Takip et

Eleştiri

Beasts of No Nation

tarihinde yayınlandı.

boNN

Yönetmen: Cary Fukunaga | Oyuncular: Abraham Attah, Idris Elba, Ama K. Abebrese, Kobina Amissa-Sam, Emmanuel Nii Adom Quaye, Grace Nortey, David Dontoh, Opeyemi Fagbohungbe | Senaryo: Cary Fukunaga (uyarlama) ve Uzodinma Iweala (roman) | 137 dakika | Drama, Savaş


beasts_of_no_nation_ver8True Detective hakkındaki fikirlerimi diziyle alakalı her türlü şeye ve Twitter’ıma yazdığım için artık neler hissettiğimi gayet iyi biliyorsunuzdur diye düşünüyorum. Televizyonun altın çağındayken bu kadar ortalama bir iş için gürültü koparılması, her tarafı kusurlu bir senaryonun çok iyi yazıldığının iddia edilmesi bana komik geliyor. Fakat HBO’nun ikinci sezonuyla eleştirel anlamda da batışa geçen dizisi Cary Fukunaga’nın kariyeriyle ilgilenmemin önüne geçemedi. Kaldı ki hiç sevmediğim diziyi Fukunaga’nın varlığı da olmasa muhtemelen bitiremezdim. 2009 yılında ilk uzun metrajlı filmi Sin Nombre’yi çeken yönetmen bu filmle neredeyse gittiği her festivalden iyi tepkiler alarak döndü. Pek çok eleştirmen birliğinden ödül alıp bir de üzerine en önemli Amerikan bağımsız sinema ödülü Independent Spirit’e aday oldu. Acaba yeni filmini ne zaman yapacak diye merakla beklediğimiz bu umut vaat eden adamın Jane Eyre uyarlamasını izleme fırsatı bulduk sonrasında. Mia Wasikowska ve Michael Fassbender’ı bir araya getiren yapım belki hak ettiği ilgiyi tam olarak görmedi; ama izleyen herkesin takdirini topladığına inanıyorum. Şimdi de televizyonun kurallarını değiştiren ve filmlere de el atmak için sırada bekleyen Netflix bünyesinde üçüncü filmi Beasts of No Nation’ı sunuyor huzurlarımıza. Film sezonun startını veren üç önemli festivale (Toronto, Telluride ve Venedik) uğradıktan kısa bir süre sonra Netflix’de yayınlandı. Merakla beklediğimiz yapımın Oscar şansı olup olmadığını uzun uzun konuşma vakti şimdi.

Idris Elba

Idris Elba

İki yıl evvel Idris Elba’nın Beasts of No Nation isimli bir filmde yer alacağını ve bu filmin de bir kitaptan uyarlandığını öğrenince neden bilmiyorum bir an önce elime geçirip okumak istedim. Uzun uğraşlar sonrasında Uzodinma Iweala’nın direkt ana karakterin gözünden yazdığı romanla buluştum. Hani içinizde benim gibi deliler varsa Beasts of No Nation’ın İngilizce’si bozuk ana karakteri tarafından herhangi bir yazım kuralına uymadan kaleme alındığını biliyor olabilirsiniz. Afrika’daki küçük bir kasabada yaşamakta olan Agu, iç savaş sebebiyle ailesinin parçalara ayrılmasını izliyor. Önce kardeşi ve annesi kaçmak zorunda kalıyor. Ardından da gözü önünde babasıyla ağabeyi can veriyor. Agu hayatta kalmak için kendini ormanın derinliklerine attığında ise bu sefer de başka bir grup sivil askerin eline düşüyor. Sonrasında eğitilip bu ufak orduya katılmasını, içinde bulunduğu acımasız koşulları ve Agu’nun ölüme bu kadar yakın olması sebebiyle değişime uğrayan psikolojisini izleme fırsatı yakalıyoruz.

