Takip et

Oscar 2018

90. Akademi Ödülleri / Oscar 2018 Tahminleri

tarihinde yayınlandı.

Biten ödül sezonunun sadece 48 saat sonrasında bir sonraki yarışa balıklama dalmak sizin ilginizi ne kadar çeker bilmiyorum. Ama gelenekleriyle bu noktaya gelmiş Oscar Boy’da 365 gün öncesinden hesaba kitaba girişmek güzel bir alışkanlık oldu. Tabii ki de bu yazıyı okurken bir sene öncesinden ahkam kestiğimi, elimdeki yegane verilerin kadrolar ve dağıtım şirketleri olduğunu unutmamanızı rica ediyorum. Hele ki 2018’de Google’dan arayıp yolu bu yazıya düşenler önce ne zaman yazılmış diye kontrol ederlerse tartışmaktan kurtulmuş oluruz. Efendim listemde en başta yine En İyi Film adayı olma potansiyeli yüksek yapımları A’dan Z’ye En İddialılar başlığında topladım. Ardından şimdilik iddialı gözükmese de atak yapabilecekleri Olası Aday Adayları‘nın altına sıkıştırdım. Sürpriz yapmak için çaba sarf etmesi gerekenler Kısa Kısa Uzak İhtimaller‘de buluştu. Ve bir de 2018 gözüküp 2017’de gösterime girebilecekleri ya da 2017 gözüküp 2018’e ertelenebilecekleri Tarih Sıkıntısı Yaşayanlar kısmında biriktirdim. Animasyonlar ve Teknik Harikalar‘ı da unutmayalım. O zaman yeni sezon herkese hayırlı olsun. Elinize kahvenizi alın ve afiyetle tüketmeye başlayın!

A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR

BATTLE OF THE SEXES (Fox Searchlight) 
Yönetmen: Jonathan Dayton, Valerie Faris | Senaryo: Simon Beaufoy
Oyuncular: Emma Stone, Steve Carell, Andrea Riseborough, Elisabeth Shue, Austin Stowell, Sarah Silverman, Alan Cumming, Natalie Morales, Eric Christian Olsen, Lewis Pullman, Jessica McNamee, Martha MacIsaac

Danny Boyle’un yapımcıları arasında yer aldığı ve kadim dostu Simon Beaufoy’un kaleminden beyazperdeye taşınan Battle of the Sexes, Little Miss Sunshine ile ciddi bir Oscar başarısı elde etmiş Jonathan Dayton – Valerie Faris ikilisinin yeni projesi. Film adını 73 yılında karşı cinsteki iki tenisçi arasında yapılmış maçlardan alıyor. Hatta tarihte bunun sadece üç örneği var. Ama Emma Stone ile Steve Carell’in başrollerde yer aldığı yapım Billie Jean King ile Bobby Riggs’in müsabakasına odaklanacak sadece. Test gösterimleri daha Oscar sezonu bitmeden başlayan Battle of the Sexes, kulislerde Emma Stone’un lezbiyen aşk sahnesiyle konuşulmakta. Hatta Stone bir noktada La La Land ile Oscar alamayacağına inandığından erken harekete geçip Battle of the Sexes kampanyası için gerekenleri yapıyor deniyordu.

Bu aşırı cilalı kadro, yönetmen ve senarist haricinde Moonlight’ın bestelerini yapan Nicholas Britell, La La Land ile Oscar alan Linus Sandgren, David O. Russell’ın biriciği Judy Becker ve duayen Mary Zophres var Battle of the Sexes’ın kamera arkasında. Jackie ile yaşadıkları hüsrandan sonra akıllanan Fox Searchlight tüm enerjisini bu minik bağımsıza harcamaya hazır. Muhtemelen güz festivallerinde boy göstermeye başlar Stone ile Carell ikilisi. Spor içerikli biyografi filmlerinin Akademi tarafından ne kadar sevildiği de aşikar. Olası adaylıkları saya saya bitiremiyorum. Muhtemelen yardımcı oyuncu kadrosundan da parlayıp kampanya trenine atlayacak birileri çıkacaktır. Zaten Danny Boyle’un da projeye gereken desteği vereceğine adım gibi eminim.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Steve Carell), kadın oyuncu (Emma Stone), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses miksajı

BLADE RUNNER 2049 (Warner Bros.) 
Yönetmen: Denis Villeneuve | Senaryo: Hampton Fancher, Michael Green (uyarlama), Philip K. Dick (karakterler)
Oyuncular: Ryan Gosling, Harrison Ford, Ana de Armas, Sylvia Hoeks, Robin Wright, Mackenzie Davis, Carla Juri, Lennie James, Dave Bautista, Jared Leto, Barkhad Abdi, David Dastmalchian, Hiam Abbass

Bir zamanlar Oscar yarışına asla giremez dediğimiz filmler profilini değiştiren Akademi sayesinde artık ciddi yarışçılara dönüştü. Mad Max: Fury Road’un başarısı, Akademi’nin ödül vermese bile bilimkurgulara kucak açışı, Denis Villeneuve’ün Arrival ile kırdığı Oscar barajı ve en önemlisi buram buram ödül sezonu kokan Ekim vizyon tarihi Blade Runner 2049’ın elindeki kuvvetli argümanlar arasında. Ridley Scott imzalı meşhur klasiğin 30 yıl sonrasında geçecek yeni filmde bu sefer başrol Ryan Gosling’e emanet. Eline geçen ipuçları sonrası toplumu kaosa itenin ne olduğunu öğrenebilmek için Gosling, Harrison Ford’un karakterini bulmak için yollara düşecekmiş. Sonrası ve ünlü isimlerle dolu kadroyu hangi rollerde izleyeceğimiz hakkında başka bir ipucu yok.

Çok ciddi bir baskının altında Villeneuve. Meşhur bir bilimkurgu klasiğini uyarlamak kolay iş değil. Fakat henüz Oscarlar’a boğulduğunu görmesek de ben endüstrinin bu Kanadalı yönetmene ısındığına inanıyorum. Dolayısıyla Blade Runner 2049 eğer ki çok sevilirse, Mad Max: Fury Road benzeri bir başarıya imza atabilir. Mad Max yola ödüller için çıkmamıştı. Dolayısıyla Blade Runner’ın daha bile hazırlıklı olduğu söylenebilir. Tabii ki de En İyi Film ödülü şimdilik çok uzak bir ihtimal. Fakat teknik dallara hükmettiğini görebiliyorum. Ve asıl mesele, Roger Deakins’in Oscar alıp alamayacağı. Bundan daha uygun bir zaman, daha uygun bir proje ile buluşamazdı. Keşke Lubezki gibi geç gelen tacı birkaç sene üst üste takma şansına erişse.

İhtimaller: Film, yönetmen, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

CALL ME BY YOUR NAME (Sony Pictures Classics) 
Yönetmen: Luca Guadagnino | Senaryo: Luca Guadagnino, James Ivory, Walter Fasano (uyarlama), André Aciman (roman)
Oyuncular: Timothée Chalamet, Armie Hammer, Michael Stuhlbarg, Amira Casar, Esther Garrel

Sundance’den ödülle dönemese de eleştirmenler tarafından zirveye oturtuldu Call Me by Your Name. Muhtemelen Guadagnino’nun Hollywood tarafından kabullenişine ön ayak olacak yapım, André Aciman’ın aynı adlı romanından uyarlanmış. Seksenli yılların İtalya’sında 17 yaşındaki bir oğlan, ailesinin malikanesine yazın konuk olarak gelen 24 yaşındaki  akademisyenle tutkulu bir ilişkinin startını veriyor. Moonlight’ın açtığı kapıdan ilerleyip heteroseksüel izleyiciyi homoerotizmle bir kez daha buluşturacağına inandığım Call Me By Your Name’de başrolleri övgülere boğulan performanslarıyla Timothée Chalamet ve Armie Hammer paylaşıyor. Michael Stuhlbarg ise filmin sonunda muazzam bir monolog verdiği söylenen baba rolünde.

Yakın tarih olsa bile bir dönem filmi sayılabileceğinden Call Me By Your Name’in set ve kostüm kategorilerinde zaten önü açık. Merak ettiğimiz nokta tabii ki de Armie Hammer’ın yardımcı oyuncu dalına şutlanıp şutlanmayacağı. Eğer Chalamet ile karşılıklı yarışırsa Michael Stuhlbarg’a da ilk Oscar adaylığı için yol açılabilir. İçeriği sebebiyle Akademi’nin tepkisiz kalma ihtimali akla geliyor. Fakat artık profilini değiştirmek isteyen, zamanı yakalayabilmek için mücadele eden bir kurum var karşımızda. Evet, Hacksaw Ridge gibi muhafazakar fiyaskoların önüne geçemiyorlar ama kapılar Moonlight, Carol ve daha niceleri için aralanıyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Timothée Chalamet), erkek oyuncu (Armie Hammer), yardımcı erkek oyuncu (Michael Stuhlbarg), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THE CURRENT WAR (The Weinstein Company) 
Yönetmen: Alfonso Gomez-Rejon | Senaryo: Michael Mitnick
Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Michael Shannon, Nicholas Hoult, Katherine Waterston, Tom Holland, Tuppence Middleton, Matthew Macfadyen

Sürdürülebilir elektrik sistemi yaratıp Amerikan halkına pazarlamak için 1800’lü yılların sonunda çılgınca bir rekabete giren Thomas Edison (Cumberbatch) ve George Westinghouse’un (Shannon) yarışını anlatacak The Current War. Hollywood’un meşhur Black List‘ine giren senaryosu bir zamanlar Timur Bekmambetov ve Ben Stiller’ın önüne de gelmişti. Fakat Ryan Murphy ile olan ortaklıklarından tanıdığımız Alfonso Gomez-Rejon’un önderliğinde ve hatta Jake Gyllenhaal’un boşalan koltuğunu doldurmuş bir adet Michael Shannon ile şimdi önümüzdeki yılın Oscar yarışına hazırlanıyor bu yapım. Çekimleri henüz tamamlanmamış kostümlü dönem dramasının dağıtımcısı ise ödül sezonunun vazgeçilmez ismi Harvey Weinstein.

Çok bel bağlamak istemesem de her yıl yarışa en az bir film gönderen The Weinstein Company’nin 2017 takviminde başka bir ağır top yok. Dolayısıyla eldeki tüm bütçeyi ve ilgiyi alacağına inancımız tam. Görüntü yönetmeni Park Chan-wook’un filmlerini çeken Chung-hoon Chung, kostümlerde American Hustle ile kürke doyuran Michael Wilkinson olunca da heyecanlanmamak elde değil. Yalnız uzaktan tipik bir Oscar filmi gibi durması acaba haddinden fazla mı güveniyoruz sorusunu da sordurmuyor değil. Malum, alıştık bu kağıt üzerinde doksanlı yılların Akademi zaaflarına oynayan filmlerin çuvallamasına. Bir de en mühim soru kategori parçalamaya bayılan Harvey’nin Michael Shannon – Benedict Cumberbatch ikilisinden hangisini yardımcı dala iteceği.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Benedict Cumberbatch), yardımcı erkek oyuncu (Michael Shannon), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

DARKEST HOUR (Focus Features) 
Yönetmen: Joe Wright | Senaryo: Anthony McCarten
Oyuncular: Gary Oldman, Ben Mendelsohn, John Hurt, Kristin Scott Thomas, Lily James, Stephen Dillane

Tam da televizyonda The Crown, Winston Churchill’e hak ettiği özel muameleyi gösterirken Joe Wright’ın yeni filmi Darkest Hour’da Birleşik Krallık’ın başarılı başbakanı hakkında yeni bir şeyler izleyecek olmamız biraz O.J.: Made in America ve The People v. O.J. Simpson’ın aynı seneye denk gelmesi durumunu andırıyor. Yalnız Darkest Hour, Churchill’in kariyerindeki ilk döneme, Hitler’in etkisindeki Nazi Almanya’sı ile mücadelesine odaklanacak. Kamera arkasında stilize seçimleriyle tanıdığımız Joe Wright var. Tarihin bu ikonik karakterine ise Gary Oldman can verecek. Ben Mendelsohn’ı Kral VI. George, John Hurt’ü İngiliz siyasetçi Neville Chamberlain, Kristin Scott Thomas’ı ise Churchill’in eşi Clementine Churchill rolünde izleyeceğiz.

Dönem filmlerini pazarlamak ve bunları ödül sezonuna yedirmek konusunda uzman bir şirket Focus Features. Bu yıl Loving ve Nocturnal Animals arasındaki kararsızlıkları onlara pahalıya patladı, ama şimdi tek bir istikametleri var, o da Darkest Hour. Dolayısıyla her kategoride bir ihtimalden bahsetmek mümkün. Öyle ki yeni kaybettiğimiz John Hurt’ün de işi fazla ajitasyona vurmamaları hâlinde kolayca Oscar adayları arasına sızabileceğine inanıyorum. Kamera arkası da bolca Oscar ödüllü ya da Oscar adayı olmuş isimle dolu. Daha ne olsun?

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Gary Oldman), yardımcı erkek oyuncu (John Hurt), yardımcı kadın oyuncu (Kristin Scott Thomas), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

DOWNSIZING (Paramount Pictures)
Yönetmen: Alexander Payne | Senaryo: Alexander Payne, Jim Taylor
Oyuncular: Matt Damon, Kristen Wiig, Christoph Waltz, Alec Baldwin, Neil Patrick Harris, Jason Sudeikis, Maribeth Monroe, Hong Chau, Rolf Lassgård, Don Lake, Margo Martindale, Paul Mabon

Kurumsal lugatta personel azaltma anlamına gelen Downsizing, Alexander Payne’in bilimkurgu izleri taşıyan ilk filmi. Matt Damon ile Kristen Wiig’in oynadığı karı koca, hayatları kontrolden çıktığı için kendi iradeleriyle yaşamlarını küçültmeye karar veriyorlar. Fakat son anda Wiig’in canlandırdığı karakter bu kararından cayıyor ve Damon küçüldüğüyle kalıyor. Kulağa fazlasıyla absürt gelse de mikro meselelerden makro hikayeler anlatabilme yetisine sahip Payne’in yine turnayı gözünden vuracağını ve Paramount tarafından Noel’de vizyona girmek üzere hazırlanan bu filme Akademi’nin epey ilgi göstereceğini düşünüyorum. Bir de Telluride ya da Toronto’ya uğradı mı tamamdır.

Kadro leziz, konu leziz, kamera arkasındaki herkes ayrı bir leziz. Benim şahsi fikrimi soracak olursanız Downsizing, 2016’nın OBA Makarna sponsorluğundaki prestijli ödüllerine damga vurmaya şimdiden aday. Ama bu sıradışı hicivin Hacksaw Ridge gibi filmleri aday eden bir kurum üzerinde nasıl bir etki yaratacağını kestirmek biraz güç. Dünyayı kurtarabileceğine inanan bir terapistin 10 santimetre boyuna düşürülmesini izleyeceğiz neticede. Yalnız bir taraftan da The Lobster’ın kurduğu evreni de düşünerek damarlarında Yunan kanı barındıran Payne’in başaracaklarına daha da inanıyorum. Hızlıca gelse de izlesek dediklerimizin zirvesinde.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matt Damon), yardımcı kadın oyuncu (Kristen Wiig), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı

DUNKIRK (Warner Bros.)
Yönetmen & Senaryo: Christopher Nolan
Oyuncular: Tom Hardy, Mark Rylance, Kenneth Branagh, Cillian Murphy, Fionn Whitehead, Aneurin Barnard, Harry Styles, James D’Arcy, Jack Lowden, Barry Keoghan, Tom Glynn-Carney

Christopher Nolan’ın twist çılgınlığı biraz bayatlasa da bilimkurguyu bir süreliğine rafa kaldırması ve İkinci Dünya Savaşı’nda Alman askerleri tarafından kıstırılmış müttefik birliğinin 10 günlük süreçte Fransa’nın Dunkirk sahillerinde yaşadıklarını anlatacak olması ilgi çekici. Yanına bir kez daha Hoyte Van Hoytema’yı alan fan kitlesi geniş yönetmenin filmiyle ilgili detaylar olabildiğince gizli tutuluyor. Elimizde başrollerden birinin Nolan’ın pek de tarzı olmayan bir şekilde no-name bir oyuncuya verildiği, tamamen yaşanmış bir hikayenin anlatıldığı ve One Direction üyesi Harry Styles’ın hatırı sayılır bir rolde karşımıza çıkacağı haricinde bir bilgi yok. Hayal gücümüzü çalıştırıp sonuçlara kendimiz varacağız artık.

Heath Ledger’ın efsaneleşmiş The Dark Knight performansı haricinde bugüne kadar Christopher Nolan filmlerinden oyunculuk adaylığı çıkarmış birisi olmadı. Dunkirk bu geleneği bozabilir. Üstelik bir de üzerine bilimkurgudan sıyrılan Nolan, bu janra mesafeli yaklaşmış Akademi’nin gözüne de girebilir pek âlâ. Hatta ben şimdiden Nolan’ı En İyi Yönetmen adayları arasına ilk kez endişe etmeden koyabileceğimizi savunmaktayım. Neredeyse örnek aldığı Steven Spielberg’ün izinden gidiyor. Oscar’la buluşmak istiyorsan buram buram testosteron kokan bir savaş filmi şart! Yalnız içerisinden ne çıkacağını bilmiyoruz. Sürprizlerle dolu bir adam Nolan. Belki de bu Hollywood epiklerine yüzü dönmüş Dunkirk’ün ortasında yer yarılır, içinden UFO çıkar.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

HAPPY END (Sony Pictures Classics)
Yönetmen & Senaryo: Michael Haneke
Oyuncular: Isabelle Huppert, Jean-Louis Trintignant, Mathieu Kassovitz, Loubna Abidar, Toby Jones, Fantine Harduin, Franz Rogowski

Michael Haneke’nin prömiyerini Cannes’da yapması beklenen yeni filmi Happy End, Amour’dan tam beş sene yine Sony Pictures Classics’in ellerinde bir Oscar başarısına dönüşebilir. Haneke’nin anlatısı bu sefer Birleşik Krallık’a giden deniz otobüslerinin çıkış noktası Calais’de, küçük bir Fransız şehrinde geçecek. Arka fonda Avrupa’daki mülteci krizinin yer alacağı söylenen hikaye hakkında başka bir ipucu yok. Türlü oyunbazlıkları ve şaşasız kroşeleriyle bizi aptala çevirmesini bekliyor olacağız, tek bildiğimiz bu. Hem işin içerisinde sadece Oscar yarışı değil, Altın Palmiye mücadelesi de olacak.

Yabancı filmlerin ödül sezonundaki varlığını kontrol eden Sony Classics’in başarısı zaten ortada. Bu sefer ellerinde Isabelle Huppert gibi Oscar barajını bir kez aşmış ve taze taze tekrardan yarışa katılacak bir Tanrıça da olacak üstelik. Eğer Huppert aynı formda devam edip sezona enerji harcamaya devam ederse geç gelen Oscar başarısının 5-6 kere tekrarlanması mümkün. Yalnız pazarlayacakları filmin içeriği hakkında kimse fikir sahibi değil. Gerçi Amour’un attığı tokatın üzerine diğer yanağını çevirip bir tane daha isteyen endüstrinin ne olursa olsun Happy End’e göz atacağını düşünüyorum. Hele bir Cannes zamanı gelsin, üzerine tekrar oturup konuşuruz.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Isabelle Huppert), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, yabancı film

MARY MAGDALENE (The Weinstein Company & Universal)
Yönetmen: Garth Davis | Senaryo: Helen Edmundson, Philippa Goslett
Oyuncular: Rooney Mara, Joaquin Phoenix, Chiwetel Ejiofor, Tahar Rahim, Hadas Yaron, Shira Haas, Uri Gavriel, Charles Babalola, Tsahi Halevi, Zohar Shtrauss, Tawfeek Barhom, Michael Moshonov

İsa’nın takipçilerinden Mecdelli Meryem, Lion’ın yönetmeni Garth Davis’in ellerinde film oluyor. İncil’de işlediği ağır günahlara rağmen peygamber tarafından affedilmiş, İsrail topraklarında bedenini sattığı için taşlanırken yardım eli uzatılmış bir kadın olarak anlatılıyor Mary Magdalene. Hristiyanlar’ın inanışında oldukça tartışmalı bir karakter olarak görülen Meryem’in öyküsü pek de işinin ehli olmayan bir yönetmene teslim edilmiş gibi dursa da kadroyu görünce heyecanlanmadan edemiyoruz. Oscar alsın diye gün saydığımız Joaquin Phoenix, Hz. İsa olarak karşımıza çıkacak. Filme adını veren kadın ise Lion’daki durgunluğunu döktürerek unutturacak denen Rooney Mara’ya emanet.

Kamera önü kadar kamera arkası da inanılmaz renkli bir işe benziyor Mary Magdalene. Oscar orucunu pek çok kez bozmuş deneyimli bir teknik ekip var zaten arkasında. Geçtiği döneme bağlı olarak setleri ve kostümleriyle adaylık alacağını düşünmek çok yanlış olmaz. Yalnız senaryoda ve yönetmenlik koltuğunda henüz güvenimizi kazanamamış isimlere rastlıyoruz. Dolayısıyla şüpheci yaklaşmamızı da doğal karşılıyorum. En kötü Tahar Rahim’in kendini endüstriye tanıtışını izler, katıldığı ödül törenlerinde varlığıyla yetinir otururuz. Bir de projenin Amerika dağıtım haklarını Weinstein’in aldığını ve kampanya söz konusu olduğunda oyunculara ne kadar yardımcı olduğunu unutmamak gerek.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Joaquin Phoenix), kadın oyuncu (Rooney Mara), yardımcı erkek oyuncu (Tahar Rahim), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

MOTHER! (Paramount Pictures)
Yönetmen & Senaryo: Darren Aronofsky
Oyuncular: Jennifer Lawrence, Javier Bardem, Michelle Pfeiffer, Domhnall Gleeson, Ed Harris, Brian Gleeson

Darren Aronofsky’nin Black Swan’dan sonra (Evet, Noah’yı filmden saymıyorum.) sinemaya geri dönüşünü kutlayacağız bu yıl. Endüstrinin sevmeye doyamadığı Jennifer Lawrence ve yüzüne hasret kaldığımız Javier Bardem sakin hayatları evlerine gelen davetsiz misafirler yüzünden tepe taklak olacak evli bir çifti canlandırıyormuş. Hakim olduğu konulara, psikolojik gerilim türüne geri dönen Aronofsky’nin filmi için ABD vizyon tarihi şimdilik 13 Ekim gözüküyor. Bunun haricinde ortaya çıkmış başka bir detay yok. Ama bu beklenmedik JLaw-Aronofsky ortaklığı için heyecanlanmıyoruz dersek yalan olur.

Mother’ın yapabileceklerinin en başında Jennifer Lawrence’a bir adaylık getirmek var. Javier Bardem’in de yarıştığı kategoriye göre ilk beşe sızabileceğine inancımız tam. Taçsız kraliçe Michelle Pfeiffer için etli bir rol yazdığını da umut ederek kamera arkasından Jóhann Jóhannsson (özgün müzik), Matthew Libatique (görüntü yönetimi) ve Andrew Weisblum’a (kurgu) dikkat çekmek istiyorum. Ekim sonu vizyonu birazcık şüphelendirse de Paramount benzer bir strateji ile Arrival’a 8 adaylık kazandırdı, bunu unutmamak gerek. Dolayısıyla izin veriyorum, Mother’ın Oscar ihtimalleri için beklentinizi artırabilirsiniz!

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Javier Bardem), kadın oyuncu (Jennifer Lawrence), yardımcı erkek oyuncu (Ed Harris), yardımcı kadın oyuncu (Michelle Pfeiffer), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik

MUDBOUND (Netflix)
Yönetmen: Dee Rees | Senaryo: Dee Rees, Virgil Williams (uyarlama), Hillary Jordan (roman)
Oyuncular: Carey Mulligan, Garrett Hedlund, Jason Clarke, Jason Mitchell, Mary J. Blige, Jonathan Banks, Rob Morgan

Beyazperdede Pariah, televizyonda Bessie ile nasıl bir yönetmen olduğunu kanıtlan Dee Rees, liberal Hollywood’un gözünü üzerinden ayırmadığı kadın ve aynı zamanda siyahi bir yönetmen. Mudbound isimli yeni filmi, Sundance’de olağanüstü eleştiriler aldı. Oscar oyununa henüz ısınamayan Netflix’in dağıtımını üstlendiği yapım İkinci Dünya Savaşı sonrası Mississippi’sine yerleşen siyahi bir ailenin türlü zorluklara ve tabii ırkçılığa karşı verdiği mücadeleyi anlatan bir romandan uyarlanma. Özellikle şarkıcılığıyla tanıdığımız Mary J. Blige’ın çılgınca iyi bir performans verdiği ve yardımcı kadın oyuncu dalının erken favorisi olduğu söylenmekte. Yalnız Netflix’in Idris Elba (Beasts of No Nation) kampanyasını nasıl batırdığını da unutmuyoruz.

Mudbound’un en büyük başarısı tarihte ilk kez siyahi bir kadına En İyi Yönetmen adaylığı kazandırmak olabilir. Yalnız yolu çok uzun. Sundance, özellikle duyarlı eleştirmenlerin içerik gözetmeksizin azınlık anlatılarını alkışa tuttuğu bir platform. Dolayısıyla içinden bir adet The Birth of a Nation çıkma ihtimali beni fazlasıyla korkutuyor. Ne yazık ki izleyene kadar da hakikati öğrenemeyeceğiz. Blige haricinde özellikle Straight Outta Compton’daki başarılı Eazy-E performansıyla hatırlarda kalan Jason Mitchell’ın parladığı da söyleniyor. Yani Carey Mulligan ve Garrett Hedlund’lı beyaz aileden çok hikayenin diğer parçasındaki siyahilere odaklı bir promosyon çalışması görmemiz olası. Merakla beklediklerimizden değil, ama ödül sezonunda ne yapacağını görmek istediklerimizden biri.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jason Mitchell), yardımcı kadın oyuncu (Mary J. Blige), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

PHANTOM THREADS (Focus Features)
Yönetmen & Senaryo: Paul Thomas Anderson
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Lesley Manville, Richard Graham, Vicky Krieps

Adı henüz netleşmese de Phantom Threads ismi altında iş görüyormuş Paul Thomas Anderson’ın seti. 1950’li yılların Londra’sında moda dünyasının önde gelen isimlerinden biri yüksek sosyete ve kraliyet ailesi için kıyafetler tasarlamak üzere işe koyuluyor Phantom Threads’de. Tabii ki de tasarımcıyı Daniel Day-Lewis canlandıracak. Ama kadronun geri kalanı tamamen bir muamma. Yeni isimler eklenecek mi, yoksa PTA birkaç kişiyle yeni metnini bir tenis oyununa mı çevirecek bilmiyoruz. Tek emin olduğumuz şey, daha evvel Focus’la bir araya gelmeyen yönetmenin genelde Oscar kokan kostüm dramaları dağıtmış stüdyoyu tercih ettiği.

Eze eze oynamayı seven ve filmle Akademi’nin frekansı tutarsa Oscar almadan evine dönmeyen Daniel Day-Lewis, tabii ki de bir seneye yakın uzaklıkta iken En İyi Erkek Oyuncu kategorisinin mutlak favorisi. Eğer bu ödülü alırsa rekor kıracak. Hem en çok ödül almış oyuncu mertebesine Katharine Hepburn’ün yanına çıkacak, hem de dört En İyi Erkek Oyuncu heykelciği ile tüm aktörleri sollamış olacak. Yalnız ertelenme ihtimali gündemde, çünkü çekimler çok geç başladı. Yeni Harvey Weinstein olarak görülen Megan Ellison’ın yapımcılar arasında yer aldığını, bir de Paul Thomas Anderson’ın Magnolia’dan bu yana ilk kez bu kadar büyük bir bütçeyle çalıştığını ekleyeyim.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Daniel Day-Lewis), yardımcı kadın oyuncu (Lesley Manville), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

VICTORIA AND ABDUL (Focus Features)
Yönetmen: Stephen Frears | Senaryo: Lee Hall (uyarlama), Shrabani Basu (kitap)
Oyuncular: Judi Dench, Ali Fazal, Eddie Izzard, Tim Pigott-Smith, Adeel Akhtar, Siman Callow, Michael Gambon, Julian Wadham, Olivia Williams, Fenella Woolgar, Jonathan Harden

Kraliçe Victoria (Dench) ile saray katiplerinden birinin (Ali Fazal) arasındaki enteresan dostluğu anlatan Shrabani Basu kitabı film oluyor. Özellikle başrolünde Judi Dench’in yer aldığı her filmi Oscar adaylığı aldı Stephen Frears’ın. Victoria and Abdul’un da bu geleneği bozmayacağı kesin. Ki Judi Dench’den de geçtim yaşayan efsanevi aktrislerle (Helen Mirren, Meryl Streep) her daim Oscar’a yürümüş, tozu dumana katmış bir yönetmen bu. Kariyerinin son döneminde de aralıksız her sene bir film çıkaran ustanın kulislerde anlı şanlı bir drama olduğu söylenen yeni filmiyle, kostüm dramalarını pazarlamaya bayılan Focus tarafından yine Oscar yarışının ortasına bırakılmasını bekliyoruz şimdi.

Eylül ayındaki vizyon tarihi Frears filmografisinde ödül gruplarının ilgisini çekmiş diğer yapımları hatırlatıyor. Brexit etkisindeki Birleşik Krallık’ın zaten ülkenin bel kemiğine dönüşmüş azınlıkları kucaklamaya ve bu mesajı böyle filmlerle vermeye ihtiyacı var. Sadece Londra’daki Hint asıllı nüfusu düşünmek bile Victoria and Abdul kampanyası sırasında sarf edilecek cümleleri tahmin etmeye yardımcı olacaktır. Yalnız Dench yüzünü göstermeyi, ABD’de oradan oraya koşuşturmayı seven bir aktris değil. Gerçi Los Angeles’a ayak basmadan yarışın çok çetin olduğu bir yılda Philomena ile aday almışlığı bile var. Ve hatırlarsanız o da bir Stephen Frears filmiydi. Yani Victoria and Abdul, Akademi içerisinde geleneksel anlatıyı hitap edenleri sevindirecek, En İyi Film adaylığı almasa bile Dench’le filmin teknik yetilerine gereken ilgi gösterilecektir.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Judi Dench), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

WONDER (Lionsgate)
Yönetmen: Stephen Chbosky | Senaryo: Steve Conrad (uyarlama), R.J. Palacio (roman)
Oyuncular: Julia Roberts, Jacob Tremblay, Owen Wilson, Mandy Patinkin, Sonia Braga, Millie Davis, Izabela Vidovic, Danielle Rose Russell, Ali Liebert, Elle McKinnon, Bryce Gheisar, Daveed Diggs, Noah Jupe, Kyle Harrison Breitkopf

Bir anda vizyon tarihi Nisan ayından Kasım’a ertelenen bir film için şüpheleniyorsam boşa değil. Geçtiğimiz ödül sezonunda benzer bir durumu La La Land’le yaşamıştık. Yaz başı diye belirlenen tarih bir anda ödül sezonunun ortasına itilmişti. Ve yine aynı stüdyo, şimdi de benzer bir stratejiyi Wonder için uyguluyor. Suratındaki deformasyon sebebiyle ömrünü hastanelerde geçiren Auggie’nin (Tremblay) başladığı okulda annesi (Roberts) ve babasının (Wilson) yardımı ile sıradan çocukların arasına karışabilme mücadelesini anlatacak yapım, The Perks of Being a Wallflower sayesinde tanıştığımız Stephen Chbosky’nin imzasını taşıyor.

Eski kafalı, ama yenilenmeye açık Akademi için aşırı beyaz dursa da Julia Roberts’ı ne kadar sevdikleri malum. Jacob Tremblay’in ise hakkının yendiğini düşünüyor kimileri Room ile. Bu ağır makyaj altında çalışacak çocuk oyuncuyu değerlendirmek için iyi bir fırsat olabilir. Hatta Lionsgate’den Tremblay’i yardımcı oyuncu olarak pazarlamalarını bile bekliyorum açıkçası. Gişede bir fırsat yakalar, yılın The Help’ine ya da Hidden Figures’ına dönüşürse olabilecekleri kestiremiyorum. Zaten Lionsgate Oscar oyununu çözdüklerinin sinyalini verdi. Gerisi Akademi’ye kalmış.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Julia Roberts), yardımcı erkek oyuncu (Jacob Tremblay), uyarlama senaryo, kurgu, makyaj & saç tasarımı

WONDERSTRUCK (Amazon)
Yönetmen: Todd Haynes | Senaryo: Brian Selznick (uyarlama & roman)
Oyuncular: Millicent Simmonds, Oakes Fegley, Julianne Moore, Michelle Williams, Amy Hargreaves, Morgan Turner, Jaden Michael, Cory Michael Smith, Tom Noonan, James Urbaniak, Hays Wellford, Raul Torres

İki farklı zaman diliminde paralel öyküler anlatan Brian Selznick kendi romanını bizzat senaryolaştırılıyor ve Todd Haynes yönetiminde beyazperdeye geliyor. İkisi de sağır ve benzer dertlerden muzdarip mutsuz çocuklardan biri 1927’de idolü ile tanışmak için evden kaçacak, diğeri ise 1977’de ölen annesinin yasını bulduğu not ile yaşarken New York yollarına düşecek. Tadı Extremely Loud & Incredibly Close’a yakın olabilir mi diye düşündürse de Haynes’in duygu pornoları çekmediğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Julianne Moore ile Michelle Williams’ı yardımcı rollerde izleyeceğimiz yapımı Manchester by the Sea ile ciddi bir Oscar başarısı elde eden Amazon dağıtıyor.

Bu yazıyı yayımladığım gibi kitapçıya koşup Selznick’in romanını alacağım. Çünkü hem Haynes’in bu hikayede ne bulduğunu merak ediyorum, hem de Michelle Williams’ın bitmeyen Oscar lanetini kırabilecek kadar rolü olacak mı filmde öğrenmek istiyorum. Carter Burwell (müzik), Edward Lachman (görüntü yönetmeni), Affonso Gonçalves (kurgu) gibi kadim dostlarını tekrardan bir araya toplayan Haynes, Carol’ın renk paletinde bir film çekse bile bağrımıza basmaya hazırız. Peki adaylığını hunharca elinden çalan Akademi, bu usta yönetmeni artık En İyi Yönetmen kategorisinde ağırlamaya razı mı?

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı kadın oyuncu (Julianne Moore), yardımcı kadın oyuncu (Michelle Williams), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

~Adı belli değil~ (Annapurna Pictures)
Yönetmen: Kathryn Bigelow | Senaryo: Mark Boal
Oyuncular: John Boyega, Jack Reynor, Will Poulter, Ben O’Toole, Hannah Murray, Anthony Mackie, Jacob Latimore, Kaitlyn Dever, Jason Mitchell, Algee Smith, Brandon Scales, Joseph David-Jones, John Krasinski, Tony Ionno, Jeremy Strongs, Chris Chalk, Laz Alonso

Zamanı yakalamayı pek seven Kathryn Bigelow 1967 yılında Detroit’de gerçekleşen ve 23 ölü, 696 yaralı ile sonuçlanan isyanları anlatacak yeni filminde. Hikayesinin bir tarafını polisler, diğer tarafını ise siyahiler oluşturuyor. Ağustos ayında gösterime gireceği için acaba sadece bir gişe filmi mi diye şüphe ettiğimiz adı belli olmayan yeni Bigelow filmi, sektörde bir anda ciddi bir yükselişe geçen genç yapımcı Megan Ellison’ın şirketi Annapurna tarafından dağıtılacak ilk yapım. Dolayısıyla bu vizyon tarihinin tamamen stratejik olduğunu söyleyebiliriz. Hayat arkadaşı Mark Boal tarafından yazılan senaryosu ve Hollywood’un yükselen genç yetenekleriyle dolu kadrosu bir araya gelince leziz bir şey çıkacağa benziyor.

