Keyfî Drag Race Tekrarı: Tuck Paketlemesine Giriş

All Stars 2 kayda değer reytingler aldı, RuPaul aday olduğu Emmy’i kazandı, program kablolu kanalı Logo’dan herkesin rahatça ulaşabildiği VH1’a geçti derken bilmem farkında mısınız RuPaul’s Drag Race bir anda mainstream kültürün bir parçası hâline geldi. Bu hafta yarışma tarihinin en düzgün oyunculuk görevini izleyip, bir de üzerine popüler komedi programı Saturday Night Live’da Drag Race temalı bir skeç yapılınca, ve hatta bu skeçte Trinity “The Tuck” Taylor’ın adı anılınca, tam anlamıyla popülerliği pekişti Drag Race’in. Evet, sadık fanları olarak biricik realite şovumuzu başkalarıyla paylaşmak istemiyoruz; ama direnişlerimize rağmen RuPaul ve mirasına ortak olmuş kızları artık daha büyük kitlelere ulaşıyor, bunu da kimse inkar edemez.

Neyse efendim, biz asıl bölüm sohbetimizi yapalım. Sezon başında tanıtımlar dönerken kimsenin umursamadığı,  prömiyerden ilk görüntüler geldiğinde kesin elenir dediğimiz Trinity Taylor bu hafta itibariyle Shea Couleé’ye “Tacı o kadar da kolay alamayacaksın.” mesajını verdi. Henüz Shea düşük bir skor alarak lip sync sınavını vermediğinden koşullar eşit görünmese de, RuPaul en nihayetinde karar verirken Trinity’nin NBC’nin 42 yıllık efsanevi şovu SNL’de mevzubahis olmasını değerlendirmeye alacaktır diye düşünüyorum. Erken favorilerden birine de veda ettiğimiz bu hafta için dokuzuncu sezonun kırılma anı diyebiliriz kısacası.

Görevde kim ne yaptı diye çene çalmadan önce Nina Bo’Nina Brown’ın negatifliğinden, sürekli bardağın boş tarafından bakmasından ve özgüven eksikliğinden ne kadar sıkıldığımı söyleyebilir miyim? Ağzını açtığı her anda enerjim düşüyor. Farrah Moan geçen hafta bölüm başında ufak bir göndermede bulunmuş ve Nina’nın yarışa yüzde yüzünü vermediğini söylemişti. Haksız olduğunu düşünen var mı? Yani Nina, Jasmine Masters taklidi haricinde şu ana kadar bize ne verdi? Kartonları kafasına yapıştırması, yakınına yaklaşıldıkça kusurları ortaya çıkan makyajı bu kadar övgüyü hak ediyor mu? Dediğim gibi bu hafta Trinity ve dokuzuncu sezon için bir kırılma noktasıydı; ama Nina ve benim için de benzer bir U dönüşündeyiz. İlk haftadan beri nefes almasına dahi tahammül edemediğim Aja’nın karşısına çıktığında elenmesini istemem bir tesadüf olamaz.

Farrah Moan’u da tüm mıymıntılığına, sürekli şikayet etmesine rağmen sevdim, bağrıma bastım. Ama ne görev gelirse gelsin Farrah beklenileni bir türlü veremiyor. Gerçi bu görevde spot ışıklarının tamamını emen Trinity Taylor’la karşılıklı oynaması da bir dezavantajdı. Zaten herhangi bir görev başlığında kendini gösteremeyen Farrah’nın şu saatten sonra jüri tarafından kendini kanıtlasın diye bir kenarda tutulacağı da yok. Sevgim baki, sadece olmayacak duaya mesai harcamayı bıraktım. Onun yerine baş ağrısı yaratmakta çığır açan Alexis Michelle’in gitmesi için gayret ediyorum. Fakat o da korseye girmemiş bedeni, kutuyu andıran kostümleri, sorgulanmaya açık makyaj yetenekleriyle kayırılıyor ve hatta yarışmanın favorileri tarafından rakip olarak görülüyor! Demek ki bizim anlayamadığımız, fark edemediğimiz bir şeyler var.

