Eleştiri
Finding Dory
| B- |
Animasyonların hedef kitlesini değiştirmesine, her yaştan izleyiciye hitap edecek doygunluğa gelmesine epey yardımcı olan Pixar geçtiğimiz sene Inside Out ile kalbimizi fethettikten sonra dinozorların kayıplara karışmadığı bir evrenden storyboard okuma kitabı tadında bir film çıkarmıştı. Bu yıl da yeteri kadar kâr etmediklerini düşündükleri Finding Nemo franchise’ından nemalanmak adına bir araya toplanmış bulunmaktayız. Ellen DeGeneres tarihte seslendirmesiyle Oscar’a aday olan ilk oyuncu olur mu, yok efendim Pixar yeni animasyon çağının Toy Story’den sonraki en kıymetli temsilcisi mi derken Pixar kaşla göz arasında yeni bir okyanus öyküsü çıkardı. Üstelik sonradan seriye dönüşen Nemo’nun en sevilen karakteri Dory’i (DeGeneres) merkeze kondurarak. Kısa zamanlı hafıza kaybı yüzünden hiçbir şeyi hatırlamayan Dory ile zamanında yardım ettiği dostları bir araya gelip Dory’nin ailesini aramaya koyuluyor. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Gözyaşı ile kahkahayı buluşturabilme yetisi sayesinde para kazanan Pixar yine yapılması gerekenler listesinde tiklerini ata ata ilerliyor, ama filmin görev adamı misali hali hazırdaki storyboardları sürprizsiz sıraya koyma tutkusu eriyen kalbimizi finale doğru taşa dönüştürme konusunda ısrarcı. Öncüsü Nemo’da denenmiş formülleri ısıtıp önümüze koyduğu yetmezmiş gibi hikayeyi bitmesi gereken yerden sonra uzatıp “Yeter ki inan, gerisi gelecek.” mesajının altını yüzlerce defa tekrarlanması verdiği öğütlerin etkisini her defasında biraz daha azaltıyor. Yine de animasyon evreninde belli bir kalibrenin üzerinde yer almasına rağmen izleyici spektrumunda yetişkinlerden ziyade çocukların tarafına atılan adımlar yüzeysel, Bilal’e meselesini anlatır gibi açılımlara giden tavrı yorucu, her Pixar filminden bir örnek veren mizansenleri sorunlu. Ama ne, ağladık mı? Ağladık. Ve en yüzeysel film yaklaşımı olarak da “Beni ağlatan film, karnımı doyurandır.” sloganıyla buradan Pixar’a kadar yolumuz var. Kadı kızı Pixar olsun, Dory de kusuru.