Keyfî Drag Race Tekrarı: Böyle Aceleyle Söyle Nereye?

Dokuzuncu sezon queenleri çok yetenekli, dokuzuncu sezon queenleri arasında aşırı belli bir favori yok, dokuzuncu sezonun her dakikasında çok eğleniyorum diye diye nazar değdirdim sonunda. Kimsenin elenmediği sıfırıncı bölüm ve Jaymes Mansfield’a veda ettiğimiz berbat akrobasi görevinin ardından RuPaul’un çalışma ortamını ziyaret ederek yarışmacılarla birebir iletişime geçtiği, RPDR’ın eski sezonlarına daha yakın bir forma sahip ama yine de koşturan temposuyla parçaları birleştirilen üçüncü haftayı tamamladık. Bu sefer geriye kalan 13 divadan hayalî bir prenses ve bu prensesi komedi elementleriyle cilalayacak bir sidekick yaratmaları istendi. Minik görev ritüeli yine atlanırken sidekickler için de aptalca bir yeşil ekran bütünlemesiyle eziyetlerin en büyüğüne maruz bıraktı izleyicisini RuPaul.

Şimdi şikayetlere nereden başlasam diye düşünüyorum. Çünkü sıralamak istediğim çok şey var. Kollarımı sıvadım, kahvemi aldım, klavyemi harfleri yerinden fırlayacakmış gibi dövmeye başlıyorum. Derin nefes… Bir; bu sezon ana sahnede kullanılan ışıklarla ciddi bir sorunum var. Renk körü olduğum için size bu rengin maviye mi, yoksa yeşile mi daha yakın olduğunu söylemek benim haddime değil. Ama evet, yarışmacılar yürürken yüzlerini ve kostümlerindeki detayları göremiyorum, ki program bu sene VH1’a geçtiğinden ekstra HD formatında izliyoruz hepsini. Yalnız belki de bilinçli bir şekilde bu HD avantajı bile sabote edilmiş. Yüksek ya da düşük not alarak jürilerin kritiklerini duymak için sahnede kalanlara daha kabul edilebilir renkte ışıklar kullanılıyor. Sıkıntım öncesinde.

İki; Sasha Velour ve Charlie Hides’ın görünmez adam muamelesi gördüğünün farkında mısınız? Sasha’yı tanımadığım için artık yavaştan ilgimi kaybetmeye başladım. Charlie ile ilgili sezon öncesi çok büyük umutlarım vardı. Tüm röpörtajlarında ve carpool çalışmasında en çok ilgimi çeken queen olmuştu. Ama şu an ciddi ciddi eleneceğini düşünüyorum. Hatta eğer ki fikrimi soracak olursanız bir sonraki bölümde Charlie Hides’a veda edeceğimiz garantiymiş gibi geliyor. Neyse ki henüz Valentina’yı, her bölüme irili ufaklı imzalar atan Shea Couleé’yi göndermeye niyetli değiller. İki favorimin uzunca bir süre, hatta mümkünse finalde bile bize eşlik etmesi en büyük arzum.

Üç; bu sezonun görevleri, mmm nasıl desem… Biraz fazla mı uyduruk? Lady Gaga’lı epizotu tenzih ediyorum, geçen haftanın Beden Eğitimi dersinden farksız amigoluk ritüelini zaten seyirci hiçbir kurguda yargılayamazdı. Orada bulunmadığınız müddetçe kimin ne kadar efor sarf ettiğini anlamak güç. Bu bölümde de herkes, ama herkes sidekick‘i için Güneyli aksanını uygun görmüş. Artık ağızda boğulan şiveyle salt seks esprisi yapanları komik bulmaktan vazgeçsek? Trinity Taylor’a toz kondurmak da istememekle birlikte, yavaştan favorilerim arasına girmeye başladı çünkü, bu bölümde neden birinci olduğunu anlayamıyorum. Aslında anlayamıyorum demek de yanlış oldu, herkes yere çakıldığından sırf RuPaul’u bir tık daha fazla güldürdü diye kabul edebiliyorum. Lâkin benim gönlümün efendisi Shea Couleé, bu da bilinsin.

