Eleştiri
All Roads Lead to Rome
| F |
Gönül isterdi ki 2016 filmlerine efsanevi bir başlangıç yapalım. Ama kısmet bir Sarah Jessica Parker’ın romantik komedisineymiş. Durmadan çöp film üreten Hollywood’un son numaralarından biri bu film. Kızıyla olan sorunlu ilişkisini düzeltmek üzere İtalya’ya giden ana karakterimiz, kendini çok daha büyük sorunların ve geçmişten kalma bir romansın ortasında buluyor. Klişeliği üslup olarak belirlemiş hikayenin üzerindeki ayrıntıları attığınızda zaten herhangi bir ikinci sınıf stüdyo filminden aşina olacağınız iskelet ortaya çıkıyor. Sex and the City ile kariyerine çok iyi bir başlangıç yapan ve bu dizi sayesinde Emmy kazanan SJP, kariyerini toparlamaya ne zaman başlayacak bilmiyorum. Hayır, bir zamanlar üzerinde taşıdığı moda ikonluğu da artık kuş olup uçtu. Acilen toparlanması ya da film kariyeri yerine başka şeylere odaklanması lazım. Avrupa Sineması’na az çok hakim herkesin tanıdığı Raoul Bova, Claudia Cardinale ve Paz Vega sürprizleri ve All Roads Lead to Rome’un içerisinde. Hepsi de çöpten bir evi ayakta tutabilmek adına efor sarf ediyor. Fakat sonuç sıfır. Gerçi fragmanından, IMDb’deki kısacık film özetine kadar kötü kokular veren bir filmden bahsediyoruz. O yüzden çok da beklenti içerisine girmek yanlış. Fakat zamanınızı hunharca çalmakla kalmıyor, seyircisini aptal yerine koyduğu her anda göz devirmelerinizin periyodunu biraz daha kısaltıyor. Bir de kusura bakmazsınız bir şey soracağım, hırsızlık vakaları ve gece yarısı tehlikeli bir hâl olan sokaklarıyla romantizm öldürücü Roma’nın artık böyle aşk filmlerine konu olmasından sıkılmadık mı? Paris’de idrar kokan köprü altlarındaki aşıklar bile daha inandırıcı geliyor bana. Bu da Avrupa’ya benden shady bir selam olsun. Kuzey’de buluşuruz.