Takip et

Eleştiri

Concussion

tarihinde yayınlandı.

Yönetmen: Peter Landesman

Yönetmen: Peter Landesman | Oyuncular: Will Smith, Alec Baldwin, Albert Brooks, Gugu Mbatha-Raw, David Morse, Arliss Howard, Mike O’Malley, Eddie Marsan, Hill Harper, Adewale Akinnuoye-Agbaje, Stephen Moyer, Richard T. Jones, Paul Reiser, Luke Wilson | Senaryo: Peter Landesman (uyarlama), Jeanne Marie Laskas (makale) | 122 dakika | Drama


concussionEskiden tahammülün epey yüksek olduğu Oscar filmleri artık sabrımın sınırlarını zorlayan, hatta ağzımı açıp gözümü yumduğumdan sosyal medyada nakavta ihtiyaç duyulursa direkt üzerime atılan bir sorumluluğa dönüştü. Ve ne yazık ki, bir zamanlar gerçekten iyi bir aktör olabileceğine inandığım Will Smith’in buram buram ödül kokan (daha doğrusu ödül hevesi) yeni filmi Concussion tüm vasat Oscar projesi normlarına uyuyor. 2009 yılında Jeanne Marie Laskas tarafından GQ için yazılan bir makale, ABD’nin milyon dolarlık endüstrisi NFL’i derinden yaralamıştı. Yaşadıkları ani ve aşırı hızlı çarpışmalar sebebiyle beyin sarsıntısı geçiren oyuncuların uzun vadede büyük sıkıntılar yaşadığını, hatta bir kısmının intihara kadar sürüklediğini açığa çıkaran yazı bizim ülkemizde pek ses getirmese de ABD’de epey konuşulmuş. İşte Concussion bu makalenin içeriğini alarak, her şeyin açığa çıkmasında kilit bir rol oynayan idealist doktor Bennet Omalu’nun hikayesini akla gelebilecek en klişe haliyle huzurlarımıza sunuyor.

Will Smith ve Alec Baldwin

Will Smith ve Alec Baldwin

Geçtiğimiz senelerde Parkland ve Kill the Messenger ile yine aynı Oscar yollarını hüsranla sonlandıran yönetmen Peter Landesman’in elinden çıkma Concussion. Hedef oldukça belli: Gerekli pazarlamaya yapıp Will Smith’e Oscar adaylığı, hatta mümkünse Oscar kazandırmak. Fakat o kadar ikiyüzlü bir kampanyası var ki bu düzenbazlığa ortak olmaktan Will Smith’i sevseniz bile çekiniyorsunuz. NFL’in profesyonel spor hayatlarını bıraktıktan sonra hem kendileri, hem de aileleri için epey tehlike oluşturan oyuncularına olan kayıtsızlığı esasında Doktor Bennet Omalu’nun öyküsünde de temeli oluşturuyor. Fakat bunları anlatarak başına bela almak istemeyen prodüksiyon şirketi, spotların tamamını başka yönlere çevirmiş. Hatta biraz zorlasanız “Bürokrasi ve ticari kaygılar olmasa önlemler alınabilirdi; ama geç de olsa gerçekler ortaya çıktı. O yüzden tatavaya gerek yok. Varsın birkaç kişi canına kıymış olsun.” mesajı bile alınabilir.

Daha evvel sayısız filmin geçtiği yollarda kendinden önce geçenlerin ayak izlerini takip edip çamurda yeni bir leke yaratmamak için epey çabalamış Concussion. O yüzden pakedi açtığınızda kimi zaman Denzel Washington’ın ikinci sınıf dramalarını, hatta Oscar başarısına dönüşen The Blind Side’ı bile hatırlayabiliyorsunuz. Stüdyo şefleriyle birlikte bir laboratuvara kendini kapatıp daha evvel Akademi’nin yemini yuttuğu kötü dramaların formüllerini irdeleyen Landesman bu koca çöplüğe bir yenisini eklemiş. Concussion her sene daha fragmanını gördüğümüz anda tüylerimizin diken diken olduğu, bir sonuca varmayacağını bildiğimiz, vasıfsız bir yönetmenin ticari baskılarla yönettiği o filmlerden bir diğeri. Ve üzülerek söylüyorum, ömrümden hunharca çalınan iki saatin de sorumlusu.

Gugu Mbatha-Raw

Gugu Mbatha-Raw

Filmin satmaya çalıştığı pakedin içerisinde ise tek bir isim var: Will Smith. The Pursuit of Happyness ve Ali filmlerindeki performanslarıyla Oscar adaylığı alan Smith, The Fresh Prince of Bel Air zamanlarından beri milyonların sevgilisi. Eğer kartları doğru oynamış ve çalıştığı yönetmenleri iyi seçip kariyerine odaklansa muhtemelen şimdiye evindeki rafa bir Oscar eklemişti. Fakat tıpkı Gabriele Muccino filmlerinde olduğu gibi seyircinin zaaflarından yararlanmaya çalışan Concussion benzeri niteliksiz filmlerle işi zor. Abartılı oyunu, ağzında yama gibi duran aksanı da ihtimalleri yokuşa sürüyor. Beyond the Lights ile bir anda yıldızı parlayan Gugu Mbatha-Raw’a da bu sene Elizabeth Banks’e Love & Mercy’de uygun görülen rolün bir benzeri verilmiş: Erkek adamın yolundaki çakılları temizleyen cefakar kadın. Artık bu formülün de bayatladığını, eğer kadın karakterin gerçek olduğuna inandırmazlarsa ağızlarından girip burunlarından çıkacağımızın farkında değiller. 30 Rock’daki Jack Donaghy’nin ciddi haline bürünerek kariyerini ayakta tutmaya çalışan Alec Baldwin ve kötü makyajın kurbanı Albert Brooks da cabası. Keşke en azından bu enkazın içerisinden bir kişi sağ çıkabilmeyi başarsaydı.

Hiç denk gelmediğiniz kanallarda ülkemin berbat dublajlarıyla heba edilerek tahammülü epey zor bir hale getirilecektir eminim Concussion’ın. Spor bağlantısının birilerinin ilgisini çekeceğine de inancım tam. Ama biz bu yemi yutmayı bırakalı neredeyse 20 sene oluyor. Artık 2016’dayız. Lütfen.


[review]

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin