Eleştiri
The Huntsman: Winter’s War
| D |
Bu film hakkında gerçekten 250 kelimelik bir şey yazmak istemiyorum. Ama sırf size saygımdan ve obsesif kompülsif bozukluğumdan diğer yazılarımla aynı uzunlukta tutmaya çalışacağım. Öncelikle Snow White and the Huntsman’ı ne kadar sevdiğimi söyleyerek başlayayım. Fakat bana göre ilk filmin en kötü yanı Chris Hemsworth’ün karakteriydi. Huntsman’in başına ne geleceğini, hikayeyi nerede sonlandıracağını, hayatını, hayallerini, hiçbir şeyini merak etmiyorum. Hatta bu filmin ilk beş dakikasında eğer Huntsman öldürülseydi muhtemelen inanılmaz mutlu olurdum. Tabii yeteri kadar erkek egemen öyküye ev sahipliği yapmıyormuş gibi Hollywood stüdyo sistemi bu franchise’a da testosteron enjekte edip ana karakterin etrafını vajinası olan figüranlarla doldurmuş. Öyle büyük bir cast ziyanı ve, pahalı efektlerle setler düşülünce, rahatsız edici derecede bir müsriflik var ki anlatamam. Emily Blunt, Mirror Mirror isimli tren enkazından hallice diğer Pamuk Prenses uyarlamasını yazan insanların eline bırakılmış sanırım. Çünkü geçtim üç boyutu, karakterin bulunduğu eylemleri destekleyecek faziletli sebepler dahi yoktu ortada. Charlize Theron biraz daha pastelleştirilerek iyice çocuk oyuncağı olmuş. Halbuki inanılmaz karizmatik bir kötü karakter ve görsel olarak doyurucu olan tüm özelliklerine rağmen kalabalıkların içerisinde Charlize’in tüm filmi bir stüdyoda oradan oraya yalnız başına hareket ederek çektiğini hissedebiliyorsunuz. Böyle filmlerden biz bıktık; ama hâlâ bir alıcı var tabii. Umuyorum onların da tahammül sınırları bir gün tükenir ve dev stüdyolar paralarını başka yerlere akıtır.