Dizi Eleştirisi
UnREAL – 2. Sezon
| B+ |
Oyunculuk değil taklidin yapıldığı televizyon filmleriyle tanınan Lifetime’ın beyaz ekranın altın çağında bir anda harekete geçip ABD tarihindeki gelmiş geçmiş en başarılı reality şov franchiselarından The Bachelor’ı tiye almaya karar vermesiyle başladı her şey. Çakma külkedilerinin bir araya geldiği programda bir dönem prodüktör olarak çalışmış Sarah Gertrude Shapiro’nun televizyon dehası Marti Noxon’la bir araya gelerek kotardığı UnREAL, geçtiğimiz sene broadcastlerdeki bayık dramalardan sonra taze bir nefes olmuş ve epey konuşulmuştu. Bir yandan tüm kirli sırlarını açığa döktüğü programla dalga geçerken diğer yandan da seyircisini yine o sahte masalda neler olacağını bilmenize rağmen tuzağa düşürmesi benim her seferinde takdirimi kazanıyor. İnsanın zekasıyla böylesine alay edebilen bir başka dizi henüz yok. Amma velakin büyük bir başarı hikayesiyle yayın hayatına start veren UnREAL, ikinci sezonunda epey bir form kaybetti. Bunun sebebi karizmatik esas oğlan Freddie Stroma’nın yerini tarihteki ilk siyahi Everlasting adamına bırakması mı, yoksa Homeland’deki Carrie’nin sürekli geçmişten gelen hayaletlerle mücadele etmesi gibi Rachel’ın da durmadan başladığı yere dönmesi mi bilmiyorum. Son bölümde yarattığı pembe dizi dramasını bir kalemde silmiş gibi yaparak final anına yine uzunca bir süre “Bu insanların gerçekten kalbi var mı?” diye düşündürecek bir kare sığdırmışlar. Fakat dizinin koyu bir hayranı olarak Quinn ve Rachel’ın geçmişleri hakkında daha çok şey öğrenmiş, derilerinin altına girmiş olsak da o kadar canavarlar ki ellerini kana bulamaktan bile çekinmiyorlar mesajı eskimeye başladı. Tabii zamanı yakalayıp polise siyahi birini vurdurtmayı da ihmal etmemişler. Şimdilik yolun başında oldukları için affederek daha ikinci sezon başlamadan onayı verilen üçüncü sezonu beklemeye koyuluyorum.