Oscar Boy Özel
25 Yıla 25 Oyuncu
25. yaşımı dolduracağım diye sizlere “25” temalı yazılar yazmaya bugün de devam ediyorum. Bu sefer 25 Yıla 25 Oyuncu başlığı altında gerçekten de her filmi için heyecanlandığım aktörleri ve aktrisleri bir araya getirdim. Yalnız en iyi performanslarını sıralamak yerine (ki artık bu menem mevzuları her türlü blogda bulabiliyorsunuz), en sevdiğim oyuncuların en kötü performanslarını yazdım. Hadi bakalım.
Soyadlarına göre alfabetik sıraya dizdim haberiniz olsun.
kevier Bardem
Yeni Pirates of the Caribbean filminde oynayacağı için belki cevabım daha sonra değişebilir, ama bana göre şimdilik en kötü Javier Bardem performansını The Counselor’da izledik. Bu arada Ridley Scott filmi aynı zamanda “En iyi fragmana sahip en kötü film” ödülünün de sahibi olmalı.
İlaç niyetine: Before Night Falls | No Country for Old Men | Biutiful
Cate Blanchett
2010’un Mart ayında bir sonraki Oscarlar için tahmin yaparken Robin Hood’dan ne kadar ümitli olduğumuzu hatırladıkça gülesim geliyor. Blanchett’in senaryosunun elle yazılmadığına inandığım bu filmde rol almayı neden kabul ettiğine dair bir fikrim yok. Kabul edelim kötüydü, hem de çok kötüydü… En büyük şansı karşısında Russell Crowe adında başka bir yalı kazığının yer alması.
İlaç niyetine: Blue Jasmine | Elizabeth | The Aviator
Marion Cotillard
Hülya Koçyiğit bile Kınalı Yapıncak isimli şaheserde (!) Marion Cotillard’ın The Dark Knight Rises performansından daha çok şey başarmıştır. “Hık hık diyerek ölme” esprisinin tam karşılığını arayanlar için vazgeçilmez bir Nolan harikası. Hatta şöyle de link verelim: Hık hık dedi öldü Marion.
İlaç niyetine: Two Days, One Night | Rust & Bone | La Vie en Rose
Penélope Cruz
Geç sevdiğim, ama asla vazgeçemeyeceğim bir aktris kendisi. The Counselor felaketinden beri tek bir filmini izleyememiş olmamız beni üzüyor. Ama hasret elbet biter. Cruz’un en kötü performansını merak edenler için de dilerseniz Sahara’yı işaret edeyim. Oyunculuk dehası Matthew McConaughey (yazar burada anırarak gülüyor) ile rol almıştı hatta.
İlaç niyetine: Volver | Vicky Cristina Barcelona | Elegy
Judi Dench
Nine’da Judi Dench’in de rol aldığını hatırlayan var mı? Kesinlikle! Toz konduramadığım aktrislerden bir diğeri. Kötü performansından ziyade Dench’in uykusunda dahi oynayabileceği bir rolü yazıp sıramı savıyorum. Bir de mümkünse Dench bizlere veda etmeden evvel kariyerinin ikinci Oscar’ı için hizaya geçebilir miyiz? Rica ediyorum sevgili Akademi!
İlaç niyetine: Notes on a Scandal | Iris | Philomena
Laura Dern
Jurassic Park! 80’li yıllarda doğmuş olanların abartmalara doyamadığı o filmde bence Dern saç baş yolduracak kadar kötü. Hazır adını da anmışken mümkünse Enlightened’ı iptal eden HBO’ya da çürük yumurtalarımızı atmayı ihmal etmeyelim. Televizyon tarihinin en iyi dizilerinden birini tek kalemde harcadılar.
İlaç niyetine: Enlightened | Blue Velvet | Rambling Rose
Leonardo DiCaprio
J. Edgar denilen müsibet filmi izlediniz mi? Clint Eastwood’un sarıdan kahverengiye, şimdi de kahverengiden griye dönen filmleri kabak tadı vereli çok oluyor; fakat J. Edgar’ın ayrı bir yeri var. Tabii Leo’nun performansından mı, yoksa o korkunç makyajdan mı daha çok nefret ettim bilmiyorum?
İlaç niyetine: The Wolf of Wall Street | What’s Eating Gilbert Grape? | Revolutionary Road
Ralph Fiennes
Bizden sonraki jenerasyonun da Schindler’s List izledikten sonra “Neden Ralph Fiennes’ın yıllar evvel hakkını yemişler?” diye soracaklarına adım gibi eminim. Neyse biz konumuza dönelim hemen. En kötü Ralph Fiennes performansı… Düşünüyorum, düşünüyorum ve aklıma bir tane geldi bile: Maid in Manhattan. Neden? Ama neden???