Kathryn Bigelow son filmi Zero Dark Thirty’de ciddi bir haksızlığa uğramış, şiddeti meşrulaştırdığını düşünen alıklar tarafından paramparça edilmiş ve sonucunda da film En İyi Yönetmen adaylığı alamadığı gibi tüm eleştirmen birliklerini silip süpürdükten sonra Oscar gecesinden sadece bir ödülle ayrılmıştı. Bu Detroit filmi olanların üzerinden 5 sene geçtiği için geçmişini unutturmuş bir Bigelow’un önderliğinde şansını deneyecek. Tabii ki de projenin en büyük şansı Megan Ellison. Ama Star Wars ile bir anda şöhrete kavuşan John Boyega’nın da filmin gişesine ve tanıtımına ciddi bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Kaldı ki başrolünde no-name bir aktör, yapımcı koltuğunda adını hiç duymadığımız biri olsa bile Kathryn Bigelow filmleri için heyecanlanmak boynumuzun borcu.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (John Boyega), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı


OLASI ADAY ADAYLARI

ANNIHILATION (Paramount Pictures)
Yönetmen: Alex Garland | Senaryo: Alex Garland (uyarlama), Jeff VanderMeer (kitap)
Oyuncular: Natalie Portman, Jennifer Jason Leigh, Gina Rodriguez, Tessa Thompson, Oscar Isaac, David Gyasi, Sonoya Mizuno

The Beach’in senaristi, Ex Machina’nın yönetmeni Alex Garland yeni bir bilimkurgu için harekete geçmiş. Kaptanlığını yaptığı gemide bu sefer başrol Natalie Portman’a emanet ve bir önceki filminden hatırladığımız isimler de var kadroda. Kocası kaybolduktan sonra felaket bölgesinde gözlem yapmak için göreve giden biyolog, takım arkadaşlarıyla hiç beklemediği bir kargaşanın ortasına düşüyor. Portman’a bu görevde Tessa Thompson ile Gina Rodriguez eşlik edecek. Kast seçimleri bile başlı başına çekici duran Annihilation’ı bilimkurgularla stüdyoyu kalkındırmaya ant içmiş Paramount dağıtacak. Uyduruk Passengers’a bile kazandırdıkları adaylıklar ortada. Ayrıca Annihilation’ın yönetici yapımcıları arasında Scott Rudin’in olması filmi ödül mevsimi açısından bir kat daha çekici kılıyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Natalie Portman), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik

THE BIG SICK (Amazon & Lionsgate)
Yönetmen: Michael Showalter | Senaryo: Kumail Nanjiani, Emily V. Gordon
Oyuncular: Kumail Nanjiani, Ray Romano, Holly Hunter, Zoe Kazan, Aidy Bryant, Bo Burnham, Adeel Akhtar, Matty Cardarople, Anupam Kher, Rebecca Naomi Jones, Kurt Braunohler

Kumail Nanjiani’nin kendi deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı film Sundance’de görücüye çıktı ve epey de beğenildi aslında. The Big Sick’i gerçek hayattaki eşiyle yazan Nanjiani kendi deneyimlerini kaleme almış. Geleneksel bir Müslüman aileden geldiği için Amerikalı karısıyla evliliğini asla onaylamamış ebeveynleri. Yalnız eşinin ciddi bir hastalık geçirdiği dönemde tüm sıkıntıları aşmak için dümene geçmiş. İzleyenlerin neredeyse hepsi delice Ray Romano ve Holly Hunter performanslarını övüyor. Yazın vizyona giriyor olması büyük bir handikap. Ama ilerleyen aylarda potansiyeli fark edilir ve güze ertelenirse pek şaşırmayacağım. Ayrıca tıpkı Manchester by the Sea gibi Amazon’un deneyimli bir şirketle ortaklık kurarak filmi gösterime sokuyor olması acaba kaderleri de ortak olur mu diye düşündürüyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Kumail Nanjiani), yardımcı erkek oyuncu (Ray Romano), yardımcı kadın oyuncu (Holly Hunter), özgün senaryo

BREATHE (Bleecker Street)
Yönetmen: Andy Serkis | Senaryo: William Nicholson
Oyuncular: Andrew Garfield, Claie Foy, Hugh Bonneville, Diana Rigg, Dean-Charles Chapman

Başarılı senarist William Nicholson’ın 28 yaşında çocuk felci geçiren hayat dolu bir adamı anlattığı senaryosu CGI teknolojisini son damlasına kadar tatmış Andy Serkis önderliğinde can buluyor. Kabaca Oscar yemini andıran projenin vizyon tarihi bir anda belirsizleşti. Ama 2016 yazının sonunda çekimleri bittiği için çok geçmez, haber gelir diye düşünüyorum. Bir kısmı Güney Afrika’da çekilen Breathe bir taraftan da aşırı The Theory of Everything’i hatırlatıyor. Garfield, Eddie Redmayne’in boşluğunu dolduracak. Claire Foy ise Felicity Jones’a Oscar adaylığı getirmiş destekçi eş rolünde karşımıza çıkacak. Bir şaşırtıcı detay da ekleyeyim; Serkis görüntü yönetmeni olarak Robert Richardson’la çalışmayı tercih etmiş.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Andrew Garfield), yardımcı kadın oyuncu (Claire Foy), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

THE DEATH OF STALIN (IFC Films)
Yönetmen: Armando Iannucci | Senaryo: Armando Iannucci, David Schneider, Ian Martin (uyarlama), Fabien Nury (grafik roman)
Oyuncular: Adrian McLoughlin, Jeffrey Tambor, Steve Buscemi, Olga Kurylenko, Timothy Dalton, Toby Kebbell, Michael Palin, Simon Russell Beale, Paddy Considine, Andrea Riseborough, Rupert Friend, Jason Isaacs, Paul Whitehouse, Jonathan Aris, Justin Edwards, Roger Ashton-Griffiths, Richard Brake

Veep ve The Thick of It’in yaratıcısı, In the Loop’un arkasındaki beyin Armando Iannucci, Stalin’in ölüm hikayesinde nasıl bir ışık görüp perdeye taşımak istemiş bilmiyorum tabii ama bu keskin kalemin kararlarını sorgulamak bana düşmez. Dönem dönem Oscar yarışına film çıkarmayı başaran IFC Films’in desteğiyle Stalin’in son zamanlarını ve vefatının ardından Sovyetler Birliği’ndeki durumu gösterecekmiş bu uyarlama. Kadrosu Rusça aksanlarıyla İngilizce konuşmaya hazır yıldızlara sahip. Yalnız tür olarak komedinin IMDb sayfasında işaretlenmemiş olması filme biraz mesafeli yaklaşmama sebep oluyor, hele ki Iannucci’nin uzmanlığını bu janrda yaptığını düşününce. Yine de umutluyum ve çılgınca merak ediyorum!

İhtimaller: Film, yönetmen, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THE GLASS CASTLE (Lionsgate)
Yönetmen: Destin Daniel Cretton | Senaryo: Destin Daniel Cretton, Marti Noxon, Andrew Lanham (uyarlama), Jeannette Walls (anı)
Oyuncular: Brie Larson, Naomi Watts, Woody Harrelson, Max Greenfield, Sarah Snook, Ella Anderson, Chandler Head, Olivia Kate Rice, Sadie Sink, Dominic Bogart, Joe Pingue, Josh Caras, Ian Armitage

Geleneklere uymayan göçebe ebeveynlerinin etkisiyle, fakirliğin orta yerinde umuda ve hayal gücüne sımsıkı tutunan bir kadının öyküsü The Glass Castle. Destin Daniel Cretton ve Brie Larson, Short Term 12’den sonra bir kez daha bir araya gelip Jeannette Walls’ın anılarını uyarlamaya karar vermiş. Başarılı bir ödül sezonu geçiren Lionsgate’in elindeki hangi filme ağırlık vereceği bilinmez, ama Oscar ödüllü aktrisiyle The Glass Castle kesinlikle önemli alternatiflerden biri. Hawaii asıllı yönetmeni, Trump ofiste olduğu müddetçe Oscar’ın anlatısına uyum sağlayacağından güvenilecek bir kaynak. Bunun haricinde keşfedilsin diye gün saydığımız Sarah Snook ve bir türlü televizyondan sinemaya o büyük sıçrayışını gerçekleştiremeyen Max Greenfield’ı barındırması da hoş. Ufak bir detay daha, The Glass Castle’ı Moonlight ile Oscar’a aday olan ikili (Joi McMillon ve Nat Sanders) kurgulamış. Yani arka arkaya yeni bir adaylık daha gelebilir.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Brie Larson), yardımcı kadın oyuncu (Sarah Snook), uyarlama senaryo, kurgu

GOODBYE CHRISTOPHER ROBIN (Fox Searchlight)
Yönetmen: Simon Curtis | Senaryo: Frank Cottrell-Boyce, Simon Vaughan
Oyuncular: Domhnall Gleeson, Margot Robbie, Kelly Macdonald, Phoebe Waller-Bridge, Stephen Campbell Moore, Geraldine Somerville

Televizyon ağırlıklı filmografisine My Week with Marilyn ve Woman in Gold gibi iki sinema filmi sığdıran Simon Curtis, Winnie the Pooh’un yaratıcısı A.A. Milne’nin biyografisine el atıyor bu yıl. Büyük bir çoğunluğu doğal güzellikleriyle bilinen Birleşik Krallık kentleri Surrey ve Oxford’da çekilen yapımın adı kesinleşmiş olmasa da dedikodular Goodbye Christopher Robin ismini alacağı yönünde. Ex Machina, Unbroken, Star Wars derken ününe ün katan Domhnall Gleeson 2016’daki sessizliğini bu filmle bozacak. Ona eşlik eden isim ise The Wolf of Wall Street ertesinde kötü rol seçimleri yapan Margot Robbie. Fox Searchlight bu minvaldeki filmleri pazarlamayı bilen bir şirket olduğundan yarışın beklenmedik favorisi olabilir. En kötü Brooklyn ile hakkı yenen Odile Dicks-Mireaux hak ettiği adaylığı alır.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Domhnall Gleeson), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THE GREATEST SHOWMAN (20th Century Fox)
Yönetmen: Michael Gracey | Senaryo: Michael Arndt, Jenny Bicks, Bill Condon
Oyuncular: Hugh Jackman, Zac Efron, Rebecca Ferguson, Michelle Williams, Zendaya, Yahya Abdul-Mateen II

1800’lü yıllarda ilk sirk kurucularından biri olarak ünlenmiş P.T. Barnum’un hayat hikayesi, müzikallere olan hayranlığını asla gizlememiş tiyatro çıkışlı Avustralyalı aktör Hugh Jackman tarafından yıllardır perdeye taşınmak istiyordu. La La Land’in orijinal parçalarını yazan Benj Pasek ve Justin Paul ikilisi şimdi yine buram buram Oscar kokan bir müzikal için kolları sıvamış. Yalnız The Greatest Showman’in ciddi bir sıkıntısı var, o da senaryosunun stüdyo tarafından iki kez iyileştirilmek üzere geri gönderilmiş olması. Bu iyileştirilmiş projelerin yüz üstü yere çakıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Tabii temkinli yaklaşsam da yanılıyor olabilirim. Noel’de gösterime girmesini de görmezden gelerek Jackman’ın kariyerine yeni bir adaylık, Zac Efron’a da sonunda Hollywood tarafından kucaklanma fırsatı verebilecek bir proje. Bu arada yönetmen Michael Gracey’i stüdyo 2011’de bu işin başına atamış. Bu kadar süredir The Greatest Showman ile bağlı tutulmasının geçerli bir sebebi olmalı.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Hugh Jackman), yardımcı erkek oyuncu (Zac Efron), yardımcı kadın oyuncu (Michelle Williams), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

HOSTILES (Dağıtımcısı henüz belli değil.)
Yönetmen: Scott Cooper | Senaryo: Donald E. Stewart, Scott Cooper
Oyuncular: Christian Bale, Rosamund Pike, Jesse Plemons, Wes Studi, Adam Beach, Ben Foster, Q’orianka Kilcher, Timothée Clement, Paul Anderson, Stephen Lang, Bill Camp, Peter Mullan, Michael Parks, Ryan Bingham

Crazy Heart, Out of the Furnace ve Black Mass. Scott Cooper daha evvel üç filmiyle de ödül sezonuna ucundan tutunmayı, bir şekilde ödül sohbetleri içerisinde kalmayı başardı. Henüz bir dağıtımcıyla buluşmayan western türündeki yeni filmi de aynı başarıyı tekrarlayabilirmiş gibi duruyor. Şayen ulusundaki ölmekte olan bir Kızılderili’yi 19. yüzyılın sonlarında kabilesinin topraklarına geri götürecekmiş Christian Bale’ın canlandırdığı asker. Damien Chazelle’in filmlerini kurgulayan Tom Cross ve bir gün Oscar alacağına can-ı gönülden inandığım Max Richter’li ekibiyle dikkat çekiyor. Akademi’deki inatçı cumhuriyetçilerin western sevdası da malum. Yeter ki zamanında gösterime girip tez vakitte bir dağıtımcının eline ulaşsın.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Christian Bale), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı

THE KILLING OF A SACRED DEER (A24 Films)
Yönetmen: Yorgos Lanthimos | Senaryo: Efthymis Filippou, Yorgos Lanthimos
Oyuncular: Colin Farrell, Nicole Kidman, Raffey Cassidy, Bill Camp, Alicia Silverstone, Barry Keoghan, Sunny Suljic

Sonunda sevmelere doyamadığımız, Yunan sinemasının gururu Yorgos Lanthimos tası tarağı alıp Hollywood’un yollarını tutmuş. Yine de büyük bütçeli bir film değil, ama Nicole Kidman’lı kadrosuyla The Lobster’dan daha da ana akım koktuğu kesin. Artemis ile Orion’un mitolojik aşkından yeni alamet-i farikasını inşa etmiş bu sefer Lanthimos. Yalnız bunu çağdaş bir anlatıya nasıl uyduracak belirsiz. The Lobster ile bir sene sonra yönetmene özgün senaryo adaylığı kazandıran A24, eğer ki filmin doğru etkinliklerde gösterilmesini sağlar ise 90. Akademi Ödülleri’nin adayları açıklanırken bir kez daha Lanthimos ile Filippou’nun isimlerini duyabiliriz. Buna ilaveten film tüm dünyada 2015’te gösterime girdiği için çok az kampanya yapıp Altın Küre adaylığı alan Colin Farrell da bu sefer daha fazla mesai yapıp ilk beşe sızabilir.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Colin Farrell), kadın oyuncu (Nicole Kidman), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

LAST FLAG FLYING (Amazon)
Yönetmen: Richard Linklater | Senaryo: Richard Linklater (uyarlama), Darryl Ponicsan (roman)
Oyuncular: Bryan Cranston, Steve Carell, Laurence Fishburne, J. Quinton Johnson, Richard Robichaux, Lee Harrington, Kate Easton, Deanna Reed-Foster, Yul Vazquez

Bağımsız sinemanın prensi iken Boyhood’la ana akım erbaplarına kendini tanıtan usta senarist Richard Linklater, Hal Ashby’nin 1973 tarihli The Last Detail’ının devamı niteliğini taşımakta. İlk filmde iki donanma görevlisinin bir suçluya hapise girmeden önce son gününü güzel bir şekilde yaşatmasını izlemiştik. Last Flag Flying’de ise cezasını tamamlamış suçlunun iki eski dostunu arayıp onların yardımıyla Irak’ta hayatını kaybetmiş oğlunu ülkeye geri getirmesini konu alacakmış. 2017’ye yetişip yetişmeyeceği belirsiz. Ama orijinal filmin 3 dalda Oscar’a aday olduğu düşünülürse Last Flag Flying’in de bunu yapamayacağına inanmak için geçerli bir sebep göremiyorum. Hatta Bryan Cranston’ı seven sektörün Trumbo’dan sonra, eğer ki film biraz iyi çıkarsa, tekrardan kucaklanacağına eminim bile diyebilirim.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Bryan Cranston), uyarlama senaryo, kurgu

LEAN ON PETE (A24 Films)
Yönetmen: Andrew Haigh | Senaryo: Andrew Haigh (uyarlama), Willy Vlautin (roman)
Oyuncular: Charlie Plummer, Travis Fimmel, Chloë Sevigny, Steve Buscemi, Steve Zahn, Thomas Mann, Amy Seimetz, Justin Rain, Lewis Pullman, Frank Gallegos

Weekend ile eleştirmenlerin, 45 Years ile ödül çevrelerinin kalbini çalan Lean on Pete, A24 önderliğinde Andrew Haigh’in 2017’de gösterime girmesi planlanan yeni filmi. 15 yaşındaki ana karakterimiz kayıp teyzesini bulmak üzere, babasının seyisliğini yaptığı atlardan birini çalarak yollara düşüyor. Modern bir Huckleberry Finn olduğu söylenen romanın uyarlaması Andrew Haigh’in ellerinde neye dönüşürse dönüşsün ciddi anlamda merak ediyorum Lean on Pete’i. Geçtiğimiz yıl King Jack’de hünerlerini sergileyen Charlie Plummer’ı da dünyaya tanıtacağı için ayrıca mutluyum. Çocuk oyunculara mesafeli yaklaşan Akademi’nin Plummer’a ne kadar ilgi göstereceğini kestiremesem de Haigh’in adının ana akıma daha yakın duran bu öyküyle çokça zikredileceğini umut ediyorum. Bu yıl Lanthimos’a da ev sahipliği yapacak dağıtımcının kampanyada izleyeceği yol epey mühim tabii.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Charlie Plummer), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

MOLLY’S GAME (STX Entertainment)
Yönetmen: Aaron Sorkin | Senaryo: Aaron Sorkin (uyarlama), Molly Bloom (anı)
Oyuncular: Jessica Chastain, Samantha Isler, Idris Elba, Kevin Costner, Brian d’Arcy James, Chris O’Dowd, Michael Cera, J.C. MacKenzie, Bill Camp, Graham Greene, Jeremy Strong, Claire Rankin, Khalid Klein

Kaleminin keskinliğiyle tanıdığımız Aaron Sorkin ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturuyor. Meşhur Sony skandalından sonra Ghostbusters ile yapımcılığa el atan Amy Pascal da Sorkin’e bu uluslararası poker şampiyonalarından akıl almayacak meblağlar elde eden Molly Bloom’un anlatıldığı filmde destek çıkmış. Kadro göz kamaştırıyor. Jessica Chastain her sene olduğu gibi yine ben ödül istiyorum diye bağıran bir projenin başrolünde. Yalnız uzunca bir süredir Oscar radarına giremediğinden artık Chastain’li filmlere mesafeli yaklaşır olduk. Filmin öyküsünün çapı büyük. Yalnız arkasındaki şirket, STX Entertainment bu işte başarılı değil. The Edge of Seventeen’i bile ödül sahnesine taşımayı başaramadılar Altın Küre adaylığı haricinde. Belki şimdi Amy Pascal’ın deneyimiyle stüdyonun adını Oscar kategorilerine altın harflerle kazırlar.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Jessica Chastain), uyarlama senaryo, kurgu

THE MOUNTAIN BETWEEN US (20th Century Fox)
Yönetmen: Hany Abu-Assad | Senaryo: J. Mills Goodloe, Chris Weitz (uyarlama), Charles Martin (roman)
Oyuncular: Idris Elba, Kate Winslet, Dermot Mulroney

Paradise Now ve Omar’ın başarılı yönetmeni Hany Abu-Assad, Hollywood’a transfer olmuş. Charles Martin’in romanından uyarlanan yeni filmi hava muhalefeti sebebiyle uçuşları iptal edilen iki yabancının özel bir uçakla yola çıkıp kaza geçirmelerini ve 2000 metrekarelik Utah’daki ıssız bir araziye düştükten sonra yaşadıklarını konu alacak. Kaburgası kırık Idris Elba, bacak kemiği çatlamış Kate Winslet ve pilotun köpeği yağmur çamurun orta yerinde romantizmle dolu hayat mücadelesi verecekmiş. Bana bir plaj romanı, uyduruk bir gişe filmi gibi geliyor ama iki başrolünün hatırına listeme almadan edemedim. Fox oyunun kurallarına hakim, ne istediğini bilen bir stüdyo. Ekim ayının sonuna doğru, ödül sezonu için avantajlı bir tarihte filmi gösterime sokacak olmaları da iyiye işaret. Telluride ve Toronto’yu gezsin, sonra üzerine tekrar tartışırız.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Idris Elba), kadın oyuncu (Kate Winslet), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, görsel efekt

OKJA (Netflix)
Yönetmen: Bong Joon-ho | Senaryo: Bong Joon-ho, Jon Ronson
Oyuncular: Ahn Seo-hyun, Tilda Swinton, Jake Gyllenhaal, Paul Dano, Steven Yeun, Kelly Macdonald, Lily Collins, Devon Bostick, Byun Hee-bong, Shirley Henderson, Daniel Henshall, Yoon Je-moon, Choi Woo-shik, Giancarlo Esposito

Snowpiercer, Oscar yarışına kalamadı belki ama eleştirmen çevrelerinden geçer not aldı. Netflix ile Brad Pitt’in yapım şirketi Plan B desteğiyle sinema salonlarını ziyaret edecek Okja, adını sevimli bir canavardan alıyor. Kadrosunda Tilda Swinton, Jake Gyllenhaal, Lily Collins gibi tanıdık isimler barındıran filmde büyük şirketler tarafından ele geçirilmek istenen Okja’yı Koreli küçük dostu koruyacakmış. Akademi’nin Uzak Doğu mizahına ne kadar hayran olduğunu bilmiyorum, ama Bong Joon-ho’nun The Host’unda elinin ne denli bonkör olduğunu görmüştük. O yüzden Okja’nın endüstri tarafından kucaklanacağına çok güvenmemekle birlikte canlandıracağı çılgın karakterle Oscar’a aday olabilecek Tilda Swinton’a yarayacağını ve Swinton’ı merak edip filmi izleyen teknik branşların da belli başlı kategorilerde destek verebileceğini umut ediyorum.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı kadın oyuncu (Tilda Swinton), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE SHAPE OF WATER (Fox Searchlight)
Yönetmen: Guillermo del Toro | Senaryo: Guillermo del Toro, Vanessa Taylor
Oyuncular: Sally Hawkins, Michael Shannon, Octavia Spencer, Doug Jones, Richard Jenkins, Michael Stuhlbarg, Lauren Lee Smith, Nick Searcy

1963 Soğuk Savaş döneminde geçecek olan The Shape of Water, Guillermo del Toro’nun hayal dünyasından çıkmış son model fantastik bir film. Devlet tesisinde hademe olarak çalışan Sally Hawkins, denek olarak esir alınan bir adama (Doug Jones) aşık oluyor. İçerisinde bol miktarda sihir, aşk ve savaş sahnesi barındıracakmış. Görselleri görmeden kolları sıvamak zor ama setlerinin muntazam olacağını az çok hepimiz kestirebiliyoruz. Ayrıca eskiye oranla daha az iş alan Alexandre Desplat’nın filmografisine de yeni bir Oscar adaylığı ekleyebilir. Çekimleri 2016 sonunda tamamlanan The Shape of Water’un ABD’de Kasım ayında gösterime girmesi planlanıyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Sally Hawkins), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE SNOWMAN (Universal)
Yönetmen: Tomas Alfredson | Senaryo: Hossein Amini, Matthew Michael Carnahan (uyarlama), Jo Nesbø (roman)
Oyuncular: Michael Fassbender, Rebecca Ferguson, Chloë Sevigny, Charlotte Gainsbourg, J.K. Simmons, Val Kilmer, Sofia Helin, James D’Arcy, Toby Jones, Anne Reid, Jacob Oftebro

Gone Girl tutunca bu damardan yürüyen ve plaj romanlarını uyarlayan filmlerin sayısı arttı. Yalnız The Snowman, Tomas Alfredson’ın ellerinde olduğu için bir nebze daha başarılı olabilirmiş gibi geliyor. Aynı adlı orijini Jo Nesbó romanında yine kayıp bir kadın, ondan geriye kalan pembe bir eşarp ve bu işin peşine düşmüş ahlaklı bir dedektif var. Berbat bir şey izleyeceğimizi varsaysak bile Dion Beebe görüntü yönetmenliğini üstlendiğinden en azından gözümüze hitap edecek diyorum. Ayrıca Emily Blunt o berbat The Girl on the Train ile adaylık çıkardıysa Michael Fassbender da gişede batmaması halinde The Snowman ile birkaç grubun dikkatini çeker herhalde. Kampanya karşıtı aktörün adı Oscar’a kadar kalır mı, orası meçhul. Yarışı görüp öyle konuşmalı.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Fassbender), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

STAR WARS: EPISODE VIII – THE LAST JEDI (Walt Disney Studios)
Yönetmen: Rian Johnson | Senaryo: Rian Johnson (uyarlama), George Lucas (karakterler)
Oyuncular: Mark Hamill, Carrie Fisher, Adam Driver, Daisy Ridley, John Boyega, Oscar Isaac, Lupita Nyong’o, Domhnall Gleeson, Anthony Daniels, Gwendoline Christie, Andy Serkis, Benicio del Toro, Laura Dern, Kelly Marie Tran

5 dalda Oscar’a aday edilen The Force Awakens sonrası endüstri kollarını açtı, yeni Star Wars filmini kucaklamak için bekliyor. Looper ile hatırı sayılır bir başarı elde eden yönetmen Rian Johnson’a emanet edilmiş yeni film. Kadro aynı. Ama bu sefer Benicio del Toro ve Laura Dern gibi iki yeni ilave var. Carrie Fisher’ın son filmi olduğu için de apayrı bir misyon taşımakta. İçerik tabii ki de sır gibi saklanıyor. Ama bir önceki filmin bıraktığı yerden başlayıp, Luke Skywalker ile Rey’in oluşturduğu yeni güç birliğinin maceralarını izleyeceğiz sanırım. Teknik dallarda sürüsüne bereket adaylığın yanı sıra, Fisher’ın kaybını da yardımcı kadın oyuncu dalında efsanevi aktrise yer ayırarak anabilirler. Yalnız yeteri kadar sahnesi olur mu ve ölümü bu kadar taze iken birileri kampanya yapmaya cüret eder mi bilemiyorum.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı kadın oyuncu (Carrie Fisher), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

