Dizi Eleştirisi
Mad Men – 6. Sezon
(Okuduğunuz yazı yüksek dozda SPOILER içermektedir.)
Mad Men’in televizyonun en iyi dizisi olduğunu o kadar çok söyledim ki, artık sizleri bıktırmamak için geleneksel yıkama yağlama müsameresini hızlı geçeceğim. İzlemeyip çamur atanlar bilmez ama geçtiğimiz yıl beşinci sezonuyla Mad Men büyük ihtimalle televizyon tarihinin en iyi yazılmış bölümlerine imza attı. Her yıl çıtayı biraz daha yükselten Matthew Weiner ve ekibi artık öyle bir noktadalar ki hata yapmalarına kimsenin tahammül edebileceğini zannetmiyorum. Dizinin dört ve beşinci sezonlardaki tartışılmaz mükemmeliyetinin ardından doğal olarak altıncı yıl için de epey heyecanlıydık. Hiç yalan söylemenin alemi yok, son yıllara göre daha zayıf bir sezon izledik Mad Men’de. Evet, belki Don Draper’ı (Jon Hamm) artık daha realist çerçevelerin içerisine oturtup, yaptıklarını neden – sonuç ilişkisi içerisinde inceleyebiliyoruz. Lakin dizinin pek sevdiğimiz Peggy (Elisabeth Moss) ve Joan (Christina Hendricks) karakterlerinin tamamen geri plana atılması beni memnun etmedi açıkçası.
Peki genel olarak konuşacak olursak, Mad Men’in altıncı sezonunda ne oldu? Don Draper, 40. yaşını devirdikten sonra artık kendini yavaştan belli etmeye başlayan orta yaş krizini yaşamaya başladı. Her daim sigara dumanı ve viski bardaklarıyla hatırladığımız testosteron kokan kahramanımız dibe vurmaya o kadar yakın ki… Gerçi şu an bile dipte olduğu yorumu yapılabilir. Çünkü sezon finali Don için pek de hayırlı bitmedi. Her daim sezon sonunda seyircisine yeni manzaralar vaat eden senaristler yine bizi merakta bırakacak bir gelişmeyle veda etti. Bu arada hemen söyleyeyim önümüzdeki yıl izleyeceğimiz yedinci sezon, Mad Men’in final sezonu olacak. Yani artık çocukluğuyla yüzleşen ve kim olduğunu saklamaktan vazgeçen Don’ın bunları yapmasının sebepleri var. Bu arada nedense dizinin sonunda kendini öldüreceğini düşünmeye başladım. Sanki büyük finale Draper’ın toptan vedası yakışırmış gibi geliyor.
Dizinin görmezden gelinen altın madeni Pete Campbell (Vincent Kartheiser) uzun zamandır ilk kez bu kadar çok hikaye ağırlığına sahipti. John Slattery, Christina Hendricks ve Elisabeth Moss’un ekran süreleri kısaltılırken yeni gelen oyunculara fırsat tanınmış. Gerçi Moss’un bir adım önde olduğu söylenebilir. Özellikle sona doğru Kevin Rahm ile olan ilişkisinde birkaç adım atıldı. January Jones’un adını ise hiç anmıyorum. Canlandırdığı Betty karakteri Draper’dan boşandığından beri varla yok arası kendisi. Bu yıl ufak bir kaçamak yaptılar ama o bile hızlıca atlandı. Etkilerini dahi izleyemedik. Sanırım Don’ın büyük çöküşündeki dip noktalarından biri olarak gösterilmek istendi sadece. Sadakatsizliğinin bir başka örneği kısacası.
Bu yılın asıl harikaları ise James Wolk ve Linda Cardellini. Özellikle Wolk’un karakteri çok daha önceden Mad Men’e dahil olsaydı sanıyorum kendisine doyabilmek için geriye sadece bir sezon kalmış olmasına bu kadar üzülmezdim. Cardellini’nin de Draper kadınlarının en dikkat çekici üyelerinden biri olduğu söylenebilir. Evdeki bibloya benzeyen Megan’ı (Jessica Pare) bile evli, pek de ihtişamlı olmayan, ama sırf kadın olduğu için, sırf ona çocukluğundan bir şeyler hatırlattığı için Sylvia (Linda Cardellini) ile aldatabildi. Bu arada “Aşık Don”ın da hiç çekilmediğini hep beraber görmüş olduk. Sylvia ile olan ilişkilerinin daha fazla iticileşmeden sona ermesi seyircinin hayrına oldu. Jessica Pare’ın da oyunculuk namına kendine geliştirdiğinin altını çizmek lazım. Geçen seneki “Zou bisou bisou” performansını asla aşamayacağını bilsem de altıncı sezonda bence hatırı sayılır bir iş çıkardı.
Jon Hamm’e gelecek olursak… Hep aldığı adaylıkları cepten yiyerek elde ettiğini düşündüğüm için bu sezon Hamm’in her zamankinden daha iyi bir oyunculuk sergilemesi karşısında ilk kez ödül almasını destekliyorum. Yalnız Bryan Cranston, Kevin Spacey ve Jeff Daniels gibi rakiplerini sollaması büyük ihtimalle biraz zor olacak. Bakarsınız önümüzdeki sene büyük final hatrına zarftan Hamm’in adı çıkar. Altıncı sezonun geneline gelecek olursak, söylenecek pek bir söz yok. Evet, eski temposunda değil pek sevgili dizimiz. Ama hala televizyondaki en iyi dramalardan biri. AMC’nin büyük hazinesi, Don Draper ile sigaraya başlayan neslin vazgeçilmezi. Yedinci sezon için yeteri kadar heyecanlı olmasak da Mad Men’in tahtına oturmayı hak eden başka bir yapım da yok ne yazık ki televizyonda. Hala izlemeyenlere diyecek sözüm yok. Başka dizilere harcadığınız vakte yazık.
En İyi Bölüm: In Care of (Bölüm 13)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Vincent Kartheiser (Pete Campbell)
Sezon Notu: A-