Eleştiri
Jackie
| C+ |
Örümcek ağını şal diye sırtına almış biyografi türüne bu yıl bir değil, iki filmle yeni bir soluk getirdi Pablo Larraín. Neruda altyazı okumaya üşenen yabancı basında yeteri kadar yer bulamasa da yönetmenin janra yaklaşımını güzel özetliyordu. Yalnız kendi tarihlerinden ikonik bir karaktere zaaf göstermelerini de anlayışla karşılamak gerek. Üzerine iyi çalıştığında dört dörtlük performanslar (bkz. Black Swan, Closer) çıkardığını bildiğimiz Natalie Portman’ın kariyerindeki bu yeni zirvede bir kudretli hâneden diğerine transfer olmuş Kennedy döneminin first lady‘si Jackie’nin suikast ile cenaze arasındaki süreçte yaşadıkları hiçbir kronolojik kurala uymadan anlatılıyor. Larraín yine küçük imgelerden akrabalıklar yakalayıp zamanda bir ileri bir geri zikzaklar çizerken gerçek olduğuna inanmak istemediğimiz, kederi gırtlağına düğüm olmuş bu kadının acısına ortak etmeye çalışıyor seyircisini. Ama eşinin hareketli aşk hayatına mazbut bir düzen kurarak cevap veren Bayan Kennedy’nin gösterişe, önem teşkil etmeye o kadar büyük bir düşkünlüğü var ki en zayıf anında dahi onu kanlı canlı bir insan olarak görmeye niyet etsek de sonuca varamıyoruz. Ki zaten filmin daha büyük bir izleyici kitleyicisine hitap etmek adına fazla kırpılmış gibi duran matematiğinde empati kurmakta güçlük çekilen bir ana karakter olunca da duyuların kapanması epey olağan. Film konuşurken mukayese muhasebesi yapmaktan pek hoşlanmasam da Jackie’nin Neruda ile aynı yıl gösterilmesi büyük talihsizlik. Çünkü bir tarafta yönetmenin paketi sararmış sinema diline yaptığı ameliyatın yanlışsız bir temsili var. Diğer tarafta ise Jackie’nin ayrımlı jestleri ve ses tonundan medet umarak, onu koridorlarda birbirinden şaşalı kostümlerle yürüterek, ipek çarşaflarda sigara içtirerek göz boyayan tutarsız bir portre. Bir noktada anlatımdaki önemini kavradığınız Camelot parçasını noktalama işareti olarak kullanması bile planlanana aykırı bir filmografi inşa etmiş Pablo Larraín’e yakışmıyor. Burada da suçu yönetmenden ziyade Oscar klibine yakışır aforizmalar çıkarma hevesindeki, yüzeyselliğe tempo tutarken özünü unutan zayıf senaryoya atmaktan başka bir seçenek kalmıyor elimizde. Genel standartlarda kalburüstü, kamera arkasındaki dehanın kulvarında en zayıf halka. Ama yine de hatırlarımızda Jackie’nin büyük travmasının sakınmadan gösterilmesi kalacak, orası kesin.
Lpl
14 Ocak 2017 at 15:35
İkisini de izlediğine göre Portman Stone’u yenebilir mi? Jackie film olarak Akademi üyelerine fazla mı sıradışı gelecek?
Umur
14 Ocak 2017 at 15:37
Jackie hakikaten de War Horse, The Help, The Blind Side seven bir Akademi için fazla zorlayıcı. Ben inatla Emma Stone kazanır demeye devam edeceğim. Tabii SAG’de ve BAFTA’da sürprizler gelirse üzerine tekrardan konuşuruz, ki özellikle SAG’i de Emma Stone’un kazanacağını düşünüyorum.
Rami
14 Ocak 2017 at 20:39
Bi şey sormak istiyorum film bildiğim kadarıyla sızmadı ve daha haftaya vizyona giriyor, en merak ettiğim Oscar sezonu filmi olduğundan soruyorum tamemen, nereden izledin acaba?
Umur
14 Ocak 2017 at 20:41
İKSV’nin düzenlediği bir etkinlikte izledim Çarşamba akşamı.