Dizi Eleştirisi
Mom – 2. Sezon
Malum artık Amerika’da kabloluda yer alan kanallar büyük networklere oranla çok daha başarılı işlere imza atabiliyor. Bir yanda reyting kaygısı ve ortalama seyircinin zevklerine hitap edebilme derdi var. Diğer yanda ise tamamen iyi hikaye anlatabilme derdi, ki bu da beraberinde her türlü riski alabilme cesaretini getiriyor. Bu yüzden HBO, Showtime ve AMC’nin (kablolu kanalları) giderek yükselen grafiklerine karşı NBC, ABC, Fox ve CBS’in (büyük networkler) harekete geçmesi şart. Hele ki şimdi tabloya Netflix ile Amazon da dahil olmuşken işleri epey zor. Fakat özellikle CBS son iki senedir doğru damarı yakalayıp iyi reytingler almaya devam eden dizilerine oldukça radikal değişiklikler getirerek suyu biraz bulandırdı ve seyirciyi kanala çekmeyi başardı. Birinci büyük şoku The Good Wife’dan büyük bir karakterin ayrılmasıyla yaşadık. Geçtiğimiz hafta bir majör The Good Wife oyuncusuna daha elveda dediğimizi de hatırlatayım. İkinci şoku ise şimdi Mom’da yaşıyoruz. Komedi dizisi olarak tanımladığımız Mom, ki hala komedi çizgisinden uzaklaşmış değil, sezonun tam orta yerinde öyle büyük bir sürpriz yaptı ki tüm dengeler değişti.
Önce isterseniz Mom’ı izlemeyenler için kısaca reklam yapıp konusundan bahsedelim. Chuck Lorre denilen mizah yoksunu zat tarafından üretildiği için direkt mesafeli yaklaşmama rağmen çok başarılı bulduğum yapım, Plunkett ailesinin üç jenerasyonun hikayesini anlatıyor. Bonnie (Allison Janney) gençliğinde iyi bir anne olmayı başaramamış alkolik bir kadın, Christy (Anna Faris) annesinin hatalarından ders almak yerine aynı şeyleri kendi çocuklarına da yaşatmış fakat hatalarından ders çıkarmaya hevesli bir başka kadın, Violet (Sadie Calvano) ise Plunkett ailesinin son asi versiyonu olarak karşımıza çıkıyor. İlk sezonda Violet’ın hamileliği sebebiyle Bonnie ve Christy’nin sorunlarına tam olarak odaklanma fırsatı bulamamıştı Mom senaristleri. Ama bu yıl tüm dengeler değişmiş. Öyle ki kilit karakterlerden birini sezon ortasında öldürerek bir anda hem Bonnie’nin, hem de Christy’nin sallanmaya müsait dünyalarını alt üst etmeyi başardılar.
Chuck Lorre hiç kuşkusuz ki network televizyonculuğunun en başarılı yüzlerinden biri. Lakin sırf reytingleri yüksek diye ortalama Amerikan seyircisini güldürmeye yeten işlerinin şakşakçılığını yapmak da istemiyorum. The Big Bang Theory ve Two and a Half Men’e gülen herkesle ayrı dünyaların insanları olduğumuzu her fırsatta dile getiriyorum. Benim yetişemediğim Roseanne ve Cybill için durum neydi emin değilim. Fakat Dharma & Greg’de epey eğlendiğimi, Mike & Molly’yi de “katlanılabilir” bulduğumu eklemek istiyorum. Tabii bana göre Lorre’nin asıl madeni Mom. Stüdyo komedileri artık miladını doldurmak üzere olsa da Mom güzel inşa edilmiş karakterleri ve olağanüstü oyuncu seçimleriyle her bölümünde seyirciyi kahkahalara boğmayı başarıyor. Gülme efekti her ne kadar bizi aptal yerine koyup nerede gülmemiz gerektiğini hatırlatsa da dizinin kalitesinden dolayı kulaklarımı tıkayabilmeyi başarıyorum.
Gelelim kadronun yıldız isimlerine… Malum geçtiğimiz sene Allison Janney hak ederek Emmy’yi kazanmış ve Kate Mulgrew hayranlarını bozguna uğratmıştı. Bu sene ne olur bilemiyorum. Emmy’nin komedi tarafında dramatik ağırlığı olan roller bazen görmezden gelinebiliyor ve bu sene Janney’nin saptığı yolda da bolca drama var. Anna Faris ise harikalar yaratmaya devam ediyor. Beyazperdedekinin aksine televizyonda ana kadın karakter fazlalığı olduğu için ne yazık ki Faris’i Emmy listelerinde göremedik. Fakat Lorre’nin diğer faciası The Big Bang Theory nihayete erdiğinde Mom’ın büyük kategoride bile yolu açılabilir gibi geliyor bana. Bu yıl Octavia Spencer ve Mimi Kennedy’nin yanına dahil ettikleri Jaime Pressly de harika bir seçim olmuş! My Name Is Earl’den beri doğru düzgün izleyememiştik başarılı aktrisi. Neyse ki Chuck Lorre imdadımıza yetişti de özlediğimiz yüze kavuştuk.
Mom, sitcom seven her izleyiciyi tatmin edebilecek malzemeye sahip. 2 Broke Girls’ü bitmek bilmeyen cinsiyetçiliği ve ırkçılığından dolayı bıraktığım için, Mom şu an benim izlediğim tek stüdyo komedisi olma özelliğini taşıyor. Hala bu güzellikle tanışmayanlara çığlık çığlığa önermek boynumun borcu. Umarım Janney’nin adaylığı (muhtemelen de Aduba şaşırtmazsa ödülü alır), Anna Faris’in de ilk altıya girmesiyle birlikte şenlenir. Şimdi gözler ATAS ve tatlı bir sonla biten ikinci sezon sonrası gelecek yeni bölümlerde. Bir sonraki Sezon Günlükleri’nde görüşmek üzere diyelim. İyi seyirler!
En İyi Bölüm: Three Smiles and an Unpainted Ceiling (Bölüm 11)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Anna Faris (Christy Plunkett)
Sezon Notu: A-
Mahmut
6 Mayıs 2015 at 14:48
Sizin sayenizde keşfettiğim muhteşem bir dizi. Veep’i de sizden okuyarak izlemeye başlamıştım. Teşekkür etmek geldi içimden birden. Teşekkür ederim. 🙂