Takip et

Eleştiri

Lost River

tarihinde yayınlandı.

'Lost River' film - 2014

Yönetmen: Ryan Gosling | Oyuncular: Christina Hendricks, Iain De Caestecker, Saoirse Ronan, Matt Smith, Eva Mendes, Ben Mendelsohn, Reda Kateb | Senaryo: Ryan Gosling | 95 dakika | Drama, Fantastik, Gerilim


lost_river

Ryan Gosling ile bir küs, bir barışık devam eden hikayem Lost River sayesinde tepetaklak oldu. Çok olağanüstü bir keşif olmadığını düşünsem de popüler kültürdeki konumu, şov dünyası için çok şey ifade etmesi ona büyük paralar kazandıracak olsa da hep hakkını bağımsızlardan yana kullanması ve tabii Lars and the Real Girl’deki tatlı performansı sebebiyle yaptığı her kötü filmi görmezden gelmeye çalışıyorum Gosling’in. Nicolas Winding Refn ile Drive’daki muazzam ortaklıklarını Only God Forgives’de katletmelerine, All Good Things’deki abartılı performansına ve The Notebook ile tüm yeni ilişkiye başladığı için kızarkadaşının seçtiği filmi izlemek zorunda kalan erkeklere attığı kazığa diyecek çok söz var. Lakin Derek Cianfrance’le olan iki filminde de (Blue Valentine ve The Place Beyond the Pines) büyük işler başardığını düşünüyorum. Crazy, Stupid, Love’da romantik komedi köklerine geri dönüş yapması, The Ides of March ile Clooney ve ekibinin çevresine girmesi beni mutlu ediyor. Lakin Lost River inişli çıkışlı kariyerinin sanıyorum ki tabanını temsil etmekte.

Iain De Caestecker

Iain De Caestecker

Tumblr jenerasyonunun eline kamera alıp güzel gördüğü her şeyi çekerek belirli bir akışı olmayan hikayelerle dolu filmler çekmesine artık alıştık. Her festivalde en az bir iki tane böyle gariplik çıkıyor karşımıza. Lakin Lost River, aynı zamanda David Lynch ve Terrence Malick filmleri izleyerek büyümüş birinin yıllar yılı biriktirdiği egzantrik sekanslarla dolu bir çizim defteri gibi. Ryan Gosling hem senaryosunu yazarken (ki ortada bir senaryo olduğu da meçhul bana kalırsa), hem de kamera arkasında lineer bir çizgide ilerlememek için çılgınca efor sarf ediyor. Alternatif bir kıyamet varyasyonundan sonra ortaya çıkan ütopik cehennem mi, yoksa ana karakterlerinin kafalarında yer alan kabus habitatın dünya üzerinde can buluşu mu dersiniz bilmiyorum Lost River’a. Ama şu bir gerçek ki, ortada inanılmaz absürd ve yapıldığı amacın hakkını veremeyen, ticari kaygısı sıfıra indirgenmiş bir film var.

Filmle ilgili beni en çok mutlu eden şey Ryan Gosling’e The Notebook ile aşık olan kızların “Hayallerimin erkeği acaba ne çekmiş?” diye başına oturduktan sonra edindikleri deneyim. Her ne kadar Lynch ve Malick karşılaştırmaları yapsak da Gosling bu karşılaştırmaları hak etmekten ziyade yakın arkadaşı Nicolas Winding Refn’in izini takip ederek “sıradışı olmak için sıradışı olan” bir film çıkarmış ortaya. Karakterlerin hepsi birbirinden dağınık ve her biri de kelli felli tren enkazlarını andırıyor. Ne iş yaptığını anlayamadığımız bir anne, terör estiren kötü karakterler ve şansı yaver giden bir esas adamın keşfettiği yepyeni evrenler filmin içerisine sıkıştırılmış Tumblr postları gibi. Acaba Gosling elindeki malzemeyle sadece bir kısa film çekseydi daha mı başarılı olurdu? Belki de.

Saoirse Ronan

Saoirse Ronan

Kadroda televizyondan aşina olduğumuz simalar mevcut. Mad Men’in Joan’u olarak hayatlarımıza giren Christina Hendricks kilit karakterlerden birine can veriyor. Onun oğlu rolünde ise genç bir keşifi, Iain De Cestecker’ı izliyoruz. Gosling’in filminin en başarılı yönlerinden biri bana kalırsa oyuncu seçimleri. Drive’da birlikte çalıştığı Hendricks haricinde özellikle Saoirse Ronan ve her role yakıştığını düşündüğüm Ben Mendelsohn butik kadronun en başarılı isimleri. Doctor Who hayranlarının yakından takip ettiği Matt Smith de oldukça karikatürize bir kötü adam olarak karşımıza çıkıyor. Bu arada Gosling’in hayat arkadaşı Eva Mendes’e de Holy Motors’daki hallerini andıran uç bir rol teslim edilmiş. Yine aynı noktaya geliyoruz kısacası: Gosling başkalarının filmlerinin etkisinde o kadar çok kalmış ki birkaç deli işi sahnesi haricinde Lost River’daki orijinal olan hiçbir şey tam olarak yeniymiş hissi uyandırmıyor.

Her satıcının bir kör alıcısı olduğu gibi, Lost River gibi filmlerden de zevk alan bir izleyici kesmi var. O yüzden benim yermelerim boşa. Belki de film boyunca gözlerini devirip, acaba bir sonraki sahnede bizi nasıl bir anlamsızlık bekliyor diye düşünen seyircilerden değil aksine her karesinden zevk alacağınız bir deneyime de dönüşebilir Lost River. Amma velakin başına hikaye anlamında bir beklentiye girip oturursanız, işiniz zor.

lostriver


[review]

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin