Eleştiri
Batman v Superman: Dawn of Justice
| B |
Her sene okuyucunun beni eze eze fava yapmak istediği çılgın bir beğenim ya da abartılı bir nefretim olabiliyor fâni bir filme karşı. Bu yıl seçtiğim ilk Pikachu, Batman v Superman: Dawn of Justice. Henüz DC ve Marvel arasındaki ayrımı yapabilmek için oturup kafa patlatmamış ve buna hayatı boyunca da zaman ayırmayacakmış gibi duran bir izleyici olarak bildiğim tek bir şey var, ben kesinlikle klişe süper kahraman filmlerini sevmiyorum. Avengers’ın her bölümün sonunda Roket Takımı’nı dondan fırlatan Pokemon gibi işleyen 100 filmlik matematiği gişede milyon dolarlık hasılatlarla altın günü yaparken gözümüz hala Nolanesque bir uyarlama arıyor. Ve beni çürük domates yağmuruna tutacağınızı biliyor olsam da söyleyeceğim, Dawn of Justice bana aradığım o tadı verebilen ilk film oldu. Peki neden? The Dark Knight’da ortaya çıkmış gücün sorumlulukları aşması ve anarşinin ortaya çıkışı fikri Dawn of Justice’in de merkezinde. Film sözde vatanını korurken zararın tamamını yok edemeyen bir Superman’den yola çıkarak, Gotham’ın efendisi Batman’in bu doğaüstü uzaylıya karşı koyuşunu konu alıyor. Her karesi bir çizgi roman tazeliğinde, süper kahramanlarını oyuncak figür olarak kullanmadan ve pahalı aksiyon sekanslarını kötü yapılmış esprilerle sonlandırmayan aklı selim bir aksiyon çıkmış ortaya. Kasveti, ezber bozma istediği sayesinde anlamlanıp değer kazanıyor. Üstelik bu franchise’ın içerisine dahil olacak yenilikleri de haber vermek için 15 dakikalık bir kapanış jeneriğini sonuna kadar izletmeyip hiç iz bırakmayacak şekilde filmin içine yerleştiriyor ipuçlarını. Çıkan sonucun içerisinde birkaç mantık hatası, Amy Adams için yazılmış akıllara zarar berbatlıkta bir kadın karakter ve filmin Superman’den çok Batman’e ait hissettirmesi gibi sıkıntılar var, ki bu son madde beni pek rahatsız etmedi. Ama ben Zack Snyder’ın atmak istediği adımı, tüm bu akla mantığa sığmayan görsel efekt bebeği yaratıkları realist bir bakış açısından ele almasını çok sevdim. Hastane yerine Beyaz Saray parçalamak da güzel fikir sevgili Chris Terrio. Şimdi arkamı dönüp The Dark Knight’a selam çakmamışsın gibi yapmaya devam edeceğim.