Yedikleri editlerden de biraz konuşmak farz oldu. Aja’nın lip sync performansı için son ikiye kalması ve Untucked’da ağzından tükürükler fışkıra fışkıra Valentina’ya saldırması belli ki yapımcıların kurmaya çalıştığı yapay olay örgüsüne uyum sağlıyor. Bu bölümün ikinci yarısında resmen ana karakter oldu. Instagram resimleri paylaşılarak Facetune ile makyajını iyi gösterdiğinin ama yüz yüzeyken retina parçaladığının altı çizildi. Yani önce bu itici yaratığın Top 3’ye doğru yol aldığını düşünüyordum; ama şimdi Aja şu yarışmadan şöhreti en çok zarar gören queen olarak mı ayrılacak muhasebesi yapmaktayım. Eğer ki aldığı kritikleri dinleyerek estetiğine biraz dikkat ederse Michelle Visage ve diğerlerinin bunu yutacağına şüphe yok. Yalnız yine kendi fikrimi araya sokup, tıpkı Acid Betty gibi yarışmanın orta yerinde fan favorilerinden biri olarak sepetleneceğine inanmaya başladım.

Valentina, Aja’nın da dikkat çektiği üzere aldı başını gidiyor. Yarışma tarihinde daha ilk üç bölümden bu kadar yüksek beklentiler oluşturan tek queen Sharon Needles idi sanırım, ki o bile Valentina kadar “dokunulmaz” olamamıştı. Yalnız çıtayı bir anda bu kadar yükseltmek de avantajlı sayılmaz. Tırmandığı noktadan yere çakılması halinde jürinin tokatı ağır gelebilir Valentina’ya. Hırslanıp bu bölümde birinciliğine kavuşan Trinity Taylor’dan da Roxxxy Andrews hissi alıyorum. Özü pageant, ama kendiyle barışık ve komediye açık. Jüri her daim savunmasız kalmaktan, risk almaktan korkmayan yarışmacıları kayırdı. Trinity de şüphesiz ki onlardan biri. Ve bir de Farrah Moan’a dikkat çekmek. Yüksek ya da düşük not fark etmeksizin, her bölümde yüzünü gösterenler arasında Farrah. Ya sızlanıyor, ya tatlı bir yorum yapıyor ya da Untucked’da spot ışıklarını çalıyor. Demek ki onun da yarışmadaki ömrü uzun. Top 4, hatta Top 3 kokusu alıyorum.

Aja ile Kimora Blac’in lip sync performansına gelirsek… İkisi de Bonnie Tyler şarkısı “Holding Out for a Hero”nun sözlerini doğru düzgün bilmiyordu besbelli, ki daha bir bölüm önce Aja’nın hangi janr olursa olsun karşısına çıkanı lip sync’de ezeceğine dair bir iddia duymuştuk, palavraymış. Yalnız RPDR ekibine kızgınım. Çünkü Kimora Blac’den nefret ederek başlayan yolculuğum ne olur gitmesin diye ekrana bakıp yalvararak sonlandı. “What’s a bloomer? It sounds disgusting.” repliği bir süre daha günlük hayatımın bir parçası olacak. Bir de bu bölümde üzerine “Adjective” eklendi, tam oldu. Kalsaydı üçüncü sezonun divası Mariah gibi Snatch Game zamanına kadar dayanabilirdi belki.

Keyfî Drag Race Tekrarı – Untucked

• Eureka o peruklarıyla sizce de Troll’e benzemiyor mu?
• Sasha Velour’un kendini entelektüel ve özel bir sanatçı zannetmesinden içime fenalık geldi. O kadar ciddiye alıyor ki yaptıklarını, izlerken yoruluyorum.
• Cynthia Lee Fontaine’in neden geri getirildiğini bu bölümde de çözemedim. Cucu‘suyla beraber Trump tarafından sınır dışı edilmesini istiyorum.
• Octopuşşy.
• Untucked > Ana Bölüm