STRONGER (Lionsgate)
Yönetmen: David Gordon Green | Senaryo: John Pollono (uyarlama), Jeff Bauman, Bret Witter (kitap)
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Tatiana Maslany, Miranda Richardson, Richard Lane Jr., Clancy Brown, Frankie Shaw, Jimmy LeBlanc, Patty O’Neill

2016’yı bomba gibi geçiren Lionsgate’in elindeki sayılı filmlerden biri Stronger. Bu sene Peter Berg’ün Patriots Day isimli filmine de konu olan Boston Maratonu’ndaki patlamadan sağ kurtulan birini anlatıyor. Yaşadığı travmayı atlatmaya çalışırken bir yandan da polise teröristleri bulması için yardımcı olmaya çalışan karakteri Jake Gyllenhaal canlandıracakmış. Minör sevdalarla kendine iyi bir kariyer inşa eden Gyllenhaal’un Oscar çanları ne zaman çalınacak bilinmez. Ama sanki Stronger da “o film” değil. Aç kalıp bizon eti yiyene kadar da Hollywood’un yakışıklı çocuklarına ödül vermiyorlar zaten. Tabii yarışın dinamiklerini düşünmek, filmin Trump ile bir sene geçirmiş Amerika’ya iyi gelebileceğini de hesaba katarak hemen kenara itmiyorum. Hell or High Water, La La Land ve Hacksaw Ridge sayesinde iyice deneyimlenen Lionsgate gerçeğini de unutmayalım mümkünse.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jake Gyllenhaal), yardımcı kadın oyuncu (Tatiana Maslany), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

SUBURBICON (Paramount Pictures)
Yönetmen: George Clooney | Senaryo: Joel & Ethan Coen, George Clooney, Grant Heslov
Oyuncular: Matt Damon, Julianne Moore, Josh Brolin, Oscar Isaac, Noah Jupe, Glenn Fleshler

İçerisinden ne çıkacağını kestiremediğim Suburbicon, Coen Kardeşler ile George Clooney’nin yeni ortaklığı. Ama bu sefer geminin kaptanı Clooney olacak. 1950’li yıllarda geçen yapım mazbut bir kasaba olarak bilinen Suburbicon’da kusursuzluğun portresini çizmiş bir ailenin, gerçekleşen cinayetler sonrası şantaj, intikam ve ihanet batağına girişini konu alacakmış. Komedi dozu abartıldığı takdirde Clooney ile Coenler’in Akademi’den geçer not alamadığını hepimiz biliyoruz. Yalnız bir şekilde Julianne Moore’un tekrardan Hollywood’un efsanevi kardeşleriyle buluştuğunu bilmek güzel. Ben bir The Monuments Men kokusu aldığım için en iddialılar kısmına koymaya cesaret edemedim. Ama yanılırsam da söylediklerimi teker teker yutmaya hazırım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matt Damon), kadın oyuncu (Julianne Moore), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

THREE BILLBOARDS OUTSIDE EBBING, MISSOURI (Fox Searchlight)
Yönetmen & Senaryo: Martin McDonagh
Oyuncular: Frances McDormand, Woody Harrelson, Sam Rockwell, Abbie Cornish, Caleb Landry Jones, Kathryn Newton, Peter Dinklage, John Hawkes, Lucas Hedges, Darrell Britt-Gibson

In Bruges ve Seven Psychopaths tam anlamıyla Oscar filmleri olmasa da dikkat çekmiş, eleştirmenlerin gözüne girmeyi başarmıştı. Bu sebeple McDonagh kardeşlerin yetenekli yarısı Martin’in yeni filmini hazır Fox Searchlight almışken Oscar tahminleri yazıma eklemek istedim. Yaşayan efsane Frances McDormand’ın yer aldığı kadro yine göz dolduruyor. Kızı öldürüldükten sonra polise savaş açan bir annenin feryadı gibi dursa da yine kara komedi etkilerini göreceğimiz ve muhtemelen bürokrasiye, emniyet teşkilatına çuvaldız batıran bir film olacak. Akademi’nin midesi kaldırmaz ama Gotham’ıydı, Bağımsız Ruh’uydu kesin ilgilenir bu ismi uzun bağımsızla. Eğer bir şekilde McDormand’ı Oscar adayları arasına sokmayı başarırlarsa da değmeyin keyfime.

İhtimalle: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Frances McDormand), özgün senaryo

TULLY (Dağıtımcısı henüz belli değil.)
Yönetmen: Jason Reitman | Senaryo: Diablo Cody
Oyuncular: Charlize Theron, Mackenzie Davis, Mark Duplass, Ron Livingston

Jason Reitman ve Diablo Cody bir araya geldiğinde ortaya çıkan iki film de, Young Adult ve Juno, seyirciye ciddi bir tatmin duygusu yaşatmıştı. Şimdi annelik hakkındaki bu komedi, daha evvel aynı ortaklığa şahitlik etmiş Charlize Theron’un da yer aldığı bir kadroyla 2017 sinema yılına uğruyor. Henüz bir dağıtımcı yok, belirlenmiş vizyon tarihi de. Muhtemelen Telluride’ın listesi açıklandığında duyarız ancak adını. Tabii hem Labor Day, hem de Men, Women & Children ile eleştiri oklarının kurbanı olan Reitman nasıl toparlar bilmiyorum. Eski günlerine dönmesini her şeyden çok isteyen bir izleyici olarak Tully’i de sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Yalnız rolü için kilo alan Charlize Theron pek iddialı duruyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Charlize Theron), özgün senaryo

UNDER THE SILVER LAKE (A24 Films)
Yönetmen & Senaryo: David Robert Mitchell
Oyuncular: Andrew Garfield, Riley Keough, Topher Grace, Zosia Mamet, Jimmi Simpson, Patrick Fischler, Callie Hernandez, Riki Lindhome, Don McManus

Los Angeles semalarından It Follows’un yönetmeninin imzasını taşıyan bir film noir örneği Under the Silver Lake. Biliyorum, Oscar değil de Bağımsız Ruh kokuyor daha çok. Ama kulislere göre konuşacak olursak, A24 filmden epey umutluymuş. Hacksaw Ridge ve Silence ile bir şekilde Oscar yarışına adını yazdırmayı başaran Andrew Garfield, Londra’daki Angels in America temsillerini bitirir bitirmez yine Los Angeles’a dönüp kampanya turlarına başlayacak deniyor. Ayrıca kadroda American Honey ile beyazperde izleyicisine adını ezberleten Riley Keough ve Girls’ün yıldızı Zosia Mamet var. Yalnız Nicolas Winding Refn filmleri gibi görsel ziyafete girişir ise Akademi’den geçer not alabileceğini sanmıyorum.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Andrew Garfield), özgün senaryo, kurgu, özgün müzik

YOU WERE NEVER REALLY HERE (Amazon)
Yönetmen: Lynne Ramsay | Senaryo: Lynne Ramsay (uyarlama), Jonathan Ames (roman)
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Alessandro Nivola, Ekaterina Samsonov, Alex Manette

Bu yıl mutlak surette Cannes’a uğraması beklenen You Were Never Really Here, Lynne Ramsay’in We Need to Talk About Kevin’dan sonraki ilk filmi. Ve iki proje arasında ciddi benzerlikler var. Bir savaş veteranı, seks ticaretinin orta yerine düşmüş genç bir kızı düştüğü bataktan kurtarmaya çalışıyor ama işler ne yazık ki planladığı gibi gitmiyor. Uyarlama olması ve başrolde tüm sinemaseverler tarafından tapılan bir oyuncunun yer alması acaba Joaquin Phoenix’e de Tilda Swinton benzeri adaylıklar getirir mi diye düşündürüyor. Hatırlarsanız Swinton, Oscar harici her yere aday olmuş ama Akademi onun yerini Rooney Mara’ya vermişti. Belki The Master’dan beri Oscar ringine çıkmayan Phoenix, hazır Mary Magdalene de gündemde iken bu filmle adaylık alır.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Joaquin Phoenix), uyarlama senaryo, kurgu


KISA KISA UZAK İHTİMALLER

The Book of Henry

55 STEPS (Yön: Bille August | Oyn: Helena Bonham Carter, Hilary Swank, Jeffrey Tambor): Oscar için yapılan filmleri andırsa da Bille August bu uğurda kariyerini harcamış bir yönetmen değil. Helena Bonham Carter’ın zihinsel engelli bir kadını oynaması sebebiyle acaba gösterişe kaçar da Akademi’nin kalbini çalar mı diye düşünmüyor değilim. Üstelik dağıtımını da ara ara harekete geçen Sony/Columbia üstlenmiş. Sene sonunda adını bir iki yerde duyarsak şaşırmayacağım.

AMERICAN EXPRESS (Yön: Nash Edgerton | Oyn: David Oyelowo, Joel Edgerton, Amanda Seyfried): Joel Edgerton’ın erkek kardeşi Nash Edgerton tarafından yönetilen American Express bir aksiyon komedi ve garip bir şekilde filmi Oscar tahminlerine yerleştiren ünlü bloglar mevcut. Muhtemelen bizim bilmediğimiz bir bilgiye sahipler, çünkü filmin konusu sır gibi saklanıyor. Uzak bir ihtimal gibi dursa da her an üst sıralara tırmanabilir. Dağıtımını Amazon ile STX Entertainment ortaklaşa üstlenmiş, onu da ekleyeyim.

THE BEGUILED (Yön: Sofia Coppola | Oyn: Colin Farrell, Nicole Kidman, Kirsten Dunst): Gönül isterdi ki en sevdiğim yönetmenler arasında yer alan Sofia Coppola’nın filmini listenin en başına yazayım. Ama Focus tarafından Haziran ayına atanmış bir bağımsız için Oscar umutlarına girişmek çok yersiz geliyor. Muhtemelen bu 19. yüzyıl hikayesini Coppola hayranları olarak biz kucaklayacağız, ama yıldız kaynayan kadrosu takdir görmeyecek. Neyse ki Coppola’yı Oscar’sız da sevebiliyoruz, sıkıntı çıkmıyor.

THE BOOK OF HENRY (Yön: Colin Trevorrow | Oyn: Naomi Watts, Jacob Tremblay, Jaeden Lieberher): Hollywood’daki en yetenekli iki çocuk oyuncuyu, Jacob Tremblay ve Jaeden Lieberher’i buluşturan The Book of Henry için umutlanmak çok anlamsız. Yaz tatilinde aile filmi arayanların gereksinimini giderecek görünüşe bakılırsa. Ama 2019’daki Star Wars filmine hazırlık yapmak isteyenler yönetmenin sinemasıyla tanışmak adına sinemaya uğrar, film iyi para kazanır ve bir de eleştirmen desteği görürse dengeler değişebilir.

DISOBEDIENCE (Yön: Sebastián Lelio | Oyn: Rachel Weisz, Rachel McAdams, Alessandro Nivola): Bu yıl Hollywood’a üretim yapan sayısız yabancı yönetmenden sadece biri Sebastián Lelio. Onun da adını başyapıt niteliğindeki Gloria ile ezberlemiştik. Haham babası vefat edince eve dönen Weisz, eski çocukluk arkadaşlarından birine ilgisini gösteriyor ve ortalık karışıyormuş. Doğru bir dağıtımcının eline ulaşırsa Weisz’ın uzun yıllar sonra tekrardan Oscar’a aday olduğun görebiliriz.

Film Stars Don’t Die in Liverpool

ESCOBAR (Yön: Fernando León de Aranoa | Oyn: Javier Bardem, Penélope Cruz, Peter Sarsgaard): Ünlü uyuşturucu ticaretçisi Pablo Escobar ile bir gazeteci arasındaki aşkı anlatacak yapımda Javier Bardem ile Penélope Cruz bir araya geliyor. Karı kocanın bu The Counselor’dan sonra birlikte çektikleri ilk film. Eğer doğru ellere ulaşırsa Hollywood’un pek seviştiği Oscar ödüllü iki İspanyol’u tekrardan adaylar arasında görebiliriz.

FILM STARS DON’T DIE IN LIVERPOOL (Yön: Paul McGuigan | Oyn: Annette Bening, Jamie Bell, Vanessa Redgrave): Annette Bening belki 20th Century Women ile Oscar adaylığı alamadı ama henüz ümitler tükenmiş değil. Bu sefer Lionsgate damgası taşıyan bir filmde kendinden yaşça küçük bir aktöre aşık olan Hollywood efsanesini canlandıracak. Bence bugüne kadar Oscar’a aday edilmiş en iyi Bening performansı Being Julia’yla benzerlikler taşıyor bu yapım. Ve sırf bu sebepten bile kendimi kariyerine yeni bir Oscar adaylığı ekleyeceğine inandırabilirim.

