Dizi Eleştirisi
Humans – 1. Sezon
2015 yazının yeni televizyon dizileri açısından ne kadar bereketli olduğunun farkındasınızdır umarım. Comedy Central’dan Another Period, Lifetime’ın büyük sürprizi UnReal, Sundance’in Almanya’dan transferi Deutschland 83, ilk bölüm sonrası düşüşe geçse de Mr. Robot ve Channel 4’un AMC’ye pasladığı Humans. Hepsinden sezon finallerini yaptıkları zaman sırayla konuşacağız. Ama bugün sıra ilk olarak Humans’da. İngilizler’in neden bilmem televizyonu Amerikalılar’dan daha iyi tanıdıklarını düşünüyorum. Lakin evrensel olmayı başaran yapımları ABD’ye kıyasla sanırım pazarlamadaki eksiklikten dolayı daha az sayıda. Yalnız bu kalitelerini değiştirmediği için hava hoş. Son yıllarda özellikle ABD’deki kelli felli networkler arka arkaya bilimkurgular sıralasa da hiçbiri tutmadı. Bu yazın boş sansasyonlarından Sense8’i de derhal çöpe atılması gereken bir zaman kaybı olarak gördüğümden izninizle Humans’ı son dönemde televizyona uğramış en iyi bilimkurgu ilan edeceğim. Eminim diziyle tanışanlar da benimle aynı fikirdedir.
Hala devam etmekte olan Spooks (şimdiki adıyla MI-5) dizisinin senarist ekibinde çalışan Sam Vincent ve Jonathan Brackley ekibi yapay zeka konusuna yeni bir yorum getirerek, İngilizler’e yakışır bir şekilde bol karakterli bir aile draması ortaya çıkarmış. Dizinin merkezinde Anita/Mia (Gemma Chan) var gibi gözükse de bölümler ilerledikçe Humans’ın iki sıradışı ailenin kesişen kaderlerini anlattığını görüyorsunuz. David Elster (Stephen Boxer) ölmeden evvel duyguları olan birden fazla yapay zeka üretmiş ve bunların zihinlerine de bir araya gelmeleri halinde ortaya çıkacak, insanlığın tarihini yeniden yazması mümkün olan bir kod yerleştirmiş. Ama tabii ki de bir yanda böyle bir gelecekten korkan otoriteler, diğer yanda ise kalbinin sesini dinleyerek onlara birer android değil gerçek bir insan muamelesi gösterenler var. Humans’da bu iki farklı görüşün ortasında kapana kısılan yapay zekaların peşinden sürüklüyor bizleri.
Kabul etmeliyim Humans’ın akla yatmayan, hatta kafada soru işaretleri bırakan kısımları var. Mesela Elster ölmeden evvel neden yarattığı androidler bir araya gelip başından beri amaçladıkları şeyi yapmamışlar orayı çözmek mümkün değil. Ve yaratıcıları dünyadan göç ettikten sonra çil yavrusu gibi dağılmalarının sebebini açıklamakla da pek uğraşmıyor Humans, ki bu kısımda da insanın kafasını kurcalayan tonla soru var. Ama onun yerine önümüze birbirinden kaliteli performanslar sunmayı tercih etmişler. Ve bu da yine casting dendiği zaman Britanyalılar’ın en iyisi olduğunun altını çiziyor. Merlin’in yıldızı Colin Morgan, hem Sherlock hem de The Honourable Woman’dan hatırlayacağınız Katherine Parkinson ve yılların eskitemediği William Hurt ekipte tanıdık simalara sahip olan üç isim. Ne yalan söyleyeyim, üçü de rol arkadaşlarının izini silecek kadar iyi oyunlar ortaya koyuyor. Özellikle Parkinson’ı yıl sonu listelerimde ağırlamak için şimdiden hazırım.
Humans’ın sevmesi zor, ama ısındınız mı bırakamadığınız karakteri Niska’yı ise Emily Berrington canlandırmış. Çok iyi bir keşif diye izledim ben kendisini. Fakat geçmişinde 24: Live Another Day, The White Queen, The Inbetweeners gibi pek çok prestijli projeyi görünce Berrington’ın çok da yeni bir yüz olmadığı anlaşıldı. Mr. Selfridge’in vazgeçilmez yüzlerinden Tom Goodman-Hill’e baba, Utopia denince ilk akla gelen isim Neil Maskell’e ise hikayedeki tüm ahlaki ikilemi sonuna kadar yaşayan bir karakter uygun görülmüş. Evin ufaklıklarını da anmadan olmaz. Lucy Carless, Theo Stevenson ve Pixie Davies son dönemde dizilerde gördüğüm en yetenekli çocuk oyuncular. Öyle ki Humans’ın en başarılı halkası Parkinson (annelerini canlandırıyor) karşısında bile hiçbirinin sönmediğini, aksine rol çaldığını görüyorsunuz.
Ben Humans’ın bereketli geçeceğe benzeyen 2015/16 televizyon sezonu için güzel bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Umarım finalde verilen ikinci sezon haberi de sadece aldıkları iyi reytinglere bağlı değildir. Hikayenin bir şekilde devam edebileceği hissiyatı verilse de bu sezondakinden çok daha farklı bir noktaya sürükleneceğimize ve ne yazık ki Hawkins ailesini geride bırakmak zorunda kalacağımıza eminim. Bu arada bu kadar çene çaldıktan sonra dizinin Wikipedia sayfasını karıştırırken bir İsveç filminden uyarlandığını yeni öğrendiğimi de eklemem şart. 2012 yapımı Real Humans’ı izlemiş olan varsa yorumlarını bekliyoruz. Son bir şey daha: Uzunca bir süredir kaliteli dizilerle imajını değiştirmek için çabalayan Channel 4, 1992’den bu yana ilk kez Humans sayesinde çok yüksek reytinglere ulaşmış. 2016’nın ikinci yarısında yayınlanması planlanan yeni sezonda görüşmek üzere!
En İyi Bölüm: Episode 6 (Bölüm 6)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Katherine Parkinson (Laura Hawkins)
Sezon Notu: A-