Oscar 2015
Oscar Sohbetleri: Son 22 hafta
Yeni sezonun ilk Oscar Sohbetleri yazısına hoşgeldiniz öncelikle. Üç senedir devam etmekte olan geleneğimiz, Oscar yarışına farklı açılardan yaklaşmayı amaçlayan bir yazı serisi. Ama belli bir programımız yok. Kimi zaman tek bir kategoriye yoğunlaşabiliyor, kimi zaman Oscar oyununda kendine yer edinmiş önemli isimler üzerine kafa patlatabiliyor, kimi zaman ise nabız yoklayarak olabilecekleri tahmin etmeye gayret ediyoruz hep beraber. Bugün ise yola işin istatistiki bir kısmından, kampanyalardan ve dağıtım şirketlerinin yarıştaki forsundan başlamak istedim. Özellikle son 10 yıldır Akademi’den bir ödül koparabilmek için kampanyalara fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor. Los Angeles’da bu iş ciddi bir mesleğe dönüşmüş durumda. Adını bildiğimiz pek değerli yapımcılar bile kazançlarına kazanç katabilmek için ödül almak adına her türlü şaklabanlığı yapıyor. Kimisi Zero Dark Thirty’nin şiddeti meşrulaştırdığını söyleyerek rakibini elemeye çalışıyor, kimisi Robert De Niro’yu canlı yayında ağlatarak oy dileniyor. Bazen şirketler yeteri kadar bütçe ayırmadığı için oyuncuların bizzat kendi reklamlarını yaptığına (Melissa Leo), bazen ise yaşına aldırış etmeden kimi veteranların (Bruce Dern) aynı gün içerisinde birden fazla etkinlikte Akademi üyeleriyle buluştuğuna şahit oluyoruz.
Ben önce meseleye şirket şirket oyuncu dallarından gireceğim. Sonra da En İyi Film kategorisinde neler olabileceğini yine aynı dinamikler üzerinden yorumlamaya çalışacağım. Dilerseniz son 10 senede kimlerin oyuncularına yararlı olduğuyla başlayalım. Şu bir gerçek ki, son 10 senede hem adaylık alma hem de ödül kazandırma açısından en başarılı şirket The Weinstein Company. Sürekli Harvey’nin adını zikrettiğimiz için alay konusu olsak da yarışta varlığının hissedilmediği tek bir sene dahi yok. Son 10 yılda 31 oyuncusu Oscar’a aday olmuş ve bunlardan 10’u altın heykelciği kucaklamış. Bu sene ise The Imitation Game‘den Benedict Cumberbatch, Keira Knightley; Big Eyes‘dan Amy Adams, Christoph Waltz; St. Vincent‘dan Bill Murray, Naomi Watts için elinden geleni yapacak. En az üç tanesini adaylar arasında görebileceğimize emin olabilirsiniz.
Weinstein kadar başarılı olmasına rağmen adı pek anılmayan Warner Bros.’un da son 10 senedeki rakamları hakikaten büyüleyici. Evet, son beş yıldır ödül kazanabilen tek bir Warner Bros. oyuncusu dahi yok. Fakat bu 10 senede bir kez olsun oyunculuk kategorilerini ıskalamamış. Bu da Inherent Vice ve American Sniper‘dan en az bir kişinin aday olabileceği anlamına geliyor. Yani tahmin listelerinizde Joaquin Phoenix, Katherine Waterston, Josh Brolin ya da Bradley Cooper, Sienna Miller yoksa büyük bir yanlış yapıyorsunuz. Benzer bir başarı da Fox Searchlight için geçerli. 2005’de elinde doğru düzgün bir film olmadığı için adaylık almakta zorlanmış. Fakat onun haricinde her daim yarışta yer almayı başarmış bir şirket. Bu da Birdman ve Wild‘ın oyuncularına epey yarayacak gibi gözüküyor. Artık Reese Witherspon, Laura Dern ya da Michael Keaton, Edward Norton, Emma Stone gibi isimlerle tahmin listelerinizi süslersiniz. Bu arada The Grand Budapest Hotel‘in de Fox Searchlight’ın elinde yer aldığını unutmayalım.
Paramount, 2011’den bu yana ilk kez oyuncu adayı çıkarmadan seneyi kapatabilir. Peki neden? Hugo ile Interstellar‘ın yapı açısından büyük benzerlikler taşıdığı malum. Önemli bir yönetmenin önderliğinde sırtını daha çok tekniğe dayayan bir öykü. Gerçi ellerinde Selma da var. Eğer beğenilir ve hızlı bir giriş yaparsa tekrar üzerine konuşabiliriz. Lakin şimdilik Matthew McConaughey, Jessica Chastain, Anne Hathaway ve David Oyelowo, Carmen Ejogo, Tom Wilkinson, Tim Roth, Oprah Winfrey için listelerinizde yer ayırmak tamamen size kalmış. Focus’un ise başarılı olacağına hiç şüphem yok. Dikkatini dağıtmak yerine elindeki tek bir filme odaklanmayı tercih eden şirket, bu yıl da vaktinin tamamını The Theory of Everything‘e ayıracak. Eddie Redmayne‘in adaylığı cepte. Felicity Jones için de aynısını söylemek mümkün. Ama bana kalırsa Jones’u yardımcı kadın oyuncu dalına itmeleri durumunda geçtim adaylığı, ödülü alması bile mümkün. Söylenene bakılırsa En İyi Kadın Oyuncu dalında yarışacakmış.
Columbia’nın tarzı biraz Paramount’u andırıyor. Ellerinde iyi bir materyal varsa üzerine gitmekten ve suyunu çıkarmaktan hiç kaçınmıyorlar. Fakat yoktan var edebilen bir şirket değil ne yazık ki. Bu sene Oscar mücadelesindeki tek şansları Fury. Eğer ki film istenilen pozitif reaksiyonu alırsa eminim mücadele kızışacaktır. Fakat şu haliyle Logan Lerman için çok da emin konuşamıyorum. Yine de Letters from Iwo Jima ve The Hurt Locker benzeri işlere olan zaaflarını göz önünde bulundurmak gerek. Universal da tek bir filme abananlardan şirketlerden bir diğeri. Ve bu yıl da ellerinde ciddi bir yarışçıya dönüşebilecek, henüz test gösterimi haricinde seyirci karşısına çıkmayan Unbroken var. Bu arada şöyle de enteresan bir detay var: Universal’ın En İyi Film adayı olan yapımları tek bir istisna haricinde hep oyuncularından en az birine adaylık getirmiş. Yani Domhnall Gleeson ve Jack O’Connell için umutlanmaya başlayabilirsiniz.
Yarım yamalak kampanyaların çıkış noktası olarak bilinen 20th Century Fox, kardeş şirketi Fox Searchlight kadar başarılı değil ne yazık ki. Bu sene Gone Girl kampanyasını ellerine yüzlerine bulaştırma ihtimalleri oldukça yüksek. Hatta yarış bu kadar boş olmasa Rosamund Pike‘ı tahmin listelerinize koymayın bile diyebilirdim. Bu arada merak ediyorum, acaba Fox fragmanı berbat görünen Exodus: Gods and Kings ile ne yapacak. Umuyorum son birkaç Ridley Scott filmi gibi ellerinde patlamaz. Şansının yaver gitmesi sayesinde (ve tabii ki bünyesinde bulunan DreamWorks’ün de sayesinde) Walt Disney Stüdyoları son birkaç yıldır kendine yarışta her bulabilmeyi başardı. Saving Mr. Banks’in tamamen görmezden gelinmesi Into the Woods‘un başına gelecekleri düşündürtüyor elbet. Fakat War Horse, The Help, Dreamgirls, Tropic Thunder gibi başarıları da var geçmişte. Aldıkları tek tük adaylıklara ne kadar başarı denirse… Yine bir dedikoduya göre sezona çok geniş çaplı bir kampanya ile giriş yapmayı planlıyormuş Disney. Hep beraber göreceğiz.
En İyi Film kategorisi hakkında konuşmadan evvel son olarak Sony Pictures Classics’den bahsetmek istiyorum. Sony Pictures Entertainment ve Columbia Pictures grubunun bir üyesi olan bu şirket son dönemde öyle bir yükselişe geçti ki Amour’dan Blue Jasmine’e, An Education’dan Frozen River’a kadar pek çok başarıya imza attı. Lakin tarihlerinde ilk kez ellerinde bu kadar çok yapım var. Foxcatcher‘la Steve Carell, Channing Tatum, Mark Ruffalo; Whiplash‘le J.K. Simmons; Mr. Turner‘la Timothy Spall, Dorothy Atkinson, Marion Bailey; Love Is Strange‘le Alfred Molina, John Lithgow; Still Alice‘le Julianne Moore, Kristen Stewart şansını deneyecek. Ve garip bir şekilde içlerinden en az iki tanesinin galip gelme ihtimali oldukça yüksek. Yani Sony Pictures Classics bu sezon ciddi bir sınav verecek ve alnının akıyla yarıştan çıkabilmek için elinden geleni yapacak.
Kampanya mevsusunda daha deneyimsiz olan şirketler de var tabii. A24 (A Most Violent Year), Saban (The Homesman), Open Road (Rosewater) ve IFC (Boyhood) bunlardan sadece birkaçı. Mesela IFC sırf geçen seneki durumu tekrar yaşamamak için Boyhood‘un arkasına AMC adına Breking Bad ve Mad Men’in Emmy kampanyalarını yapan ekibi getirmiş. Lakin siz yine de bu küçük şirketlere çok kendinizi kaptırmayın. Oscar büyük bir oyun. Dolayısıyla cebinde parası olmayan, deneyimsiz ve ismini duyurmakta zorlanan herkes bir şekilde unutulup gidiyor. Şimdi bu faslı burada kapatalım ve işin En İyi Film kısmını ele alacağımız yazıyı da bu haftanın başka bir gününe bırakalım.