Abraham Attah

Abraham Attah

Cary Fukunaga zaten ne yaptığını bilen bir yönetmen ve Beasts of No Nation’ın da daha ilk sahnesinden filmin görsel olarak vermeye çalıştığı imajı algılayabiliyorsunuz. Diğer uzun metrajlılarının aksine Fukunaga bu sefer görüntü yönetmenliği koltuğunu kimselere bırakmamış. Lakin teknik olarak yetkin birinin ellerinden çıkmış olmasına rağmen Beasts of No Nation’ın birden fazla problemi var. Öncelikle vermeye çalıştığı savaş karşıtı mesajın altında ezilerek, daha ilk yarıda sayısız defa tekrara düşüyor. Esas kaynakta Agu’nun Kumandan ve diğerlerine katılmadan evvel yaşadıklarına dair pek ipucu verilmese de Fukunaga bu kısımları ilave ederek hikayenin başlangıcı hakkında da seyirciyi bilgilendirmek istemiş. Fakat çok garip bir şekilde filmin tamamen özgün davrandığı bu ilk yarım saat, Beasts of No Nation’ın ilgi çekici olmayı başarabildiği tek kısım gibi gözüküyor. Köydeki hayatla ormandaki cehennem arasında hikaye anlatımı açısından büyük uçurumlar var.

Tekrar verilmeye çalışılan savaş karşıtı mesaja dönersek… Evet, Fukunaga günlük hayatımızın bir parçası olmayan önemli bir meseleden bahsediyor. Kafamızı kaldırıp Afrika’da olup bitenlere ilgimizi çekmek istemesi oldukça etkileyici bir amaç sayılabilir. Lakin bir noktadan sonra bu savaş ortamının film için sıradan bir arka jeneriğe dönüştüğü de inkar edilemez. Filmin, ve tabii kitabın da, ana karakteri üzerinden mutluluğa hasret bir nesili anlatmaya çalıştığı apaçık ortada. Fakat türlü sarkmalarla finale kadar seyirciyi oyalayan Fukunaga, belli belirsiz verdiği mesajı Agu’nun ağzına yerleştirdikten sonra sivri uçlu bir bağımsız olmaktan çıkıp daha evvel benzer rotaları izlemiş ana akım örneklerine dönüyor. Bu da Beasts of No Nation’ın gösterişci ama sönük ve gereğinden fazla uzun bir deneyime dönüştürüyor. Çarpıcı olmak için bu kadar mücadele edip suratının üzerine düşen bir senaryonun Fukunaga’nın ellerinden çıkmış olması da epey acı.

Idris Elba

Idris Elba

Her ne kadar Oscar tahminlerinde sadece Idris Elba’nın adı geçse de filmin asıl yıldızı Abraham Attah. Devamının geleceğinden şüpheli olduğum bir kariyere harika bir başlangıç yapıyor genç aktör. Fukunaga’nın keşfi sayesinde 150 dakikayı bulan bu tekerrür aşığı filmin sonunu getirebiliyorsunuz. Luther’la hayatlarımıza girdiği günden beri attığı her adımı takip ettiğimiz Idris Elba’nın gösterişten uzak performansı da takdiri hak etmiyor değil. Lakin benim kitapta yaka silktiğim Kumandan değil de başka bir adam olmuş Elba. Filme aktarılmayan birkaç karakterle aynı potada eritilerek ortaya çıkarılmış gibi hissediyorum. Ama tabii çocuk savaşçılarıyla devrim yapmaya çalışan bir adam var karşınızda ve Elba’nın oyunu bu adamın da en az yanındaki genç bedenler kadar olgunluktan uzak olduğunun altını çiziyor. Ufak detaylandırmaları Uzodinma Iweala’nın Kumandan’ıyla alakası olmayan bu yeni karakteri ilgi çekici kılmış. Bir de yardımcı oyunculardan Emmanuel Nii Adom Quaye’nin adını eklemek gerek diye düşünüyorum. Zaten yaradılış gereği kim canlandırırsa canlandırsın Agu ve Kumandan’dan sonra en çok konuşacağımız isim Strika olacaktı. Fakat bu genç yetenek de işimizi epey kolaylaştırıyor.

Benim için ufak çaplı bir hayal kırıklığı olduğu Beasts of No Nation. Üzerine başyapıt damgasını basıp paketlemeye hazırdım. Fakat şu an Fukunaga’nın şanlı kariyerinin en zayıf halkası olduğu kanaatindeyim. Ne Jane Eyre’daki kadar incelikli bir anlatım var, ne de Sin Nombre’deki kaygızı eleştirinin gücü. 2015’in zayıf bir film yılı olduğunun bir başka kanıtı daha.

image


[review]

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin