Eleştiri
Trolls
| C+ |
Her Inside Out ve Anomalisa’lı yıla bir adet Zootopia ve The Red Turtle senesi düşüyor demek ki. 2016, alnı ak sırtı pek janrın 2015’ten sonra kötü bir imitasyonu gibi. Yan sanayisi, ihracat fazlası, vegan derisi. İçeriğinden ziyade Justin Timberlake tarafından seslendirilen parçası Can’t Stop the Feeling ile şöhrete kavuşan Trolls’ü de beklentisiz izledim sırf bu kıtlıktan. Çocukken öyle ya da böyle arkadaştır, yeğendir, yok sınıfta yok misafir gezmesinde karşımıza çıkan biçimsiz plastik kokulu trollerin filmi bu. Yalnız hatıralarımızdaki kadar cansız değiller. Meğer Troller keyfe keder yaşayıp, dokuz sekizlik ritm duyunca bel kemiğini kırarcasına göbek atanlardanmış. Anna Kendrick’in de seslendirme kadrosunda yer aldığı yapım çocuklara küçük şeylerden mutlu olmayı öğretme hevesinde. Amacına kısa yollardan ulaşmaya çalışan tipik bir stüdyo filmi olmaktan ise ne yazık ki kurtulamıyor. Amma velakin yerin dibine batırıldığı kadar da gözeneksiz değil iyi mayalanmamış senaryosu. Zooey Deschanel’in hakkına düşen karakter kendi spinoff’unu izlettirecek derecede muazzam. Şarkı seçimleri ve Moulin Rouge benzeri modern ezgileri müzikale yedirme alışkanlığı da epey takdir edilesi. Soruların büyük bir kısmı bu franchise’ın Justin Timberlake gibi bir mega stara ihtiyacı var mıydı diye başlıyor. Ardından verilen mesajı duymalı mıydık, çocuklarımızın bu filmi izlerse boyu uzar mı, evladıyla torunuyla salona sürüklenen yetişkinler kaç kere buhran geçirirse beyin ölümü gerçekleşir gibi sualleri de sıralamak mümkün. Ama eğlencesi yüzey kısmında, ki zaten derinliği de diz boyunda bir animasyon en nihayetinde Trolls. Tadını almaya bakıp bir Pixar harikası beklenmeden, salonu video klip izlemiş Adem helvası gibi terk etmek bile mümkün.