Eleştiri
Captain America: Civil War
| D |
Süperkahraman filmleri evreninde rakiplerine fark atıp öne çıkan Marvel her ne kadar başarının timsali gibi lanse edilse de Hollywood stüdyo sistemini çözmüş, Ferzan Özpetek ve Çağan Irmak gibi büyükbaş hayvanların hangi eti nasıl pişirilir, maksimum süt sağımı nasıl yapılır bilenlerin, bu matematiği çoktan ezberlemiş olanların karargahı aslında. O yüzden lateks kostümlerini, abartılı görsel efektlerini, gelişmeyi lise çağlarında bırakmış senaristleri tarafından yazılmış esprilerini alkışlamak pek içimden gelmiyor. Ant-Man ve Guardians of the Galaxy ile kefeni yırtmaya çalışan Marvel evreni, Captain America başlığı altında yeni bir Avengers filmini sunuyor önümüze. Film gösterime girmeden evvel yaratılan beklenti ve fanboylarının çılgına dönmesi üzerine ön araştırmamı yapmış, Civil War’un ne olduğunu öğrenmiştim. Lâkin bir şeyi elde etmek için cebindekinden feragat edebilecek kapasiteye sahip bir seri olmadı hiçbir zaman Avengers. O yüzden bu sözde vahşi savaş sonrası ana karakterlerinden birine elveda demeyi de gözü yemiyor. Ama dilerseniz Nelson Mandela’nın kötü bir taklidi olarak değerlendirilebilecek Black Panther, insanüstü özelliklerinin ne olduğunu bilmediğimiz (ve merak dâhi etmediğimiz) Hawkeye ile Black Widow, Andrew Garfield’a bir araba laf etmelerine rağmen ondan daha karikatürize bir Spider-Man ve yine Avengers komedisine yakışır nitelikte mantık hataları mevcut. Tabii en acısı film boyunca tansiyonun Iron Man ve Captain America arasında gerçekleşecek insanüstü dövüşe göre ayarlanıp, iş icraata geldiğinde sahnenin Üç Hürel’in yıllar öncesinden kalma videolarına dönmesi. Ben hayatımda bu kadar büyük bir vakit kaybı görmedim dersem yalan olacak. Aynı kapasitede Aeon Flux, Catwoman, Daredevil gibi süper kahraman filmleri de izlemiştik. Ben gülmüyorum, eğlenmiyorum, anlamıyorum. Sanırım Avengers sevmek için yağlanıp bir lateks kostümün içerisine dalmak, çağ atlamış birkaç süper kahraman filmiyle kıyas etmeyip senaryosu olmayan bir şey izleyeceğinize ikna olmak ve Robert Downey Jr.’un şaklabanlıklarına hazırlanırken daha da kötüsüyle, onu ciddi oyuncu maskesini takarken izleyecek mideyle buluşmak şart. Uymuyor, teşekkürler.
Not: Sanırım Thor ve Hulk olmayınca da Avengers anlamsız. Ciddi ciddi Chris Evans’ın “muazzam” oyunculuk spektrumunu görmek için sinemaya giden var mıdır?
Analog Paralysis
12 Mayıs 2016 at 16:37
İyi de siz bugüne kadar çekilmiş en iyi süper kahraman filmi ile karşılaşsanız, büyük ihtimalle onu da beğenmeyeceksiniz.
Örneğin Amy Schumer seven birisiniz. Bana göre de Amy Schumer lise-altı, arak ve leş bir komedi yapıyor. Ayrıca kendisi de ne sempatik ne de komik. Hatta inanılmaz itici. Ben de onun yaptığı işleri sevenleri anlayamıyorum.
Zevkler/renkler ya da bir insanın hayatı boyunca ilgi alanları ile birlikte oluşturduğu kültür/deneyim, aile/arkadaş/çevre ortamı, aldığı eğitim, yığınla şey etken bunda..
Bu tip süper kahraman filmlerinden daha derin şeyler beklemek de en başta hata.
Patlamış mısırını alır izlersin. Ha arada gerçekten ince dokunuşlar olursa da, sadece şaşırırsın ama o da anlıktır.
Daredevil’ın dizisi en azından ortaya daha “olgun” bir şeyler koymuştu. Ama yüksek ihtimalle siz onu da pek beğenmediniz.
Neticede insanlar beğenmediği şeyler üzerinden o şeyleri beğenenlere karşı haddinden fazla “alaycı” olmamalıdır diye düşünmekteyim. Çünkü bu da bir çeşit “liseli” duruşu.
Sadece yukarıdaki yazınızla alakalı değildi yazdıklarım. Sivri dilli olmakla alaycı olmak arasında büyük bir fark olduğunu söylemek istedim sadece.