Oscar Boy Özel
Oscar Boy’dan 2012’nin En İyi 50 Filmi: #20 – 11
Readers’ Choice oylamasının son gününde ilk 20’ye giriş yapmış bulunmaktayız. Yine çene yapma işini yazının devamını saklayıp girizgahı kısa keseceğim. Haydi buyursunlar:
#20: THE MASTER
Yönetmen: Paul Thomas Anderson
Neden izlemeliydiniz?
* Kendi jenerasyonunun en iyi yönetmeninin filmini kaçırmak olmaz. Ki Paul Thomas Anderson’ı sadece kendi jenerasyonuyla sınırlandırmak da yanlış olur. Ben Affleck’in bir teşekkür konuşmasında PTA için “çağımızın Orson Welles’ı” tanımı hakikaten cuk oturmuştu.
* Joaquin Phoenix’in Daniel Day-Lewis’den daha çok Oscar hak eden performansı için. Kimileri çok abartılı buldu ama Meryl Streep’e The Iron Lady ile ödüllendiren bir Akademi için bence çok da fark etmez.
* Jonny Greenwood’un harikulade müziklerini eklemeyi unutmayalım. Fragmanın çekiciliği bile o melodilerdendi. PTA ile ortaklıklıklarının devamını diliyoruz.
#19: A ROYAL AFFAIR
Yönetmen: Nikolaj Arcel
Neden izlemeliydiniz?
* Alicia Vikander’in gelecekte çok büyük bir yıldız olacağının farkında olduğunuzu umarak, şimdiden kendisine alışmanız lazım. Hem böylece seneler sonra “Ben Vikander’i A Royal Affair’den tanırım.” deme şansınız olur.
* Yabancı Dilde En İyi Film yarışında Amour’dan kaçmak isteyenlerin sığınacağı bir liman daha. Benim izlemem için çok geçerli bir sebepti açıkçası.
* Dünyada sadece İngilizler’in dönem filmi yapma konusunda başarılı olduğuna o kadar inanmıştık ki A Royal Affair izleyince biraz afalladık. Baştan sona kusursuz kostüm ve set tasarımında.
#18: PIETA
Yönetmen: Kim Ki-duk
Neden izlemeliydiniz?
* Uzak Doğu’nun en özel ve en iyi yönetmenlerinden olan Kim Ki-duk’un yeni sabır taşını izlemeden sezonu kapatmak olmaz. Benim gibi kendisiyle son dönem işlerinde tanışanlar için de ilişkilerini tazeleme zamanı.
* 2012 içerisinde vizyona giren, Hollywood harici yapımlar içerisinde (ve tabii Avrupa’nın dışına çıktığımızı da hesaba katıyorum), en iyisi belki de Pieta. Dediğim gibi sabrınızı deneyecek ve size pek çok soru sordurtacak ama denemeden yorum yapmak olmaz.
* “Bir yönetmen en fazla ne kadar ileri gidebilir?” sorusunun sade bir cevabı. İzlediğinizde beni daha iyi anlayacaksınız.
#17: FLIGHT
Yönetmen: Robert Zemeckis
Neden izlemeliydiniz?
* Denzel Washington’ın olağanüstü performansı için. Ki Washington’ın işlerine pek hayran olmayan biriyim ama beni bile etkisi altına aldı Flight. Hak edenlerden konuşulduğunda bu ödül sezonunda adını sıkça duyacağınız bir isim.
* Gerçekten o uçağın içindeymişsiniz hissi yaratan kaza sahnesi. Uzun zamandır bu kadar gerildiğim, kendimi bir filme bu kadar kaptırdığım olmamıştı. Bu da Zemeckis’in sihirli ellerinin katkısı galiba.
* 2012’de sayısız filmde yer alan John Goodman için de izlenebilir Flight. Belki büyük bir oyunculuğu yok filminde. Performansını geçtim ilk 5’e, 10’a bile koymayabilirsiniz. Ama Goodman özlediğimiz hallerine geri dönmüş gibi hissettim ben. Coen Kardeşler filmlerindeki komikliğinde.
#16: LIFE OF PI
Yönetmen: Ang Lee
Neden izlemeliydiniz?
* Brokeback Mountain şaheserinden sonra Ang Lee’ye ikinci Oscar’ını getirdi. İzlemek için yeterli bir sebep değil mi sizce de?
* Richard Parker’ın bilgisayar ortamında yaratıldığına inanmak istemeyeceğiniz kısımlar için. Görsel efektlerin daha ne kadar yükseleceğini merak ediyorum. Sanıyorum bir sonraki aşama, bizi bilgisayar ortamında sıfırdan yaratıp oyuncusuz film çekmek olacak.
* 3D kullanımıyla ilgili çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz biliyorsunuz. Titanic’i bile yeniden gösterime soktular üç boyutlu diye. Ama altyazılardan başka bir şey 3D değildi bana kalırsa. Life of Pi, Hugo’dan sonra yine doğru 3D kullanımıyla büyülüyor. Ne yapıp edip gözlük bulun ve filmi üç boyutlu izlemeye gayret edin.
#15: LORE
Yönetmen: Cate Shortland
Neden izlemeliydiniz?
* Yıllardır hep soykırıma uğrayanların hikayelerini dinledik. Belki şikayetçi değiliz ama beyazperde yaşananları tek bir pencereden anlatmayı tercih etti. Lore’yi sırf bu sebepten izlemeniz konusunda ısrar edeceğim. Çünkü filmin sonunda kimin tarafını tuttuğunuzu fark edince suçluluk duygusuyla yüzleşeceksiniz.
* Cate Shortland’in vizyonu geniş, geleceği sağlam bir yönetmen olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Lore kendisiyle tanışmak adına iyi bir fırsat. Bir gün o da Susanne Bier gibi okyanusun diğer tarafında adı daha çok bilinen bir yönetmen olacak, eminim.
* Saskia Rosendahl. Şu an pek çok dalda Lore’yi kendi ödüllerime aday etmediğimi fark ettim. Keşke bir kez daha izleyip birilerini dışarıda bıraksaymışım. Özellikle Rosendahl’ın Logan Lerman, Quvenzhane Wallis, Tom Holland gibi isimlerin yanında yer almayı hak ettiğini düşünüyorum genç oyuncular dalında.
#14: WRECK-IT RALPH
Yönetmen: Rich Moore
Neden izlemeliydiniz?
* Uzun zaman sonra doğru düzgün, orijinal bir animasyon izledik ya, daha ne isterim? Wreck-It Ralph ödülü Brave’e kaptırmış olabilir ama kesinlikle gönüllerin şampiyonu. İzleyip de Brave’i ya da Frankenweenie’yi Wreck-It Ralph’e tercih ettiğine inanmak istemiyorum.
* Sarah Silverman’a zaten daha evvelden hayrandık. Ama burada da sesiyle bile filme renk katmayı başarıyor. Bu arada Silverman ve epey sarhoş olan Mark Wahlberg’ün katıldığı The Graham Norton Show bölümünü izlemenizi tavsiye ederim. Kahkaha garantili.
* Nostalji yapmak için elbette. Sonic’i görmek bile yetti.
#13: BEASTS OF THE SOUTHERN WILD
Yönetmen: Benh Zeitlin
Neden izlemeliydiniz?
* Yılın en iyi ilk filmi Beasts of the Southern Wild. Benh Zeitlin ilerleyen yıllarda gündemimizi yine meşgul edecek, umut vaat eden bir yönetmen. Aynı şeyi tekrarlıyor gibi olsam da tanışmak ve şimdiden güzel bir ilişkinin startını vermek için hoş bir fırsat.
* Quvenzhane Wallis. Yılın en çok konuşulan performansı olabilir. Filmekimi’nden beri bir şekilde insanların dillerinde. Yalnız ekran dışı kişiliğinden pek hoşlanmadım. Çocuk olduğu için affedecek olsam da bir Saoirse Ronan, Haley Joel Osment efendiliğinde değil.
* Unutulmaz melodileri için. Yılın en güzel film müziklerinden birine sahip Beasts of the Southern Wild. Hala Oscar’a aday olamayışının şokunu atlatamadım. Akademi, Argo ve Lincoln’ın müziklerinin hakikaten daha iyi olduğunu düşünüyorsa diyecek sözüm yok.
#12: TAKE THIS WALTZ
Yönetmen: Sarah Polley
Neden izlemeliydiniz?
* Michelle Williams’ın ne kadar mükemmel bir aktris olduğunu tekrardan hatırlamak için. Eğer kampanya yapılmış olsaydı çok kolay ilk beşe kalabilecek bir performansı bana kalırsa. Bir ara Williams’ı dördüncü kez aday edip Oscar’ı verseler, hiç fena olmaz.
* “Video Killed the Radio Star” şarkısının fonda çaldığı o sahne için. Yılın en unutulmaz film kareleri arasında. Hala şarkının melodisini mırıldanıyorum. Etkisinden kurtulabilmiş değilim.
* Bu kadar hakiki, bu kadar içten işlere kolay rastlamıyoruz. Hele ki böylesine hisli performanslara hiç rastlamıyoruz. Take This Waltz’u izleyip de beğenmeyenleri de anlamıyorum bu arada. Bu da size üçüncü neden olsun. “Acaba Oscar Boy beni de mi anlamayacak?”
#11: THE ANGELS’ SHARE
Yönetmen: Ken Loach
Neden izlemeliydiniz?
* Ken Loach hümanistliğinden içi sıkılanlar için güzel bir günah çıkarma filmi. Looking for Eric sebebiyle kendisine epey kızgın, yaptığı filmlere de mesafeliydim. Ama The Angels’ Share gönlümüzü fena çaldı. Bu yıl Cannes’da ne kadar iyi film varmış yalnız.
* Nasıl Take This Waltz’da “Video Killed the Radio Star” büyük önem teşkil ediyorsa, The Angels’ Share filminde de “5000 Miles”ın büyük yeri var. İskoçya’ya olan özlemimizi de diriltmedi değil.
* Viski içmek için bir bahaneye hiç bir zaman ihtiyaç duymadık ama vicdanınızı rahatlatmak için The Angels’ Share’e göz atabilirsiniz. Mad Men gibi, seyir sonrası alkolizme sürüklüyor.
Metin
5 Mart 2013 at 16:52
Royal Affair’de İngilizler dışında da kostümlü tarihi film yapılıyor görmek için denmiş ama ben bir de Fransızları anayım dedim; La Reine Margot, Ridicule, Camille Claudel, L’histoire de Adele H, Madam Bovary, vs…
Melis
6 Mart 2013 at 02:14
beyond the hills eleştirisi yok eğer izlediysen bi yazı yazar mısın?