Eleştiri
A Ghost Story
Ne zaman bienal sponsorluğundaki estetik politikalarına bu kadar ihtiyaç duymaya başladık bilmiyorum; ama dünya antika tüplü televizyonlarda cızırtılı VHS kaset kayıtları izlemeye her zamankinden daha fazla muhtaç. Farklı olanı baş tacı ederse içindeki olağanlığı unutturabileceğini düşünen zihinlere de pek iyi geliyor bu vitrinlik zevk gereçleri. Sırtına yakısını koyup battaniyenin altından öykülerini ağır ağır anlatmayı tercih eden yönetmen David Lowery, Tumblr neslinin animasyonlu resim ihtiyacını en az iki ay karşılayacak yeni uzun metrajlısında varoluşsal krizlerinin dayanılmaz ağırlığını seyircisine de yaşatmayı amaç edinmiş. A Ghost Story, yaşam ile ölüm arasına sıkışmış, görüşünü nevresimde açtığı deliklerle sağlayan eski moda bir hayaletin, hüzünden medet uman buhranını konu alıyor. Anahtar kelimeleri zaman (ama akmıyor), sevgi (ama hissedilmiyor), kayıp (ama giden aranmıyor) ve teberru (yersen). Halbuki bilinç akışında eşit ağırlıkçı zihniyete hitap ediyormuş taklidini şöyle bir sıyırırsanız epey formüle bir kurnazlık ortaya çıkıyor. Lowery bütün olarak bir şey ifade etmektense tekil optik aldatmaların, görsel uyarımın ahlakıyla oturmuş yönetmen koltuğuna. Derdi tasası saman alevinden hallice. Yalan değil, bu pofuduk şiirselliği, dörde üç ekrana sıkıştırılmış puslu reklam bediiyatını 2017 özetinin görünen bir yerine kondurduğunuzda fotoğrafik hafızanızın olmayan parçalarından yeni bir anlam çıkarabilmişsiniz hissiyatı yaratmak mümkün. Benim anlamadığım kısım halvete gelen seyircinin enerji sarf ettiren bir eylem göstermek yerine, amaçladığı fiilin pornomsu versiyonunu izlemek istemesi. Eğer bir gün oturduğum yerden önemsizlik ve şuursuzluğun ebediliğine alkış tutarsam belim kırılsın, bana hayır işi gibi mesai yaptıracak filmleri seversem parmaklarım kopsun sözümü hatırlaya hatırlaya ekrana kişnediğim A Ghost Story 45 saniyelik materyalini bir buçuk saate yayarken mızırdanmayı seven Casey Affleck ve oyunculuk tekniğinde duvara bakma metotunu tercih eden Rooney Mara ile başladığı yerde bitseydi keşke. Ki bir noktada başladığı yerde bittiğine dair bir sav da oluşturabilir, ne de olsa iyi yıkanmış çarşaf takımını dolduracak kadar bile zeka pırıltısı mevcut değil. Ne diyelim? Var olma, yok ol.
Fesat Mukayese: Casper > A Ghost Story
dundjay
2 Ekim 2017 at 02:41
filmin en büyük problemi: “sevgi (ama hissedilmiyor)”. hipster işleri hep böyle soğuk mu oluyor yoksa bu filmde mi sorun sadece?
Casper > A Ghost Story asfysyeh en güzel fesat mukayese bu olmuş
Serhan
17 Kasım 2017 at 13:42
Umur, lutfen ama lutfen beyazperde.com yazarlarindan kopya gorunen bu tarzini birakip, seni sen yapan ve bu siteyi okunabilir kilan basit ve sade anlatimina doner misin?
En azindan bu site icin…
Umur
17 Kasım 2017 at 13:55
Beyazperde yazarları çok kötü değil mi ama yahu, nasıl benzettin? 🙂
Tek paragraf etkisi bu. Filmlere daha mizahi yaklaşmak istiyorum artık. O oyuncu şöyle, bu yönetmen böyle yazılar muhtemelen bir daha gelmeyecek benden.