Oscar 2015
Oscar Kehanetleri: Let’s start this shit!
Oscar Boy sayfalarında o kadar fazla “Oscar” adı ile başlayan yazı serimiz var ki hepsi birbirine karışıyor. Ama hemen Oscar Kehanetleri ile Oscar Sohbetleri’nin bir ayrımın yapıp önümüzdeki dönemin yarışına girelim isterseniz. Oscar Sohbetleri, sezon içerisinde ödüller dağıtılmaya başlandıktan sonra yazdığım ve mümkün olduğunca yarışın nabzını tuttuğum bir seri. Oscar Kehanetleri ise eleştirmenlerin ödül sezonu başlamadan evvel filmlerle ilgili yorumlarını bir araya toparladığımız, hangi filmin sezonda daha çok yer edineceğini az çok kestirmeye çalıştığımız yazılardan oluşuyor. Geçtiğimiz sene Gezi olaylarının başladığı haftalarda ilk kez kaleme almıştım Oscar Kehanetleri’ni. Bu yıl da hazır yaza giriyorken Cannes sonrası hangi filmlerin adının konuşulduğunu, hangilerinin ertelendiğini ve hangilerinin tarihlerinin öne çekildiğini bilelim istiyorum. Hatırlarsanız Mart ayında “87. Akademi Ödülleri / Oscar 2015 Tahminleri” başlıklı bir yazı yazmıştım. İşte bu Oscar Kehanetleri kapsamında karaladıklarımızı da büyük derlemenin güncellemeleri, yeni versiyonları artık görün. Neyse efendim, şimdi çeneyi bırakıyor ve gündemde hangi filmler var hemen konuşmaya başlıyorum.
Tahmin edebileceğiniz üzere, Capote ve Moneyball ile Oscar’dan yana yüzü gülen Bennett Miller‘ın yeni filmi Foxcatcher yarışın ön saflarına şimdiden yerleşmiş durumda. Cannes’da aldığı pozitif tepkiler zaten ödül mevsiminde adını duyuracağının bir habercisiydi. Ama tabii Miller’a gelen beklenmedik En İyi Yönetmen ödülü film hakkındaki tahminlerin fitilini ateşlemiş oldu. Steve Carell ve Channing Tatum‘un performansları hakkında yapılan yorumlar neredeyse mükemmel. Hatta Tatum‘un, Carell‘den daha iyi tepkiler aldığını bile söyleyebilirim. Öyle ki bugün ABD’de yapılan 22 Jump Street basın gösteriminde bile herkes Tatum‘un ne kadar iyi bir sene geçirdiğini konuşuyor. Biliyorsunuz, eğer bir oyuncu birden fazla film ya da projeyle gündeme gelirse Oscar adaylığı / ödülü alma şansı daha yüksek oluyor. Melissa McCarthy‘nin Bridesmaids ile Mike & Molly‘si, Matthew McConaughey‘nin Dallas Buyers Club ve True Detective‘i gibi. Şimdi de gözler Tatum‘da! Mark Ruffalo‘nun olağanüstü performansını izlediğimiz The Normal Heart‘la gelecek Emmy de aynı şekilde Foxcatcher‘daki rolünün daha çok dikkat çekmesine yardımcı olacaktır.
Oscar yarışında şimdilik adı geçen bir başka film de Mr. Turner. Aslında filme benden çok daha fazla güvenenler mevcut. Fakat Mike Leigh‘nin bundan evvel hem Happy-Go-Lucky, hem de Another Year ile ödüllerden yana uğradığı hüsran biraz korkutuyor. Filmin aldığı iyi eleştiriler es geçilebilecek gibi değil. Belki de bir hüsnükuruntudur tarihin tekerrür edeceğine olan inancım. Vera Drake‘de yaptığı gibi birden fazla adaylık alarak hepimizi şaşırtabilir Leigh. Timothy Spall‘in kendisini ABD’deki meslektaşlarına tanıtması gerektiği haricinde bir şey düşünemiyorum şimdilik. Eğer ki Sony Pictures Classics tüm desteğini Foxcatcher‘a verir ise, ki bence bu olası bir senaryo gibi gözüküyor, Mr. Turner aradığını bulamayabilir. Yine de şimdilik filmin yarışta yükselişte olduğunu ve yılın ilk yarısında öne çıkan yapımlar arasında yer aldığını unutmayalım. Benim komplo teorilerim tamamen boşa çıkabilir.