İlaç niyetine: Schindler’s List | In Bruges | The grand Budapest Hotel
Jake Gyllenhaal
Prince of Persia… Evet, Jake’in bir anda kariyerini tamamen değiştirmesine sebep olan ve daha iyi roller seçmeye iten o berbat filmden bahsediyorum. Hayatımdan çalınan 120 dakikanın hesabını henüz kimse veremedi. Bu arada şaka değil, bu felaketi yöneten Mike Newell’ın filmografisinde Donnie Brasco ve Four Weddings and a Funeral var.
İlaç niyetine: End of Watch | Brokeback Mountain | Nightcrawler
Philip Seymour Hoffman
Hala Philip Seymour Hoffman’ın öldüğüne inanmayanlardan biriyim ben de. Her filminde mükemmele oynamasıyla tanıdığımız başarılı aktörün Along Came Polly’deki hallerini hatırlayan var mı bilmiyorum. Varsa da zihninin bu karanlık köşesinden koşarak uzaklaşsın. Gerçi sadece başarılarla dolu olan bir kariyerde Along Came Polly’yi de nazar boncuğu diyerek geçiştirmek mümkün.
İlaç niyetine: Doubt | Boogie Nights | Capote
Catherine Keener
Catherine Keener’a olan sevgimi üçüncü sınıf televizyon filmleri bozamaz tabii ama The Soloist’i izlemek için neden değerli vaktimden çaldığımı inanın ben de bilmiyorum. Keener’ın Jamie Foxx’la yarışırcasına ortaya koyduğu berbat oyun bir an önce unutulmayı sonuna kadar hak ediyor.
İlaç niyetine: Being John Malkovich | Into the Wild | Capote
Jude Law
En kötü Jude Law performansını bulmakta zorlanmıyorum, çünkü Alfie felaketini hala unutabilmiş değilim. Sienna Miller’la tanışıp bizlere 3 yıllık dedikodu malzemesi çıkarmaları haricinde başka bir işe yaramadı bu film. Baştan sona bir tren enkazı. Orijinal versiyona ihanet etmek için kollarını sıvayan herkese buradan selam olsun!
İlaç niyetine: Closer | The Talented Mr. Ripley | I Heart Huckabees
Heath Ledger
Her CAL mezununun tattığı acı C1 deneyimi öncesi öğrenmiştim Heath Ledger’ın ölümünü ve sanki hastaneye kaldırıldıktan sonra canlanıp kendine gelebilecekmiş gibi hissetmiştim. Bu genç yeteneğe duyduğum saygı hala tükenmiş değil. Ama The Brothers Grimm’den nefret ettiğimi ve Ledger’ın gözümüze soktuğu performansına pek bayılmadığımı inkar edemem.
İlaç niyetine: Brokeback Mountain | The Dark Knight | Candy
Laura Linney
Laura Linney filmleri izlerken ekranın içine girmek, bir kez sarılıp koltuğuma geri dönmek istiyorum her seferinde. Yalnız bu hissiyatı yaşamadığım bir filmi var, o da tabii ki Man of the Year. Hayır Laura Linney, hayır! Bir de şimdi Teenage Mutant Ninja Turtles’ın devam filminde yer alacakmış. Koca bir HAYIR!
İlaç niyetine: The Squid and the Whale | The Big C | You Can Count On Me
Frances McDormand
Benim için Hollywood’un kraliçelerinden biri kendisi. Gerçi Hollywood’un stüdyo düzenine de pek ayak uyduran birisi sayılmaz. O yüzden ne kadar doğru bir cümle oldu bilemiyorum, neyse. Cevabıma gelirsek (drumrolls please)… Aeon Flux! Criticker’da bu filme sıfır vermiş olduğum için kendimle gurur duyuyorum.
İlaç niyetine: Fargo | Olive Kitteridge | Miss Pettigrew Lives for a Day
Ewan McGregor
Amelia! Böyle güzel insanlar, bu kadar berbat filmlerde oynayınca sinirlerim bozuluyor. Her seneye en az bir iyi film sığdıran McGregor, 2000’li yılların sonlarına doğru ödül mevsimine atılmak için birkaç işe imza atmış, ama pek başarılı olamamıştı. Amelia da yaşadığı en büyük hüsranlardan biri olsa gerek.
İlaç niyetine: The Ghost Writer | Trainspotting | The Impossible
Julianne Moore
Toronto’da oynayacağından haberimizin dahi olmadığı bir filmle bir anda Oscar’a koşan Julianne Moore için ne kadar mutluyum anlatamam. Ama tabii Don Jon felaketinin etkilerini de atlatabilmiş değilim. Aynı filmdeki Scarlett Johansson ne kadar başarılıysa, Moore’un karakteri de bir o kadar gereksizdi.
