Dizi Eleştirisi
Jane the Virgin – 2. Sezon
| A |
Televizyonla ilgilenen az çok herkesin adını duyduğu bir yapım Jane the Virgin. Kanalı revize etmeye çalışan The CW’nun geçen sene Gina Rodriguez sayesinde epey ödül toplamasına yardımcı olmuştu. Hikaye meşhur bir pembe diziden alınıp Amerikan topraklarına getirilmiş, ama karakterlerimiz yine Latin asıllı. Hatta Türkiye’de de Hande Ataizi’nin yer aldığı bir versiyonu yapılıyordu bir ara; ama ayakta kalmayı başardı mı bilmiyorum. Ben dizinin içeriğinden ziyade ne kadar çok yol kat ettiklerinden bahsetmek istiyorum. Jane the Virgin klasik aşk dizisi taktiklerini uygulayıp cıvıklaşmadan, her bölüm önümüze taze bir fikir sunabilen ve devam eden öyküsünün dallanıp budaklanacağı yer kısıtlı olsa da yaratıcılığı bir türlü tükenmeyen muazzam bir romantik komedi. Öyle bir dizi ki bu koca bir yıl boyunca Jane’in Rafael’i seçmesini istememizi sağlayıp, bir anda Michael küllerinden doğunca tıpkı Jane gibi aslında aklımızın köşesinde bir yerde hep onun olduğunu hissettirdi. Desperate Housewives’ı takip ettiniz mi bilmiyorum. Bence network televizyonculuğunda son 10 yıldaki en iyi işlerden biriydi ev kadınlarının ilk sezonu. Jane the Virgin ise engel tanımadan tam iki yıldır 45 bölümde de çıtayı yukarıda tutmayı başardı. Ben yazarlarını, inanılmaz emek sarf eden ekibini ve özellikle kadrosunu can-ı gönülden tebrik ediyorum. Her Pazartesi gününü iple çekiyorsam bunun sebebi Jane the Virgin’dir. Sadece siyahilere değil, ABD’de beyaz olmayan tüm azınlıklara ikinci sınıf insan muamelesi yapan bir sektörde The CW yine parlamayı başarıyor. Netflix ve HBO gibilerden sıra gelirse bir ara CW’nun hem Jane the Virgin, hem de Crazy Ex-Girlfriend ile yaptıklarına mutlaka göz atın. Hem kadın başrol olacak, hem ABD’deki göçmen asıllı bir jenerasyonun sorunları gündeme getirilecek, hem de tüm bunlar yapılırken sosyal mesaj uğruna hikaye unutulmayıp her bölüm seyircinin ilgisi ayakta tutulacak… Şaşırıyorum, hem de çok.
MVP: Jaime Camil
* Unutmadan Gina Rodriguez’i bu sene çok ağlattıklarını da ekleyebilir miyim? O da öyle bir aktris ki her gözyaşında bizim göz pınarlarımızı da kurutuyor. Jane ağlamasın, Michael’la saadetten başları göğe değsin!