Yarış için oldukça uygun gözüken bir başka aday ise Fransız eleştirmenlerin pek sevmediği The Homesman. Yalnız Fransızlar’ın filmi aşağılamalarına karşılık Amerikalılar’da bir o kadar memnun ayrılmış salondan. Hilary Swank‘in üçüncü kez Oscar adaylığı alabileceği şimdiden konuşuluyor. Projede Akademi’nin sevdiği pek çok ismin bulunması da eminim oy almalarına yardımcı olacaktır. Tommy Lee Jones‘un ilk yönetmenlik denemesi The Three Burials of Melquiades Estrada çok iyi eleştiriler almıştı hatırlarsanız. The Homesman onun kadar sevilmeyi başaramadı. Fakat bir zamanlar Cannes’da hor görülen No Country for Old Men‘in de En İyi Film ödülüyle buluştuğunu unutmamak gerek. The Homesman‘in böyle kabiliyetlere sahip olduğunu düşünmesem de birkaç adaylık koparabileceğine inanıyorum.
Cannes’ın yabancı film yarışına da katkıları oldu tabii. Fakat Oscar’ın yabancı film kategorilerine başvurmaları için öncelikle ülkelerinde vizyona girmeleri gerekiyor 30 Eylül tarihinden evvel. Dolayısıyla ne desek şimdilik boş. Tabii Kış Uykusu, Leviathan, The Wonders gibi prestijli işlerin aday adayları arasına kalma şansları, eğer ki başvuru koşullarını sağlarlarsa, oldukça fazla. Performanslardan yana da birkaç kelam edelim isterseniz. Clouds of Sils Maria‘nın yıldızı Kristen Stewart için olağanüstü güzel şeyler söyleniyor. Bir Olivier Assayas filminin Oscar yarışında kendine yer bulabileceğinden şüpheli olsam da Stewart‘ı gözden kaçırmamak gerek. Maps to the Stars yıldızı Julianne Moore‘un aldığı En İyi Kadın Oyuncu ödülünün de ona yardımcı olacağından şüphem yok. Ama önce filmin Amerikalı izleyici önünde sınav vermesi gerekecek. Ve tabii ki Marion Cotillard… Her sene inanılmaz performanslar veren güzel aktris, söylenenlere göre Dardenne Kardeşler‘in yeni filminde de olağanüstüymüş. Ama bu film, eğer ki Macbeth söz verildiği tarihte gösterime girerse gölgede kalabilir.
Gelelim düşüşe geçenlere… The Artist ile büyük ödüllerin neredeyse hepsini toplayan Michel Hazanavicius‘un yeni filmi The Search oldukça kötü eleştiriler aldı. Ama tıpkı The Homesman‘de olduğu gibi “Akademi’den yana yüzü gülebilir.” gibi yorumlar da var. Fakat bunu söyleyenlerin sayısı oldukça az. Berenice Bejo‘nun filmde çok kötü olduğu, yönetmenin durmadan duygu sömürüsü yaptığı konuşuluyor. Benim ilk tahminlerimde yer verdiğim Annette Bening ile ilgili yazılanlar da kahkaha attıracak kadar esprili. Sanırım bu sefer aday olmadan kaçıracak Oscar törenini. Eğer Swank yeni bir adaylık ve ödülle buluşursa işte o zaman Bening‘in makus talihiyle ilgili ben de bir şeyler karalayabilirim. American Beauty yılında Boys Don’t Cry, Being Julia yılında ise Million Dollar Baby‘nin Swank‘e altın heykelcik getirdiğini hatırlatalım.
Ryan Gosling‘in ilk yönetmenlik denemesi Lost River da ödül sezonunu es geçecek gibi gözüküyor. Filmi beğenenler olsa da yapılan benzetmeler Gosling‘in Nicolas Winding Refn ve David Lynch ile aynı sularda yüzdüğü yönünde. Bu iki yönetmene de Akademi’nin tepkisini gayet iyi biliyorsunuz. Toronto’dan olumlu eleştirilerle dönen The Disappearance of Eleanor Rigby‘nin durumu da oldukça karışık. Harvey Weinstein iki parçadan oluşan filmi tekrardan kurgulamış ve epey bir değiştirmiş gibi gözüküyor. Her ne kadar James McAvoy‘un bakış açısından anlatılan kısımlar azaltıldığı için sevinenler olsa da büyünün bozulduğu iddia ediliyor. Bu yıl dört filmle (Diğerleri A Most Violent Year, Miss Julie ve Interstellar.) birden karşımıza çıkacak Jessica Chastain‘e, Harvey Weinstein bile yardımcı olamayabilir.
Gösterim tarihleri sebebiyle Mart ayındaki derlememizde yer almayan birkaç yapımdan bahsetmek istiyorum ayrıca. Bunlardan ilki The Weinstein Company’nin elinde olan Macbeth. Marion Cotillard ve Michael Fassbender‘ın başrollerinde yer aldığı yapımın vizyon tarihi 2014’e çekildi. Cannes’da ilk görüntüleri izleyen eleştirmenler özellikle Fassbender‘ın olağanüstü durduğunu ve eğer film yetişirse bir adaylığın çıkacağını söylüyor. Ayrıca aynı toplantıda yeni Tim Burton filmindeki performansıyla Amy Adams‘ın da önümüzdeki sezon için oldukça iddialı olduğu söylendi, onu da ekleyeyim. Geçtiğimiz yılı durgun bir şekilde tamamlayan Harvey Weinstein‘in canımızı okumaya geldiği de söylenebilir.
Yarışa yeni dahil olan diğer iki film ise Love Is Strange ve Theory of Everything. Bir yanda Alfred Molina ile John Lithgow‘un gay bir çifti canlandırdığı yapım, diğer yanda ise Eddie Redmayne‘i Stephen Hawking olarak izleyeceğimiz bir biyografi var. Büyük kategorilerde boy göstereceklerini düşünmek fazla iyimserlik olur. Ama saydığım üç aktörün ve Hawking’in eşini canlandıracak Felicity Jones‘un oyunculuk dallarında bir şansı olabilir. Tabii daha büyük kitlelerle buluşmadan kesin bir şey söylemek pek mümkün olmuyor. Love Is Strange‘in Sundance’den sonra geniş gösterimini yapmasını, Theory of Everything‘den de görücüye çıkmasını bekleyeceğiz artık.
Kısa kısa…
* Senenin başından beri En İyi Animasyon dalı için The Lego Movie‘nin favori olduğu söyleniyordu. Ama How to Train Your Dragon 2‘nun Cannes’daki başarısı tüm dengeleri değiştirdi. Yani legolar ödülü kolay kolay alamayacak gibi gözüküyor.
* Grace of Monaco‘nun artık ölü bir proje olduğunu söylememe gerek yoktur sanıyorum. Nicole Kidman‘ın performansı için umutlananlar geçen yıl Diana‘ya olduğu gibi, Grace Kelly’yi de unutsun.
* Far from the Madding Crowd (Thomas Vinterberg), Suffragette (Sarah Gavron), The Family Fang (Jason Bateman) ve Jane Got a Gun (Gavin O’Connor) ertelendi. Bu da herhangi birinin 2014 filmleriyle olan yarışa yetişemeyeceği anlamına geliyor. Yalnız Suffragette son anda bir sürpriz yapıp öne çekilebilir. Çünkü filmin çekimleri bitmiş durumda.
* Todd Haynes‘in yeni filmi Carol‘ın da 2014’e yetişebileceği konuşuluyor. Eğer dedikodular doğruysa Cate Blanchett ve Rooney Mara için adaylık şansı doğabilir.
* Bu da benden gelsin: The Amazing Spider-Man 2‘nun ciddi ciddi En İyi Görsel Efekt adayı olabileceğini düşünüyorum. Bana kalırsa her şey kusursuzdu.
Güncellenmiş Oscar Tahminleri
En İyi Film
En İyi Yönetmen
En İyi Erkek Oyuncu
En İyi Kadın Oyuncu
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu