmin – 17-18.inci dakikasındaki kahvaltı sahnesindeki konuşmalar berbat olmuş,İlker Aksum’un kullandığı konuşma tarzı içler açısı.Ya da film boyunca devam eden Nihal ile Ender arasındaki konuşmalar.
Böyle güzel bir film böyle basit hatalar yüzünden beni hayalkırıklığına uğrattı,oysa ne güzel bir film olabilirdi…
TigerBlood
27 Şubat 2012 at 20:15
Ki şunu da ekleyeyim,yazımı da uzunca yazdım çünkü film beni bu sene hayalkırıklığına uğratanlar sırasında en üstteydi.Bana kalırsa o yapmacıklık olmasaydı Türk sinema tarihinin en güzel filmlerinden birini izleyebilirdik.Şimdi bile filme tekrar baktığımda çok güzel sahneler aklıma geliyor,hüzünleniyorum.Beni rahatsız eden o konuşmalardan dolayı filme aşık olamadım,sadece hüznü kaldı.
shifty
27 Şubat 2012 at 19:26
benim için 2011’in en kötü filmi kesinlikle the change-up idi ta ki fetih 1453’ü izleyene kadar 🙁 açık ara izlediğim en kötü film. yine çok kötü filmler arasına war horse’u da eklemek isterim
Umur Çağın Taş
27 Şubat 2012 at 19:35
Sizlere sorup kendi en kötülerimi yazmayı unutmuşum. O zaman izlediklerim arasından benim için de yılın kötüleri gelsin: The Change-Up, I Don’t Know How She Does It, Hall Pass, Green Lantern, Your Highness ve kesinlikle The Green Hornet.
Twilight serisinin son filmi, The Hangover Part II ve Larry Crowne’a da bayıldığımı söyleyemem. Bunları da ekleyebiliriz en kötülere.
Memento
27 Şubat 2012 at 19:54
Oscar adaylığı alan James Franco’ya Razzie adaylığı getiren Your Highness (o kadar iğrençti ki bu iğrençliği karşılayacak kelime yok)
Thor
No Strings Attached
Warrior (ama itiraf edeyim: yer yer heyecanlandırdı ama ne yazık ki bu kötü olmadığını göstermez benim açımdan)
Kötüleri bilinçaltımdan sildiğim için midir nedir aklıma bunlar dışında pek gelmedi. Ama zaten elimden geldiğince kötü film izlememeye çalışıyorum çoğu kişi gibi.
Bu arada Al Pacino tekrar Razzie’ye aday olmuş iki dalda. Yazık diyorum.
Erşah
27 Şubat 2012 at 19:57
Transformers 3’ü burada görmek kesinlikle ama kesinlikle yönetmeninin Michael Bay olmasından kaynaklı. Yoksa abartıldığı kadar kötü bir film değil, yapmayalım, göz var nizam var. Vasat olabilir, vasatın altı olabilir ama rezil hiç değil. Razzie zaten yanlış kararlar vermede üstüne olmayan bir topluluk. Kuruluş yılında The Shining’i aday göstererek bunu kanıtladılar. Keza 2 sene önce Sandra Bullock’a verdikleri ödül ile de.
Umur Çağın Taş
27 Şubat 2012 at 19:59
Yalnız Sandra Bullock, All About Steve’de hakikaten kötüydü. Hatta film için tüm zamanların en kötü filmlerinden biriydi bile diyebilirim. Benim için Meet the Spartans ile zirveye oynar kötülükte tüm zamanlarda.
shifty
27 Şubat 2012 at 21:08
Transformers filmlerini özetleyeyim : Amerika’ya (dünyaya yani :)) uzaylılar saldırır ve Amerika onları yener (ve dünyanın geri kalanını kurtarır)
Michael Bay kadar iğrenç bir yönetmen daha tanımıyorum. Teknik anlamda dünyanın en iyi yönetmeni olsun isterse, adamdan nefret ediyorum.
west-virginia
27 Şubat 2012 at 20:14
Şu Hangover serisini abartanların sinema anlayışını çözemedim.Bence rezil bir film.Film sayesinde Bradley’den de fazlasıyla soğudum.Yılın en kötüleri arasında Transformers başı çekiyor Hangover Part II ile.
Peri
27 Şubat 2012 at 21:15
Kesinlikle Kristen Stewart… Bu kız ekrandayken uykumu getiriyor.
Kate Holmes’ın zaten kocası dışında ünlü ve çekici olan bir yanı yok. Deniz Akkaya gibi zorlamamalı bence…
Ayrıca güzel diye her önüne gelenin ekrana taşınmasından da gına geldi. (VS mankeni misali…)
metin
27 Şubat 2012 at 21:43
Jack Nicholson, Laurence Olivier, Marlon Brando da daha evvel adaylar arasında yer almıştı (hatta Nicholson Altın Küre adayı da olduğu filmle adaylık almıştı). Genelde bu adaylıklar yanlış film tercihleri nedeniyle oyunculara reva görülüyor. Al Pacino’yu da bu kefede değerlendirmek lazım belki de.
Emel
27 Şubat 2012 at 23:45
Your Highness filmini izledikten sonra daha kötüsünü kimse yapamaz diye düşündüm kiii bu senenin en kötüsüydü…Natalie Portman ın bu filmde oynadığını hatırladıkça sinirlerim geriliyor..Umarım bir daha böyle saçma bir rolde kendisini görmeyiz.
Müge Dörtok
28 Şubat 2012 at 09:10
Jack & Jill filmini izleyen biri olarak şunu söylemek isterim ki bu sene beni en çok güldüren film oldu, Adam Sandler, Jill karekterinde oldukça komikti bana kalırsa. Razzie Ödülünü almasını da isterim çünkü bu film senaryo olarak çok kötü ama çok komik bir filmdi.
summer
28 Şubat 2012 at 13:26
beklentileri karşılamaması ya da yönetmenin filmografisinde zayıf halka olması bir filmi senenin en kötü filmi yapmaz,war horse u nasıl adı geçen filmlerle aynı kefeye koyabiliriz el insaf yani,onun dışında warrior da o kadar kötü bir film değil tüm ırak bayıklığına,kötü sonunan rağmen
adaylar hakkında yorum yapayacağım hiçbirini izlememişim:)
shifty
1 Mart 2012 at 02:16
yeni izlediğim bir filmi daha eklemek istiyorum : happy feet 2