Dizi Eleştirisi
Ray Donovan – 1. Sezon
Yeni diziler açısından oldukça zayıf geçen 2012-2013 sezonu sonrası yaz itibariyle birbirinden kaliteli işler ekrana gelmeye başladı. Bunlardan birincisi tabii ki de Netflix harikası Orange Is the New Black. Önümüzdeki yıl Emmy kategorilerini derinden sarsacağına şüphem yok. Büyük ihtimalle Breaking Bad, Homeland ve Mad Men’in şanlı zaferleri tarihten silinecek. Showtime’ın dizilerinden Ray Donovan da belki En İyi Dizi kategorisi için olmasa da özellikle oyunculuk dallarında iddialı olan isimlerle yarışa girmeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz Pazar gecesi birinci sezon finalini yapan dizide profesyonel bir “fixer”ın iş ve aile hayatını izliyoruz. “Fixer” kelimesini Türkçe’ye tam olarak nasıl çevireceğimizi bilmiyorum açıkçası. Ama dizinin ana karakteri Ray Donovan, sarpa sarmış hayatları düzeltmek ve prestijli insanların yollarındaki pürüzleri çaktırmadan yok etmekle meşgul bir adam. Oldukça yoğun geçen işlerine ek olarak, bir türlü yoluna koyamadığı bir aile hayatı var. Karısı, Donovan’ın mesleğiyle sıkıntılar yaşayan ve çocuklarıyla daha fazla ilgilenmesini isterken hapisten çıkan babası da çocukluğundaki kötü anıları ve terk edilmişlik hissini geri getiriyor. Yani tam bir “İki ucu çoklu denklem.” hikayesi Ray Donovan.
Bundan evvel yayın hayatı uzun süren Southland ile kendince bir hayran kitlesi edinmiş Ann Biderman’in yeni projesi Ray Donovan. İçerisinde bolca gerilim ve suç öğeleri barındırıyor. Ve kesinlikle Showtime’a yakışır bir şekilde, uçlara gitmekten çekinmiyor. Pilot bölümü bir başlangıç için fazla dağınıktı. O yüzden ilk bölümünü deneyip bırakanlar çok var etrafımda. Fakat ilerleyen bölümleriyle seyircisini avcunun içine almayı başardı dizi. Kesinlikle ağır işleyen bir hikaye örgüsü var. Lakin bunu tatmin edici sonuçlara bağlayıp, tüm karakterlerine eşit değeri vererek kapatıyor. Critics’ Choice’un televizyon ödüllerinden Agents of S.H.I.E.L.D., The Bridge, Masters of Sex, The Michael J. Fox ve Under the Dome ile birlikte “En Heyecan Verici Yeni Dizi” ödülünü aldığını da ekleyeyim. İlk üç bölümün sonunda ikinci sezon onayını aldığını da unutmayalım. Reytingleri kablolu kanalda yayınlanan bir dizi için oldukça iyi. Kısacası Ray Donovan her cephede başarılı bir savaş veriyor.
Bugüne kadar oyunculuk konusundaki yeteneklerine pek ikna olamadığım Liev Schreiber, diziye adını veren karakteri canlandırmakta. İlk kez zevkle izledim kendisini. Belki de bugüne kadar onu büyük bir rolde, kusursuz bir şekilde, tüm boşluklar doldurularak işlenen bir karakterde izlemediğimiz içindi sevmemem. Umuyorum önümüzdeki yıl Emmy’nin ilk altısına girmeyi başarabilir. Her zamankinden daha yoğun bir yarış olacağı için önümüzdeki Emmy Ödülleri’nde, Schreiber’ın kendine yer bulması düşündüğümüzden daha zor olabilir. İrlanda asıllı, Deadwood izleyicisinin yakından tanıdığı Paula Malcolmson dizinin başarılı oyuncularından bir diğeri. Donovan’ın karısını canlandırıyor. Ama tabii kadronun asıl yıldızı Jon Voight. Uzun zamandır doğru düzgün bir projede izleyemediğimiz Voight kariyerinin en iyi işlerinden birini ortaya koyuyor. Mickey Donovan, ahlaki olarak tamamen çamura bulanmış olsa da Voight’un ellerinde dizinin izlemesi en keyifli karakterlerinden birine dönüşmüş. Eğer aday olmazsa üzülürüm. Hatta ödülü alabileceğine inandığım, ATAS üyelerinin başını döndürecek birkaç sahnesi de mevcut.
The L Word’ün seksi yıldızı Katherine Moennig, Mike Leigh sayesinde hayatımıza giren Eddie Marsan, dizinin en sevmediğim ağlak karakterine can veren Dash Mihok, Scarface’in unutulmaz Ribera’sı Steven Bauer ve James Woods, Elliott Gould gibi duayenler de var kadroda. Ama Donovan ailesinin üyelerinden, evin çocuklarını konuşmak istiyorum bir de. Büyük ihtimalle ilerleyen bölümlerde Ray’in başına çok daha büyük belalar açacak oğlu Devon Bagby harika bir seçim olmuş. Henüz gösterişli bir sahnesi olmadı hiç ama sorunlu karakteri kendini izletiyor. Fakat evin kızı Kerris Dorsey için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu kadar rahatsız edici bir ifadeyle karşılaşmamış olabilirsiniz. Moneyball’da Brad Pitt’in kızını canlandırıyordu, belki hatırlarsınız. Brothers & Sisters’ın da Paige’iydi hatta. Homeland’deki sürekli gözlerini devirerek rol yapmaya çalışan, üzerindeki hırkaları kemiren kızla yarışacak kadar antipatik. Ama kadronun içerisinde sırıtmıyor yine de. Benimkisi tamamen retinalarımı düşünerek yaptığım bir yorum.
Ray Donovan’ı özetlemeye final sahnesindeki görüntü yetiyor aslında. Ray kumsalda kanlı gömleğiyle uyurken çocukları gelip sakince onu kontrol ettikten sonra, sanki garip olan bir şey yokmuş gibi kitaplarını okumaya başlar. Yanlarındaki şezlonga Ray’in karısı da gelip güneşlenir. Sonra Ray’e bakıp ona sarılmak ister. Ray’in yanına kıvrılır ve üzerinde yaptığı işin izlerini taşıyan kıyafetlerine rağmen ona sımsıkı sarılarak uyumaya çalışır… Bu yıl başlamış en iyi dizilerden birine bakıyorsunuz kısacası. Yeni sezon bu hafta start alıyor; ama Dexter ve Breaking Bad tamamen ekranlara veda ettiği için kendinize yeni alternatifler arıyorsanız Ray Donovan kesinlikle onlardan biri! Notumu biraz düşük tutmamın sebebi daha önce puanladığım dizi sezonlarıyla mukayese etmemden. Zaten söz konusu diziler olunca, filmlerin aksine iyi – kötü ayrımı yaparak sadece belli bir ortalamanın üzerindeki işleri izliyorum, siz de biliyorsunuz. 2014’de görüşmek üzere. İkinci sezon oynarken bakarsınız Ray Donovan’ın Emmy adaylıklarını kutluyor oluruz.
En İyi Bölüm: Bucky Fuck’n Dent (Bölüm 11)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Jon Voight (Mickey Donovan)
Sezon Notu: A-