İlaç niyetine: Magnolia | Far from Heaven | Boogie Nights
Sean Penn
Sean Penn’in Madonna’yla birlikte olduğu dönemlerde çektiği Shanghai Surprise diye bir film vardı. Ben de televizyonda rastlayınca izleme gafletine düşmüştüm. İşte belki de Amerika’dan çıkmış en iyi aktör olabilir; ama kimse Razzie’den de hak ettiğini bulmuş o rezaleti unutturamıyor.
İlaç niyetine: Mystic River | I Am Sam | Carlito’s Way
Brad Pitt
Ocean’s serisindeki Brad Pitt’den nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmedim sanırım. Hatta bu seriye ve bu serinin çılgın hayranlarına da en az Pitt’in rolüne olduğu kadar tahammülsüzüm. Yalnız genel olarak sırf yakışıklı diye ciddiye alınmamasına itirazım var ey ahali.
İlaç niyetine: Moneyball | Burn After Reading | Snitch
Sam Rockwell
Cevabımı hiç düşünmeden veriyorum: Iron Man 2! Daha evvel de bir gişe filminde, Charlie’s Angels projesinde yer almıştı Sam Rockwell. Ama Iron Man 2’deki performansı gözlerinizi kapatarak izlemenizi gerektirecek türden abartılı ve itici. Zaten bitmek tükenmek bilmeyen serinin de en zayıf halkası diyebiliriz ikinci film için.
İlaç niyetine: Moon | Confessions of a Dangerous Mind | The Way, Way Back
Tilda Swinton
Çok çok sevdiğim bir aktris Tilda Swinton. O yüzden gerçekten de kötü bir performansını izledim mi diye uzun bir süre düşünmem gerekti. Sanırım The Beach diyeceğim. Ama suç da Kraliçe Swinton’da değil, kesinlikle koca alınlı Danny Boyle’da. Sinema tarihinin en kötü filmleri arasında yer almayı hak ettiğini düşündüğüm The Beach’le de dalga geçmek için bir gün yazı yazmak şart.
İlaç niyetine: We Need to Talk About Kevin | Michael Clayton | I Am Love
Kristin Scott Thomas
Oyunculuğu bırakan Kristin Scott Thomas için yağmur duasına çıkalı çok oluyor. Yalnız bu haberi duyduğumdan beri acaba beyazperdeye sırt çevirmesinin sebebi Under the Cherry Moon olabilir mi diye merak ediyorum. Neden böyle bir filmde rol almayı tercih ettiğini bile üzerinden asırlar geçmesine rağmen hala anlayabilmiş değilim. Ve tabii neden izlediğimi de…
İlaç niyetine: I’ve Loved You So Long | Nowhere Boy | Four Weddings and a Funeral
Emma Thompson
Sadece oyunculuğuna değil özel hayatındaki duruşuna da hayran olduğum Emma Thompson’ın nefret ettiğim tek filmi Junior. Filmin ne kadar berbat olduğuyla ilgili uzun paragraflar dizmek mümkün tabii de acaba bu tepkimin asıl sebebi çocukluk yıllarım boyunca filmi her boşlukta oynatan Star TV mi diye düşünmeden edemiyorum.
İlaç niyetine: Sense and Sensibility | Love, Actually | The Remains of the Day
Michelle Williams
İstiyorum ki Michelle Williams her sene 10 film çeksin ve o 10 filmle de sayısız ödül toplasın. Kariyerindeki neredeyse her filmi izlemiş olsam da aralarında zayıf bir halka bulmakta zorlanıyorum. Sadece kötü değil de en umursamadığım performansı ve filmi Incendiary diyebilirim. Oldu mu?
İlaç niyetine: Take This Waltz | My Week with Marilyn | Brokeback Mountain
Kate Winslet
Çok uzaklara gitmenize gerek yok, cevap kesinlikle Divergent. Devam filmi Insurgent’da daha da beter bir Kate Winslet var diyorlar; ama Oscar almadan evvel günde üç kere adını anmazsam uykularımın kaçtığı aktrise ihanet etmek istemiyorum. Keşke eskisi gibi başarılı yönetmenlerle çalışıp Oscar için koştursa. Belki Steve Jobs derdimize deva olur.
İlaç niyetine: Revolutionary Road | Little Children | The Reader
şeref
20 Mayıs 2015 at 22:43
Michelle Williams ile ilgili bende aynı fikirdeyim 10 değil 20 film çekse keşke 2016da ufukta 3 Michelle Williams filmi görünüyor nice Michelle Williams filmleri ve onların yorumlarıyla buluşmak dileğiyle