Dizi Eleştirisi
The Good Wife – 5. Sezon
2012/13 sezonunu konuşurken sürekli olarak komedide Enlightened’ın dramada ise The Newsroom’un diğer tüm dizilerden bir adım önde olduğunu söylüyordum. HBO’nun bu bariz liderliğinden sonra bu yıl komedide Enlightened’dan boşalan tahtı benim için Comedy Central’ın sürprizi Broad City doldurdu. Dramada ise Netflix’in Orange Is the New Black’i ve House of Cards’ı arasında kararsız kalmıştım. Kusura bakmayın Breaking Bad hayranları; ne yazık ki dizinin son sezonunun ikinci yarısı bende pek bir etki yaratmadı. Yalnız olan oldu ve broadcast networklerinden CBS’in yıllardır başarıyla devam ettirdiği The Good Wife televizyonun en iyileri arasında yer aldığını bir kez daha hatırlattı. Sanıyorum dördüncü sezondaki gözle görülür düşüş sonrası böyle bir şoka ihtiyacımız vardı. Bize 22 bölümlük muhteşem bir keyif yaşatan The Good Wife ekibi “Nasıl dizi yapılır?”, “Nasıl iyi senaryo yazılır?”, “Nasıl kusursuz oyunculuk sergilenir?” sorularına bir bir cevap verdi. O yüzden şimdi hiç çekinmeden şunu söyleyebilirim ki, The Good Wife televizyonda yer alan dramalar arasında Mad Men ile zirvede yer almayı sonuna kadar hak eden tek ve yegane yapım.
Peki The Good Wife’ı bu kadar özel kılan ne? Öncelikle burada broadcast network ile kablolu arasındaki farkı bilmek şart. Bir yanda her türlü argo, çıplaklık ve şiddeti kullanabilen diziler var. Game of Thrones’dan tutun Masters of Sex’e kadar pek çok örnek kablolu dizilerinin risk alma şansına sahip olduğunu gösteriyor. Ama ABC, CBS, Fox ve NBC’nin yer aldığı devler liginde çoğu zaman senaryolar senaristler tarafından değil, kanalın yöneticileri tarafından yönlendiriliyor. Çok sevilen karakterin dizideki ömrü uzatılıyor, mümkün olduğunca ana karakterlerin öldürülmesinden kaçılıyor. Eğer dizinin önemli bir ferdi ekipten ayrılacaksa aklınıza gelebilecek en ucuz senaryo yazılıyor ve dizinin o güne kadar kurduğu tüm güvenilirlik, inandırıcılık yerle bir oluyor. Fakat The Good Wife bir şekilde kanal yöneticilerini ikna etmeyi başarıp (kalitelerinden ve yüksek reytinglerinden olsa gerek) bu yıl bir CBS dramasından beklenmeyecek şeyleri arka arkaya sıraladı. Sezon başlamadan evvel söylendiği gibi 5, 10 ve 15. bölümler hikayenin tüm seyrini değiştiren çarpıcı dönüşlerle diziyi bir adım daha ileriye taşıdı.
Normalde her dizinin içerisinde olan önemli olayları Sezon Günlükleri kapsamında sıralamaya çalışıyorum; fakat The Good Wife’ın sürprizli beşinci sezonunu izlememiş olanlar için sihiri bozmak istemiyorum. Genel olarak konuşup oyuncu performanslarını değerlendirmeye gayret edeceğim. Söze de Julianna Margulies’den başlamak en doğrusu olacak sanıyorum. ER ve The Sopranos’daki kısacık rolü sayesinde televizyonun en saygı duyulan aktrislerinden biri olmayı başaran Margulies, The Good Wife’ın her sezonunda oyununu biraz daha geliştiriyor. Bu yıl karakteri Alicia Florrick’in yüzmek zorunda kaldığı sayısız duygu denizi sebebiyle oyunculuğunun pek çok yönünü tatma ayrıcalığına kavuştuk. Gergin olarak başladığı yıla intikamla, ardından ise acı ve yeni seçimlerle devam etti. Yalnız Margulies’den çok Josh Charles’ın adını anmak istiyorum, çünkü bu yıl kadrodan Emmy adaylığını kesinlikle hak eden isim Charles. Bana kalırsa The Good Wife’da yer alan her aktöre ve aktrise birer heykelcik verilmeli; fakat özellikle Alicia’yla karşı karşıya geldiği her bölümde harikalar yarattı.
Matt Czuchry ve Archie Panjabi için ne yazık ki eklemek istediğim pek bir cümle yok. İki karakterin de yine hunharca harcandığını ve özellikle Kalinda’nın ilk sezondan sonra seyirci için bir külfete dönüştüğünü düşünüyorum. Ne lezbiyen maceraları, ne de yaşadığı travma sonrası kendisini kucaktan kucağa atması kimsenin ilgisini çekmiyor. Diğer yandan Diane Lockhart (Christine Baranski) ise her zamankinden daha önemli bir karaktere dönüştü. Ben Baranski’yi izlemeye bir türlü doyamadığım için, zaten Diane’in dizideki varlığından çok memnundum. Fakat artık Peter (Chris Noth) ve Eli (Alan Cumming) cephesindeki skandalları bir kenara bırakıp şirket içi ayak oyunlarına yönelmeleri fazlasıyla tatmin ediciydi. Dizinin yeni transferleri arasında yer alan Matthew Goode ve Melissa George’u da fazlasıyla beğendiğimi söylemeliyim. Çoktan rayına oturmuş ve yıllanmış bir diziye sanki uzun zamandır kadroda yer alırlarmışçasına tanıdık bir duygu yaratarak girdi ikisi de. Hem Goode’yi, hem de George’u izlemek keyif veriyor.
Ben beş yıldır etrafımdaki herkese bu diziyi izlemeleri için ısrar etmekten artık bıktım usandım. İzletip de beğendiremediğim kimseye rastlamadım yalnız, onu da ekleyeyim. Yalnız hala bir köşede The Good Wife’a uzaktan melül melül bakarak vakit öldürenlere söyleyeceklerim var. Efendim, The Good Wife dizideki açık ara en iyi dramalardan biri. Her bölümde tek bir “case” üzerine yoğunlaşarak malzemesine hızlıca harcıyor gibi görünse de karakterlerinin hepsine ayrı ayrı önem göstererek sihrin asla bozulmamasını sağlıyor. Beşinci sezon ise büyük ihtimalle televizyon tarihinin görmüş olduğu gelmiş geçmiş en iyi sezonlardan birisi. True Detective’in ağır temposundan, Breaking Bad’in her sözü ağzında gevelemesinden, Homeland’in bitmek bilmeyen duygusal kapanlarından sıkılanlar için en iyi aksiyon filminden bile daha heyecanlı bir iş. Yaratıcılığı ve sahiciliğe de cabası. Yarın bir gün adını The West Wing, The Sopranos ve Six Feet Under gibi efsane yapımların yanında duyunca “Şimdi bu kadar sezonu kim izleyecek?” demezsiniz, fena mı? İzleyin. Yetmesin, izlettirin.
En İyi Bölüm: Dramatics, Your Honor (Bölüm 15) ve Hitting the Fan (Bölüm 5)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Josh Charles (Will Gardner)
Sezon Notu: A+
Helin Özüpekçe
27 Mayıs 2014 at 17:54
Umur, yine duygularımı kaleme almışsın 🙂 Yalnız Kalinda ve Cary beni cidden baymaya başladı. Umarım artık onların hikayelerine de adam gibi çözümler/aksiyonlar bulurlar, o kadar odaklandılar ki Alicia’ya, harcadılar Kalinda’yı. Onun dışında, lütfen Christine Baranski ve Josh Charles Emmy alabilir mi bu sene? Olmayacak ama, olsun. Ben dileğimi evrene gönderdim. Julianna zaten almalı, alsın lütfen. Senin deyiminle, karın doyuran performansı, 5×16 ile 🙂
Metin
29 Eylül 2014 at 09:50
6. Sezon çok hareketli başladı ve de Matt Czuchry kendisine verilen fırsatları iyi değerlendirip oyunculuğunu sevdirdi. Belki bu hikaye devam ederse gelecek yılın yardımcı erkek oyuncu adayı olabilir.