THE FLORIDA PROJECT (Yön: Sean Baker | Oyn: Willem Dafoe, Brooklynn Prince, Valeria Cotto): Tangerine’in yönetmeni Sean Baker, 6 yaşındaki bir kız ve onun arkadaşlarının gözünden ebeveynlerinin sıkıntılı hayatlarını gözlemleyecekmiş. Heyecan verici kariyerinin son durağı Bağımsız Ruh adayları arasına mutlaka girer. Bu arada filmi yine iPhone’uyla çekiyormuş Baker.

THE HERO (Yön: Brett Haley | Oyn: Sam Elliott, Laura Prepon, Krysten Ritter): Kötü film – iyi performans eşleşmesi eğer çok büyük bir yıldız değilseniz ya da bir gişe filminde yer almıyorsanız pek işe yaramıyor. Dolayısıyla Sundance’de pek beğenilmeyen The Hero’nun harikalar yarattığı söylenen Sam Elliott’a yarayacağından şüpheliyim. Ama her türlü ihtimali göz önünde bulundurarak listeye almak boynumun borcu.

HOW TO TALK TO GIRLS AT PARTIES (Yön: John Cameron Mitchell | Oyn: Elle Fanning, Alex Sharp, Nicole Kidman)Geçtiğimiz yıl bu filmi Oscar tahminlerime eklemiş, vizyon tarihi ertelenince de öyle kalakalmıştım. Bu yıl ise hâlâ bir vizyon tarihi olmaması ve setten düşen resimlerle Oscar’ın ucundan geçemeyeceğini fark ettim. Yalnız John Cameron Mitchell’ın kariyerine ayrı bir hayranlık besliyorum. Yani kısa kısa uzak ihtimaller arasına sığdırsam da How to Talk Girls at Parties benim için 2017’nin mutlaka izlenmesi gereken filmler listesinde zirveye yakın.

The Leisure Seeker

IT COMES AT NIGHT (Yön: Trey Edward Shults | Oyn: Joel Edgerton, Riley Keough, Christopher Abbott): Ben izlemek için yanıp tutuşuyorum ama Krisha ile kalbimi çalmış Trey Edward Shults’un korku türündeki yeni filmi Akademi tarafından sarıp sarmalanacak bir işe benzemiyor. Karanlıklardan karanlık beğeneceğimiz yapım ABD’de vizyon için Haziran ayını seçmiş. Bize de çok geçmeden uğrar, en kötü Filmekimi’ne gelir diye umuyorum.

LADY BIRD (Yön: Greta Gerwig | Oyn: Saoirse Ronan, Laurie Metcalf, Lucas Hedges): Greta Gerwig’in yönetmenlik koltuğuna oturduğu ilk filmde bir seneliğine Kuzey California’ya yaşamaya gelen genç bir kadını izleyecekmişiz. Scott Rudin desteği haricinde ortada pek bir bilgi yok. Ama Oscar’dan ziyade tatlı bir bağımsız olarak hatırlarda kalacağa benziyor. Eğer dediğim çıkmaz ve Lady Bird yarışta ciddi bir güce dönüşürse de mutluluktan ne yaparım bilmiyorum.

THE LEISURE SEEKER (Yön: Paolo Virzì | Oyn: Donald Sutherland, Helen Mirren, Kirsty Mitchell): Çalıştıkları oyuncuları aday etmekle meşhur Sony Pictures Classics’in elinde daha bir sürü film var ama bir türlü Oscar adaylığı alamamış Donald Sutherland ve ödül gruplarının favorisi Helen Mirren’ı buluşturan bu İtalyan asıllı Paolo Virzì yönetimindeki yapımı bir öncelik haline getirebilirler.

LOGAN LUCKY (Yön: Steven Soderbergh | Oyn: Channing Tatum, Adam Driver, Daniel Craig): Filmlerini çekip kendi köşesine çekilmeyi seven, ödül muhabbetlerine pek katılmayan bir yönetmene dönüştü Steven Soderbergh. Ama Channing Tatum ile tekrardan bir araya geldiği komedi soslu yeni filmi en azından gişede varlığını hissettirecekmiş gibi duruyor.

THE LOVERS (Yön: Azazel Jacobs | Oyn: Debra Winger, Tracy Letts, Aidan Gillen)Debra Winger’ı izlemeyi özleyenlere Mayıs ayında vizyona girecek minik bir bağımsız geliyor. Oscar’a değil Bağımsız Ruh’a hazırlanan yapım boşanacak iken tekrardan birbirlerine aşık olan evli bir çifti anlatıyormuş. Azazel Jacobs imzalı bu tatlı hikayeyi, bağımsız sinemayı egemenliği altına alan A24 dağıtacak.

The Mercy

THE MAN WITH THE IRON HEART (Yön: Cédric Jimenez | Oyn: Jason Clarke, Rosamund Pike, Jack O’Connell)Adı önce Anthropoid diye açıklanan ve aynı adlı (+aynı konuda) bir başka 2016 filmi olduğundan 2017’ye ertelenen, ama sonra iki kere daha isim değiştiren The Man with the Iron Heart çekileli neredeyse iki sene olacak ve hâlâ gün yüzüne çıkmadı. Bu saatten sonra da küllerinden doğacağına inanmak güç, ama İkinci Dünya Savaşı filmleri nasıl sükse yapıyor biliyorsunuz. Belki bunun da talibi olur.

MARSHALL (Yön: Reginald Hudlin | Oyn: Chadwick Boseman, Josh Gad, Kate Hudson): Her yıl Ekim ayında bir filmle şansını deneyen Open Road, bu sene de parasını Marshall’a ayırmış. Fakat ilk siyahi Yüksek Mahkeme hakiminin Reginald Hudlin’in ellerinde çok orijinal bir şekile bürüneceği şaibeli. Bu sebeple Marshall’ın da büyük başarılar elde edebileceğini zannetmiyorum. En iyi ihtimalle azınlık gruplarından Chadwick Boseman’a adaylık çıkar.

THE MERCY (Yön: James Marsh | Oyn: Colin Firth, Rachel Weisz, David Thewlis): Yine geçtiğimiz yıl listeme aldığım bir film. Ertelenince de unutuldu. The Theory of Everything’in yönetmeni James Marsh klasik anlatıda bir kostümlü drama daha çekmiş. Henüz ABD dağıtımcısı olmayan yapımla ilgili dedikodular çok iyi değil. Ama kurgu masasında kırpıp ne hâle getirirler bilmiyorum. Telluride ya da Toronto’da büyük bir patlama yaparsa Fox Searchlight’ın filmin haklarını satın aldığını görür gibiyim.

MURDER ON THE ORIENT EXPRESS (Yön: Kenneth Branagh | Oyn: Kenneth Branagh, Tom Bateman, Lucy Boynton): Kadrosunda Johnny Depp, Olivia Colman, Judi Dench, Penélope Cruz gibi isimleri de barındıran Agatha Christie uyarlaması çok fena yere çakılacakmış gibi duruyor. Ama ya Branagh iyi bir şeyler üretemediği yönetmenlik kariyerine bu yeni uyarlamayla taze bir nefes getirirse diye de korkmuyor değilim. Proje Fox’ın elinde ve vizyon tarihi olarak Kasım’ı belirlemişler. Acaba hata mı ediyorum?

NOVITIATE (Yön: Margaret Betts | Oyn: Margaret Qualley, Dianna Agron, Melissa Leo): Prömiyerini Sundance’de yapan Novitiate festivalde bile yeteri kadar izlenmeyi başaramadı ama Sony Pictures Classics hiç düşünmeden filmin dağıtım haklarını satın almış. Ve Melissa Leo’nun epey iyi olduğu söylenen performansı için harekete geçilmiş deniyor. Sezonun durumuna göre The Leftovers’la ünlenen Margaret Qualley’nin başrolünde yer aldığı yapım üst sıralara tırmanabilir.

On Chesil Beach

ON CHESIL BEACH (Yön: Dominic Cooke | Oyn: Saoirse Ronan, Billy Howle, Emily Watson): Atonement ve Enduring Love’ın yazarı Ian McEwan’ın bir kitabı daha film oluyor. On Chesil Beach, 1960’lı yıllarda toplumun farklı kesimlerinden gelen iki genç evlenip balayına gidiyor ve yalnız vakit geçirdikçe birbirlerinden uzaklaşmaya başlıyorlar. Saoirse Ronan ile adını daha evvel duymadığımız Billy Howle’a teslim edilen başroller buram buram ödül kokmakta. Ama henüz bir ABD dağıtımcısı dahi yok.

THE OUTSIDER (Yön: Martin Zandvliet | Oyn: Jared Leto, Tadanobu Asano, Rory Cochrane): Jared Leto’nun tamamen Hollywood’dan ihraç edilmesini istediğim için onun yer aldığı filmle ilgili bir haber yapmak istemiyorum ama elim mecbur. Bu yıl yabancı film dalında Oscar’a aday olan Land of Mine’ın yönetmeni Martin Zandvliet yine savaş temalı bir film çekmiş, ama bu sefer Amerika topraklarında. Yapımcıları arasında Baldwin kardeşlerden Andrew’un da yer aldığı The Outsider’da bir dönem Tom Hardy’nin başrolü oynaması planlanıyordu.

THE SQUARE (Yön: Ruben Östlund | Oyn: Elisabeth Moss, Dominic West, Terry Notary): Oscar’la uzaktan yakından alakası olmayan Magnolia Pictures’ın elinde Force Majeure’ün yönetmeni Ruben Östlund’un ABD yapımı filmi. İlgi çekici bir kadrosu, entelektüel bir içeriği var. Muhtemelen yarışın yanından bile geçemeyecek. Ama biz sinemaseverlerin ödül listelerinde kendine kolay yer bulabilirmiş gibi hissettiğimden es geçmek istemedim.

SUSPIRIA (Yön: Luca Guadagnino | Oyn: Dakota Johnson, Chloë Grace Moretz, Tilda Swinton)Gerçekten anlamıyorum klasik filmlerin ünlü kadrolarla yeniden uyarlanmasını. Luca Guadagnino ve Tilda Swinton aşkım sonsuz ama Dakota Johnson’lı bir Suspiria’ya kim katlanabilir? Film kanadında işleri iyice büyüten Amazon’un filmi 2018’e sarkıtma ihtimali var. Zaten bir korku filmi olacağından Oscar şansı olmadığı gibi, Dario Argento’nun 77’deki kült filminin uyarlaması olması gerçeğini de ekleyince işler iyice sarpa sarıyor.

TRIPLE FRONTIER (Yön: J.C. Chandor | Oyn: Tom Hardy, Mahershala Ali, Channing Tatum): Bir ara Kathryn Bigelow’un çekeceği söylenen Mark Boal senaryosu Triple Frontier el değiştirdi ve J.C. Chandor’a teslim edildi. Kadrosu yeni oluşturulan ve çekimlerine başlanmayan yapım Paraguay, Arjantin ve Brezilya arasındaki sınır noktasında geçen bir aksiyon filmiymiş. Bigelow hâlâ yapımcı olarak proje dahilinde, onu da ekleyeyim.

Woman Walks Ahead

WAR MACHINE (Yön: David Michôd | Oyn: Brad Pitt, Ben Kingsley, Emory Cohen): Geçtiğimiz sezonun sonunda Netflix’de gösterime girmesi planlanan War Machine ile ilgili o kadar kötü dedikodular var ki, sırf ne kadar berbat bir filmin bizi beklediğini öğrenin diye yazıyorum şuraya filmin adını. Ertelenmeye rağmen hâlâ net gösterim tarihi belli değil. Hatta kimileri beyazperdeye uğramayıp direkt televizyon filmi olarak Netflix’de sessiz sedasız koleksiyona eklenecek diyor.

WOMAN WALKS AHEAD (Yön: Susanna White | Oyn: Jessica Chastain, Michael Greyeyes, Sam Rockwell): Jessica Chastain ve yine kendini keşfeden güçlü kadın karakter! Kadının rol seçimleri bile göz devirmeme sebep oluyor. 1890’lu yıllarda portre çizerek ünlenen ressam Catherine Weldon, Oturan Boğa’yı resmetmek için Dakota’ya gidiyor. Artık gerisini siz düşünün. Senaryoda Steven Knight imzası var.

