Eleştiri
The Conjuring 2
| C |
Bit pazarına nur yağdıran The Conjuring’in piyasadaki en geleneksel korku filmi olduğu konusunda hemfikirizdir sanıyorum. Tür sinemasının yenilikçi örneklerine inat su gibi ezberlenmiş “Böööö!” kültürüyle ilk film kendince bir hayran kitlesi edinmiş ve elde edilen başarı sonrası devamı için de kapılar aralanmıştı. Lâkin The Conjuring 2, ilkinin bıraktığı yeri de geçtim en başına dönerek sadece yer, zaman, karakterlerden oluşan senaryodaki noktalı boşluklara yeni isimler karalıyor. Gerisi de küçük çocuk korkutmak için “Öcü” diye bağıran ebeveyn saflığında uzun bir koşuşturmaca. Vera Farmiga ile Patrick Wilson’ın tutmayan kimyaları bir yana dursun, kadının gördüğü kabusların gerçekleşme ihtimali için drama yaratılması, evin en masum suratlısının bedenini Exorcist’e parmak ısırtan bol pudralı bir rahibenin işgal etmesi… Düşünün öyle bir film ki The Conjuring 2, ruhlar aleminden dünyaya teşrif etmiş karakterinin karizması haricinde tek bir numarası yok. Onu da kapının ardından “böööleyecek”, pencerelerden “böööleyecek”, bak bak karanlıktaki gözler onun, biraz yaylıları da kullanıp seyirci altı ıslatalım diye harcamışlar gitmiş. Neyse ki birilerinin cebi dolacak diye yapılan ticarî manevralara meslek icabı alışığım. O yüzden The Conjuring franchise’ına çok da kızamıyorum. İşin komiği tüm ucuz numaralarına rağmen The Conjuring 2’nun korkutabildiği ya da huzursuz ettiği tek bir an yok. Hatırı sayılır bir filmografi inşa eden James Wan için acı bir geri adım.