Eleştiri
20th Century Women
| C- |
Beginners adındaki modern dünya veryansınını çekmiş, filminin içerisine limitet sanat bilgisini ve güçlü kadın figürler tarafından büyütülmenin verdiği hadsizlikle derme çatma feminizm özdeyişlerini eklemiş yönetmenden nitelikli bir film beklediğim için hata bende. Mike Mills, izlediğim ikinci uzun metrajlı prodüksiyonuyla bir kez daha neden Amerikan bağımsız sinemasındaki en tahammül edemediğim rejisör olduğunu ispatlıyor. Bir performans ziyafetinin ortasına düşerim diye bel bağladığım 20th Century Women, yalnız yaşayan annesi, ilgi duyduğu arkadaşı ve tuhaf komşusunun yardımıyla dört bir elden adam edilmeye çalışılan bir oğlanın etrafında dönüyor. Mike Mills’in neredeyse tam yağlı otobiyografisi diye de çağırılabilir bile. Yalnız bir önceki filminde tanıştığımız Melanie Laurent’ın ben mi hayattan büyüğüm, hayat mı benden büyük karakteri gibi 20th Century Women da olmamışlar deryasının son kalesi. Tümceler emanet, duyular gösterişçi. Mills, hikayesini anlatmaktan çok kamera lensinden baktığında onu tatmin edecek fotoğraf kareleri biriktirmekle bozmuş kafayı. İstiyor ki içi doldurulmamış entelektüelliğine alkış tutalım, şuuruna hayran kalalım. Ama istop oynayan anlatıcısını, bölük pörçük kurmaca hadiselerini ne yapacağız? Öyle ki bu keşmekeşin içerisinde bir oyuncunun parladığını düşünen sözde eleştirmenlere de insan bazen hayret ediyor. Ben bir daha bozmamak üzere Mike Mills orucuma giderken aklımda bekar ebeveyni, seks partnerini istediği gibi seçen kadınları, hayatında anneliğe geçit vermeyen genç kızı anlattığı için kadın hareketine katkıda bulunduğunu sanan kafayı ve arkasında yatan motivasyonları anlamaya çalışacağım. Umarım esrar görünce gevşeyen, yetmişli yılları mücadeleleriyle değil de halüsinojen melodileriyle hatırlamak isteyenlere ulaşır bu karışık pizza. Ne de olsa hedef kitle onlar.