Eleştiri
The Lovers
Romantik komedi janrı zirvesini doksanların sonunda gördükten sonra tek tük iyi örnekler haricinde renovasyon isteyen tür, eskisi kadar esip gürleyemez oldu. İyi görünümlü, orta seviye geliriyle üst sınırlarda (bizim için) hayatlar yaşayan şehirli çiftler havaalanında tekrar birleşecek diye formül senaryo nöbeti tutarken daha katmanlı ve üç boyutlu karakterlerin yer aldığı minik bağımsızlarla alışılagelmişin dışında bir romantizmin tadına bakıyoruz şimdilerde. The Lovers, bilhassa iki cinsiyete de eşit yaklaşan tavrı ve yaş ortalaması daha yüksek bir karı kocayı ele alması sebebiyle ekstra dinç. Bir zamanlar bu minvaldeki filmlerin düdüğünü öttüren Debra Winger ile senaristlikten oyunculuğa transfer olmuş Tracy Letts’i bir araya getiren yapım, bitmiş bir evliliğin son safhasında yakalıyor karakterlerini. İkisi de ihtiyaçlarını giderecek daha genç aşıklara gönül vermiş ve uzakta okuyan oğullarının son ziyaretini anlaşmalı olarak tüm bağları koparmak için kullanma niyetinde. Ama arayı açan çift taraflı hayatlar, bir boş anlarında eski tutkulu günlerine geri dönmeleri ve bedensel açlıklarını birlikte gidermeleriyle eski formuna kavuşmasa bile, tereddütlere mahal veriyor. Yükümlülükler zevklere, hevesler zincirlere evriliyor. Aradıkları cevabın burunlarının dibinde olduğunu görmeyen karı koca en nihayetinde yeni birine değil, tehlikeyi tatmaya, yasak meyveyi yemeye ihtiyaç duyduğunu kavrıyor. Tabii bu süreci pek sancısız atlatamıyorlar ne yazık ki. Hayal kırıklıklarına ve arzularına yeni tanımlamalar getirirken sıkı sıkıya olmasa bile kan bağıyla sağlamlaşmış kuruma olan sadakatleri sınanıyor. İkinci bahardan bir kriz çözümlemesi, herhangi bir yaş aralığındaki seyircinin empati kurabileceği acı tatlı bir çıkmazın portresi çıkıyor ortaya. Tatmin olmaz insan evladının yedisinde neyse yetmişinde de o olduğunun kanıtı âdeta. Klasik orta-üst sınıfa tabi Amerikan ailesinin röntgeninde bolca tekillik, gizli muhafazakarlıktan doğan esnemezlik mevcut. Ne zaman ki iki ana karakteri sınırları görünmez kılabilmek için harekete geçiyor, o zaman yüzlere tebessümler yerleşiyor, dalgınlıkların ardından sorunlar değil tasasızlık çıkıyor. Yalnız gözlem yeteneğindeki eşsizlik aşırı müzik kullanımı ve finalde bir sinema filminden ziyade bir tiyatro oyunuymuş izlenimi veren doruk noktasıyla biraz baltalanmıyor değil. Duygusal katarsisi bu denli yaralayan bir kapanış tercih edilmesi, yönetmen/senarist Azazel Jacobs’ın mı yoksa ekonomik rollerden göz dolduran performanslar çıkaran Winger ile Letts’in suçu mu karar veremiyorum. Kesin olan tek şey kategorisine atandığında daha sakin bir kalabalığın arasına düşen, alışılmışa ayak direten bu filmlere ihtiyaç duyduğumuz. Karın bölgesi sfenkse dönmüş erkeklerden, kendi ayaklarının üzerinde duracağını zannederken yine bir erkeğin ağzının arasındaki iki çift söze bakan kadınlardan sıyrılmak. Dolayısıyla The Lovers’ın öyle ya da böyle ucundan tutmaya çalıştığı perspektif zaten maça 1-0 galip başlıyor. Çalmaya devam et modern Amerikan bağımsız sineması, dinleyesim var. Hatta elin değmişken şu evlilik kurumunun tanımlanamaz girdaplarında tehlikeye açlığımızı göstere göstere iyice kanırtsan, hiç de fena olmaz.
Fesat Mukayese: The Lovers > Amour