Dizi Eleştirisi
The Handmaid’s Tale (1. Sezon)
| A |
Televizyondaki devrime kimileri kasti dâhil olurken, kimileri de zamanın ruhunu – bilhassa ABD’deki politik görüngeyi – havayı koklamadan da yakalayabiliyor. The Handmaid’s Tale henüz konservatif Amerika’nın sesini yükseltmeye cesaret bulamadığı bir sırada prodüksiyona girmiş ama Hulu’da seyirciyle buluşma tarihi post Trump dönemine denk düşüyor. Kadın düşmanlığı özgürlükler ülkesinin en kıdemli makamında bir babun oturmadan evvel de varlığını sürdürmekteydi. Ama iyice ayyuka çıkan cinsiyetçilik ve hatta faşizmin etkisiyle The Handmaid’s Tale hiç olmadığı kadar amacına uygun hissettiriyor. Feminist yazar Margaret Atwood, Türkçe’ye Damızlık Kızın Öyküsü olarak çevirilen romanı kadın hareketinin en mühim edebiyat eserlerinden biri olarak kabul görmekte ve bir noktada Children of Men’i de andıran öykü neyse ki ne yaptığının bilincinde bir ekip tarafından başarıyla televizyona uyarlanmakta. Mad Men ve hemen ardından Top of the Lake ile altın çağa adını altın harflerle kazıyan Elisabeth Moss’un başını çektiği kadroda güncel simaların (Ann Dowd, Samira Wiley) yanı sıra ufacık bir rolle hikâyenin tüm ruhunu gözler önüne seren Gilmore kızı Alexis Bledel da mevcut. Tabii kadrosunun başarısından ziyade olabilecek en kötü kıyamet varyasyonunu büyük bir incelikle dillendiren Bruce Miller’dan bahsetmek gerek. The CW’nun içler acısı The 100’ından geldiği nokta takdir edilesi. İnancın uyuşturduğu zihinleri, farklı şiddetlerde ve formlarda vücut bulan direnişi ve her şeyden öte yaşama içgüdüsü ile The Handmaid’s Tale var gücümüzle inkar edeceğimiz bir distopyanın, belki en ince ayrıntısına kadar değil ama böyle bir düzeneğe hayır demeyecek insanlarla aynı havayı soluduğumuzun anımsatıcısı. Ve bir kez daha TV’nin beyazperdenin bir adım önüne geçtiğinin kanıtı bana sorarsanız. Hiçbir vizyonerin bu kabusu 120 dakikaya sığdırıp da benzer bir tokat atabileceğine inanmıyorum. İhtilal ekranda, peki siz neredesiniz?
MVP: Elisabeth Moss
Metin
6 Temmuz 2017 at 14:40
“Hiçbir vizyonerin bu kabusu 120 dakikaya sığdırıp da benzer bir tokat atabileceğine inanmıyorum.”
Aslında romanın doksaların baından kalma bir de sinema adaptasyon versiyonu mevcut.
Umur
7 Temmuz 2017 at 16:42
Haberim var ama 120 dakikada benzer bir etki yaratılamaz, onu demeye çalıştım. Ama izleyeceğim!