WONDER WHEEL (Yön: Woody Allen | Oyn: Kate Winslet, Justin Timberlake, Juno Temple)Woody Allen filmleri için heyecanlanmayı yavaştan bıraktık sanıyorum. Bir iyi, bir kötü film çekme adeti son zamanlarda hep kötü film çekmeye dönüştü. Yalnız Kate Winslet ve Justin Timberlake ilginç bir eşleştirme. Sonucundan ne çıkacağını merak ediyorum. Üstelik Woody, dizisinin haklarını teslim alan ve Cafe Society de onunla çalışmaya başlayan Amazon’u tercih etmiş yine.

WOODSCHOCK (Yön: Kate & Laura Mulleavy | Oyn: Kirsten Dunst, Pilou Asbæk)İki sene önce çekilen bu Kirsten Dunst filmi bir türlü vizyona giremedi. Aldığı ölümcül bir ilaçtan sonra paranoyanın kollarına düşen kadın Akademi’nin ilgisini çekmez belki ama bağımsızları seyirciye ulaştırmakta deneyimlenen A24 imkansızı gerçekleştirebilir pek âlâ. Ben yine festivallere uğrar, bir şekilde 2018’e sarkar diyorum. Olur da Oscar adaylığı alırsa suratıma vurursunuz bu söylediklerimi.

YEH DIN DA KISSA (Yön: Noah Baumbauch | Oyn: Adam Sandler, Ben Stiller, Dustin Hoffman): Noah Baumbauch, babalarının sanat eseri için bir araya gelen aileyi ele almış ve oldukça da renkli bir kadroyu bir araya getirmiş. Hollywood en meşhur Yahudi aktörlerini başrole yerleştirdiği yetmezmiş gibi bir de yanlarına Emma Thompson’ı eklemiş. Bu seneye yetişir mi bilmiyorum. Baumbauch genelde güz festivallerine uğrayıp filmini sonraki yıla sarkıtıyor. Ama her halükarda bu kadroyu izleyecek olmamız harika bir haber!


TARİH SIKINTISI YAŞAYANLAR

I, Tonya

Kimisi 2017’de gösterime giriyor deniyor ama henüz oyuncu seçmeleri bitmemiş. Kimisi ise 2018’i vizyon tarihi olarak gösteriyor, ama post prodüksiyon aşamasına geçilmiş. O yüzden şaşırtır, ansızın Oscar yarışına girer ya da terk eder diye tarih sıkıntısı yaşayanları bir araya topladım. Mesela Asghar Farhadi’nin yeni filminde Penélope Cruz ve Javier Bardem olacak. Yeni aldığı ikinci Oscar’ıyla bu henüz çekimleri başlamamış proje her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Steven Spielberg’ün de Mark Rylance ve Oscar Isaac’i bir araya getirdiği The Kidnapping of Edgardo Mortara‘sı var. Lâkin henüz filmdeki kilit çocuk oyuncunun kim olacağı bile belirlenmemiş. Teknik ekibi de henüz tamamlamayan Spielberg’ün sıkıntısı Baltasar Kormákur‘un da aynı karakterin öyküsünü Robert De Niro’lu bir filmle anlatacak olması. Hemen Mortara’yı da tanıtalım, kendisi dünyaya Yahudi olarak getirilmiş bir erkek çocuğu ve Hristiyan bir aile tarafından kaçırılıp bu inançta yetiştiriliyor. İki film de Mortara’nın yarattığı politik mücadeleyi konu alacak. Xavier Dolan’ın ünlü kaynayan yeni filmi The Death and Life of John F. Donovan‘ın da çekimleri tamamlanmış. Birkaç festivale uğrar, dağıtımcısını bulur, yarışa girişir. Margot Robbie’ye ilk Oscar adaylığını getirmesi beklenen I, Tonya, Alexander McQueen’in hayatını Jack O’Connell tarafından canlandırılırken izleyeceğimiz yeni Andrew Haigh filmi, Leos Carax’nın Rooney Mara ve Adam Driver’lı müzikali Annette, Alfonso Cuarón’un Meksika’da Meksikalı oyuncularla çektiği Roma, Beasts of the Southern Wild’la büyük benzerlikler taşıyacak Benh Zeitlin imzalı Wendy ve Denzel Washington’ın Fences’dan sonraki yeni numarası Inner City‘i de unutmayalım.


ANİMASYONLAR

The Breadwinner

The LEGO Batman Movie‘nin Oscar yarışına kadar dayanamayacağı aşikar. İlk film bunu başaramadıysa, ortalama eleştiriler alan devam filmi ne yapsın? Yalnız Eylül ayında gelecek The LEGO NINJAGO Movie‘nin durumu daha farklı.  Pixar’ın oyunu bu sene çok güçlü sayılmaz. Coco‘yu yıl sonunda gösterime sokuyor olmaları, daha önce The Good Dinosaur’a uyguladıkları tedaviye benziyor. Cars 3‘yi de seriyle büyüyen çocuklar haricinde kim izler bilmiyorum. Ve bu boşlukta Disney’in 2017’yi es geçmesi de dikkat çekiyor. Dolayısıyla uzun bir aradan sonra bağımsız bir stüdyonun Oscar aldığını görebiliriz En İyi Animasyon dalında. Mesela GKIDS imzasıyla izleyeceğimiz, Angelina Jolie’nin de yapımcıları arasında yer aldığı The Breadwinner favoriye dönüşebilir. Studio Ghibli ise Mary and the Witch’s Flower ile şansını deneyecek. Belki bir türlü yüzü gülmeyen Dreamworks, pek de umut vaat etmeyen The Boss Baby ya da Captain Underpants: The First Epic Movie ile sürpriz yapar. Bir de tabii Despicable Me 3 var. Gişede elde edeceği başarı, eğer çıtayı yüksek tutarlarsa işlerine yarayabilir. Loving VincentFerdinand ve ne kadar kötü eleştiriler alacağını merak ettiğim The Emoji Movie‘yi de ekleyeyim, âdet yerini bulsun.


TEKNİK HARİKALAR

Guardians of the Galaxy Vol. 2

Ridley Scott’ın küllerinden doğurduğu büyük efsane Alien: Covenant‘ı beklemeyen bir sinemasever yoktur sanıyorum. Düşündükçe heyecanlandığım ilk Ridley Scott projesi bu. Beauty and the Beast zaten vizyon tarihiyle ne kadar berbat olacağının sinyallerini veriyor. Ama kostüm tasarımında adını görebiliriz. Üç saatlik fanboy rüyası Justice League ciddi bir risk alarak Kasım’ı tercih etmiş vizyon tarihi olarak. Demek ki DC bu sefer boş gelmiyor. Thor: Ragnarok ve Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales varlığına kimsenin ihtiyaç duymadığı filmler olarak 2017’de yerlerini alacak. Görsel efekt ve ses dallarına sızarlarsa bilemeyeceğim. Ayrıca yeniden çekilen Ghost in the Shell ile Power Rangers‘ı da unutmamak gerek. İkisi de Mart’ı seçmiş seyirci karşısına çıkmak için. Demek ki düşündüğümüzden de kötü filmler izleyeceğiz. Guardians of the Galaxy Vol. 2 eğer ilki kadar iyiyse güzel bir geri dönüş alabilir Akademi’den. Yazı bekleyen Wonder WomanSpider-Man: Homecoming ve ses dallarının müdavimi Transformers: The Last Knight da sırf Oscar adayı olma ihtimali bulunduğundan izlemek zorunda kalacaklarımız arasında. Bir de bunlara ek Atomic BlondeBaby DriverValerian and the City of a Thousand Planets‘ı ekleyelim. Eleştirel ve gişe başarılarıyla doğru orantılı olarak teknik dallarda hortlayabilirler.

Devamını oku
15 Comments

15 Comments

  1. ulaş

    1 Mart 2017 at 17:10

    Logan’ı koymamışsınız. Ekip iddialı duruyor, eleştirmen yorumları da iyi.

    Logan, Dunkirk, Star Wars, Blade Runner. Belki büyük bütçeli yapımların senesi olur.

    The Discovery’i de heyecanla bekliyorum ben. Hem tarih hem platform sıkıntıssı yaşasa da, belki orjinal konusuyla The Lobster gibi oyuna dahil olur.

  2. Batuhan

    1 Mart 2017 at 19:00

    Aynen Logan a gelen eleştiriler cok iyi bakalım ımax de yerimizi aldık.

  3. Şükrü

    1 Mart 2017 at 20:21

    Hemen 2. filmiyle Hollywood’a kapak atan Deniz Gamze Ergüven’in filmine değinmemişsin. Unuttun mu yoksa görmezden mi geldin? 🙂

    • Umur

      1 Mart 2017 at 22:29

      Unuttum! İnanmayacak kimse biliyorum ama gerçekten unuttum.

  4. Yasemin

    1 Mart 2017 at 23:12

    Öncelikle bu büyük hizmet için teşekkürler, sezon finali podcastinden sonra bir tane de oscar gecesi ve kazananlar hakkındaki yorumlarınızın olduğu podcast gelemez mi acaba? Hepinizin bütün sezon yorumlarınızı dinledikten sonra bir de sonuç hakkınızdaki görüşlerinizi merak ediyoruz (tabi twitter sayesinde öğrendiklerimiz de oluyor ama sonuçla ilgili ayrıntılı bir podcast dinlemek isterim)

  5. fügen atasoy

    2 Mart 2017 at 16:50

    Eline sağlık. Muhteşem bir dosya olmuş. Hepsini izlemek nasip olur inşallah. Teşekkürler

  6. abdullah

    4 Mart 2017 at 00:20

    yaptığım yorum görünmüyor acaba silindi mi?

  7. abdullah

    4 Mart 2017 at 00:24

    logan bence bu sene en iyi film adaylığı için yarışacaktır. keşke onun da adını bir yerlere yazsaydın. yani en iyi film, erkek oyuncu, yardımcı erkek oyuncu adaylıkları alacağı düşünülüyor. hatta hugh jackman’ın adaylığı neredeyse kesin gibiymiş, ayrıca dafne keen’in performansı da son 10 yılın en iyi çocuk performansı olarak değerlendiriliyor. filmin müziklerinin ve görüntü yönetiminin de çok iyi olduğu söyleniyor.

    • Umur

      4 Mart 2017 at 00:30

      Mart ayında gösterime giren bir film için çok mu heyecanlanıyorsunuz acaba? Hugh Jackman’ın bu yıl asıl tutku projesi The Greatest Showman. Yani belki Logan, Oscar sohbetlerine dahil olur yıl sonunda ama film, erkek oyuncu, yardımcı erkek oyuncu gibi büyük kategorilerle ilgili bu kadar iddialı konuşmamalı bence.

      • abdullah

        7 Mart 2017 at 12:24

        İyi de bunu ben değil eleştirmenlerin geneli söylüyor. Yani Hugh Jackman’ın kariyerinin performansını verdiğini söylüyorlar aynı şekilde Patrick Stewart’ın da çok iyi performans sergiledikleri söyleniyor. Dafne keen için söylenenler daha ciddi, Son 10 yılda gelmiş en iyi çocuk performansı olduğu yönünde söylentiler var. Ayrıca filmin tonunun çok ağır olması yani yetişkinler için olması akademinin ilgisini çekecektir. Bunca zaman yapılan çizgiroman filmleri içinde birkaçı dışında yapılan bütün filmler çocuklar ve gençler için yapılmış olduğu bariz bir biçimde ortada. Deadpool bile geçen sene Oscar’ın kıyısından döndüyse Logan filminin bu konuda adaylık alacağını söylemek çok da zor değil kaldı ki Logan çok daha iyi eleştiriler almış durumda.

  8. abdullah

    7 Mart 2017 at 12:26

    Tabi ki bu yıl içinde çıkacak filmlerin kalitesine göre bu değişebilir, ama Hugh Jackman’ın adaylığı kesin diyen kesim haksız değil!

    • Umur

      7 Mart 2017 at 12:39

      Yarışın bitmesine daha 9 ay varken herhangi birinin adaylığının kesin olduğunu düşünmeyen kesim de haksız değil ama. Hele ki mevzu bir çizgi roman filmiyse…

      • abdullah

        7 Mart 2017 at 12:52

        Bunu 9 ay sonra göreceğiz elbette, umudum var bu konuda en azından en iyi film ve erkek oyuncu konusunda. Yıl içinde daha ciddi yapımlarla karşılaşacağız muhtemelen ama kaçı bu listeye girecek onu yapılan kampanyalar ve siyasi gelişmeler belirleyecek.

  9. Pingback: Emma Stone, ikinci Oscar’ına mı koşuyor? | Oscar Boy

  10. serhat

    5 Eylül 2017 at 14:37

    merhaba 90. oscar ödül törenini detaylı bilen var mı yada nerden temin edebilirim program

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin