Eleştiri
Wilson
Woody Harrelson’ın acaba ödül sezonuna uğrar da ekonomik oyunculuğu sonunda Akademi ve diğer ödül grupları tarafından değer görür mü diye yolunu gözlediğimiz Wilson, ertelenip vizyon takviminin ilk yarısına sarkıtılınca neyle karşılaşacağımızı az çok anlamıştık. The Skeleton Twins ile sevip bağrımıza bastığımız yönetmen Craig Johnson, kendince bir hayran kitlesine sahip aynı adlı grafik romanı taşıyor beyazperdeye. Wilson, yalnız sürdüğü hayatı geçmişinden mühim bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla temelinden sarsılan bir adamı konu alıyor. Kendinden daha garip eski karısı hamile kalınca ondan habersiz çocuğu doğurmuş olduğunu öğreniyor ve büluğ çağının en buhranlı sürümünü yaşayan, yaşatan kızcağızla iletişime geçmeye karar veriyor. Bir kara komedi olmak uğruna epey uğraş veren ve bunu da hissettiren Wilson’ın filme adını veren ana karakteri ne yazık ki yeteri kadar ilgi çekici bir adam değil. Dolayısıyla tüm hikâyesini bu eksantrik bireyin farklı başlıklar altındaki kefaretine ayıran bir filmin de kurduğu tuhaf ve yaralı evrende seyircisini alıp sürükleyecek motivasyonlar ilk çeyrek bitmeden kabak tadı veriyor. Dünyaya baş aşağı sarkıp bakan ve buna göre yaşamak için çaba sarf eden inatçı, şahsına münhasır, özgürlükçü karakterler zaten virüs gibi hem beyazperdeye, hem de beyaz ekrana dağılmış durumda. Ne yazık ki aynı damara oynayan bu zevksiz komedi rutininin kendi jenerasyonunun en iyi oyuncularından Woody Harrelson ve Laura Dern’ü kadroya dahil edebilmiş olması haricinde bir artısı yok. Johnson, The Skeleton Twins’de organik bir kardeşlik ilişkisinden geç de olsa büyümek, acıyla tatlı tatlı idare edebilmek üzerine bir şeyler söyleyebilmişti. Wilson’da ise sesler boğuk, davalar maksatsız. Histeri krizleri sırasında kim kimi bastıracak yarışına dönüşen bağrışmalar arasından cımbızla birkaç cümle seçip sırıttığımızla kalıyoruz. Ne gariptir ki film gösterime girmeden evvel yaratılmış “Bu, Harrelson’ın kariyeri için önemli bir dönüm noktası olabilir.” beklentisinin tadını tüm pasaklılığına rağmen alabiliyorsunuz. Fakat bu kazanım, beşinci dakikasından sonra uzatmaları oynayarak kuyruğunu kovalayan bir tekste maruz kaldığınız gerçeğini de değiştirmiyor.
Fesat Mukayese: Fathers’ Day > Wilson