Eleştiri
Taxi
Taxi’yi vizyonda izlememin üzerinden aylar geçti; ama açıkçası film hakkında ne yazacağımı kestirmekte epey güçlük çektim. İran sinemasının önde gelen isimlerinden Jafar Panahi bize öyle farklı bir deneyim yaşatıyor ki, kurcaladığı ufacık akıllarımız ne düşünmemiz gerektiğini idrak etmek için bir süre dinlenmeye geçiyor. Soru işaretleriyle dolu bir seyrin sonunda salondan Panahi’yi bulup o soru işaretlerini tatmin edilebilir cevaplara dönüştürmesi için sıkıştırmak istiyorsunuz. O yüzden, daha yazının en başındaan söylemeliyim, Taxi bu yılın en farklı sinema deneyimlerinden birisi. Ve yalana da gerek yok, zamanla içinizde büyüyen bir etkisi var filmin. Berlin’den Altın Ayı ile dönen yapımla ilgili internet üzerinde pek çok bilgi bulmanız mümkün. 2010 yılında film yapması ve yurt dışına çıkması yasaklanan Panahi’nin ödülünü almak üzere Berlin’e gelemediğinden de haberiniz vardır. Hatta orijinal adı Taxi olan bu 2015 yapımı film adresi gizli ve güvenli bir evde kurgusu yapılarak 20 yıllığına başarılı yönetmeni mesleğinden men eden karara rağmen İran’ın dışına çıkarılmış. Panahi de zaten hala getirilen yasağın onu film çekmekten alıkoyamayacağının altını çiziyor.
Açıkçası bugüne kadar Oscar Boy sayfalarında benim tarafımdan yapılmış yorumlarını okuduğunuz filmlerden çok farklı Taxi. Bir kere kör gözüm parmağına bir mantık ile taksiye binen her müşteri İran’daki rejimin ters giden yönleriyle ilgili seyirciyi bilgilendirmesine rağmen bu net tavır kesinlikle rahatsız etmiyor. Bir taksinin şöförü olarak Tahran sokaklarında yol alan Panahi, gideceği yere bırakılmak üzere aracını kullanan herkesle öyle ya da böyle bir sohbet içerisine giriyor. Her sohbetin ya da olayın sonunda da sisteme bir tokat daha çakılarak, gündelik hayatın akışına tüm bunlar şeffaf bir şekilde yediriliyor. Film çekilmeden önce bir senaryo yazılmış ya da doğaçlama yapılmış mı bilmiyorum. Hatta kendinizi yolcuların oyuncu değil, gerçek insanlar olduğuna inandırmanız bile mümkün. Bu durum Taxi’yi izledikten sonra beni epey rahatsız etmiş olsa da Panahi’nin amacı da keskin köşeleri olan filminin buluştuğu seyirciye ikilem yaşatması sanırım ve bunu da başardığına şüphe yok.
Taxi’nin en büyük sıkıntısı bana kalırsa Panahi ve kendi vatanında düşürüldüğü durumdan bir haber olan seyirci için yaşattığı heyecansız deneyim. Filmi izlemeden evvel biraz yönetmenle haşır neşir olmanız şart. Eğer gerçeklerden soyutlanarak karşısına geçerseniz bu amatörmüş hissi veren yapım o etkiyi yaratamaz. Ben de Panahi’nin filmografisine çok hakim bir izleyici değilim. Lakin benim gibi sinema haberlerini mütemadiyen takip edenler için ulaşılabilir bir mesaj var. İran’ın bitmek bilmeyen idam kararlarından, eğitim sistemindeki problemlerden, okul sıralarına kadar inen aşırı bağnazlıktan, suç oranının ülkenin en gelişmiş şehrinde giderek artmasından dem vuruyor Taxi. Filmin sonuna vardığınızda ise sanki rejim nakavt olmamış gibi yine “Gerçek mi, kurgu mu?” sorusunu sorduran başka bir sahne ekliyor Panahi.
Filmin başrolünde kendisi yer alsa da bu seçimin egoistlikle değil, tamamen yasaklarla ve sansürle alakalı olduğu ortada. O yüzden Panahi’nin oyunculuğuna dil uzatmak gibi bir niyetim yok. İsimlerini bilmediğimiz diğer yüzlerden ise en çok yönetmenin yeğenini canlandıran küçük kız dikkat çekiyor. Çok üstün nitelikli bir oyunculuğa mı sahip? Kesinlikle hayır. Ama Taxi’yi tamamen mesaj kaygılı bir film olmaktan çıkarıp ayakları yere daha sağlam basan, daha insancıl hale getiren bir karakter bu. O yüzden küçük kızın kimi zaman göze çarpan hatalarını görmezden gelmeyi tercih ediyorum. Filmin açılışında tanıştığımız korsan film satan bey ve ellerindeki balıkla kendilerini Panahi’nin taksisine atan kadınlar da epey başarılıydı bana kalırsa. Yaralı eşini hastaneye taşımak için yardım isteyen kadının gerçek mi yoksa tamamen yönetmenin dünyasının ürünü mü olduğunu ise asla öğrenemeyeceğiz. Bu da başarılı bir oyun çıkardığını kanıtlıyor sanırsam.
Tekrar söyleyeyim, Taxi izledikten sonra üzerine düşündüğünüzde etkisi daha da artan bir film. Ben görüşlerimin oturması için 6 Temmuz’dan beri fikrimi beyan etmek için bekliyordum. Bu yıl (yakın tarihteki filmler için de geçerli) içerisinde buna benzer başka bir sinema deneyimi yaşayabileceğinizi pek zannetmiyorum.
[review]