Görevden de bahsetmem gerekiyor öyle değil mi? Her ne kadar yarışmanın 2009’dan bu yana gördüğü en iyi oyunculuk görevi olduğunun altını çizsek de genel olarak bu acting denemelerinde tekst pek salak olduğu için gülecek bir şey bulamayıp yarışmacılar için kötü hissederek öldürüyorum zamanı. Podyumdaki kostümlerini değerlendirmeye almadan evvel sadece görev bazlı konuştuğumuzda Trinity Taylor haricinde konuşmaya değecek bir şey de bulamıyorum. Aja, Alexis ve Nina tam anlamıyla kötüydü. Sasha en uyduruk rolde bile kendini bir şekilde ciddiye almayı başardı. Peppermint ile Farrah’yı silik buldum. Shea abartıda Meryl Streep’i solladı. Valentina ise Valentinacılık oynadı. Sonuç? Trinity haricinde baş tacı edilecek bir performans olmadığından hak yerine bulduğu, tuck’ı dar queenimiz ikinci zaferini tattı.

Kızlar kostümlerini giyip sahneye çıktığında da çok matah bir şeyle karşılaşmadık. Shea’in üstü başı çok zayıftı, Valentina o perukları ve kötü dolgulanmış tulumuyla gözlerimizi kanattı. Farrah’nın Dolly Parton esintili kostümü ve biraz da Peppermint’in kusursuz kum saati figürünü başarılı buldum. Trinity ilk haftadaki pelerinli silüetine, pageant peruklarından biriyle geri döndü. Aja, Alexis, Nina ve hatta biraz da Sasha’nın üstü başı da hiç kusura bakmayın, dökülüyordu. Hmm, şimdi düşünüyorum da gerçekten bu bölümü sevmemişim ben. Günah çıkartma kısımlarındaki GIF olmak isteyen mimikleri dışarıda bıraktığımda elimde sürekli “Eeee?” diye ekrana bakan bir Umur kalıyor.

İkinci kez ielmeye değer görmediğim yeni bölüm sonrası artık Shea Couleé’ye finalde eşlik edecek kişinin Trinity Taylor olduğundan adım gibi eminim. Ekran süreleri hesaba katıldığında Peppermint’in de Top 4’e rakiplerinden çok daha yakın olduğunun altını her hafta çiziyorum zaten, ki o minik yorumlarıyla ister istemez benim de kalbimi çalıyor. Dileğim Valentina’nın da benzer bir şekilde final görmesi. Lâkin dedikodular bu hayalimin skandal niteliğinde bir olayla gölgeleneceği yönünde. Bekleyelim, görelim. Hadi yine Cuma olsun da, kütüphane açılsın, okumalar başlasın, kızlarımız RuPaul Roast için esprilerini yazsın. Hadi!

Keyfî Drag Race – Untucked

• Sasha Velour’un Farrah Moan taklidi sezon boyunca yaptığı her şeyden daha komik ve daha akılda kalıcıydı. Thorgy gibi bir avazda gittiği günleri de görürüz inşallah.
• Trinity’nin alt takımlarını nasıl paketlediğine dair bir video var Youtube’da, izlediniz mi? Henüz kendime gelemedim uygulamayı gördükten sonra. Fizyolojik olarak böyle bir şeyin mümkün olacağına da inanmak istemiyordum. Boşuna The Tuck demiyorlar yani.
• Valentina’dan gelen Alexis Michelle yorumu da şahaneydi. Bu sezonun Roxxxy Andrews’u diyordum ya Alexis için, boşuna değilmiş. Ama bari Roxxxy ne giyecek diye beklemekten keyif alıyorduk. Bunun doğru yapabildiği tek bir şey yok. Snatch Game hariç…
• RuPaul’un makyajı biraz düzeldi mi bugün? Ah be Mathu Andersen, niye gittin ki?
• O lip sync’den de sadece birinin gitmesi çok garip. İkisi de aynı derecede sıradanken ya “Shante, you both stay.” ya da “Neither one of you survived that lip sync.” gelmeliydi ama işte…