Takip et

Eleştiri

Call Me by Your Name

tarihinde yayınlandı.

Yönetmen: Luca Guadagnino | Oyuncular: Timothée Chalamet, Armie Hammer, Michael Stuhlbarg, Amira Casar, Esther Garrel, Victoire Du Bois, Vanda Capriolo, Antonio Rimoldi, Elena Bucci, Marco Sgrosso | Senaryo: James Ivory (uyarlama), André Aciman (roman) | 132 dakika | Drama, Romantik

Öyle bir film hayal edin ki perdeden ılık yaz meltemi vursun suratınıza. Yazlık hâli, banyo çeşmelerinin üzerinde yıkanmış mayolar asılı, kara sinekler vızıldayıp duruyor. Efil efil üst baş çekilmiş, kahvaltıya bile deniz şortlarıyla gelinmiş. Merdivenlerin her basamağı gıcır gıcır ses yapıyor, gürültüsüz kapanan tek bir kapı yok. Uyku saatleri perişan, kahvaltılar güneş en tepedeyken başlıyor. Meyvenin olmuşunu ağacından koparıp lezzetine vararak mideye indiriyorsunuz, keyfiniz tekerrür eden yaz rutininizin sarhoşluğuyla hat safhada. İşte Call Me by Your Name tam olarak bu film. Saydığım her bir şeyi somutlaştırmış, parçaları bir bütün hâline getirmiş. Atın bir kenara o ergenlik deliliğini, elini kolunu nereye koyacağını bilemediğin âşık vaziyetlerini. Zaten ilk aşkın avuçları terletmesine, midede kelebekler uçuşturmasına gelene kadar evrenselin de evrenseli bir sezgi yakalanmış. Nasıl seslenmek istediğiniz sizin inisiyatifinizde. Büyüme sanrılarının sponsorluğunda gelen tarifi imkansız hisler bütünü öykünün sadece kaymağı. Ne olduğu, ne bittiğinden bağımsız bir hayranlık ve bilhassa mestlik yaşıyorum, I Am Love ve A Bigger Splash gibi iki duygu volkanını üzerimize patlatmış, Guadagnino’nun yeni filmiyle. Alabildiğine erotik hatıralar tüneli tadımlık anlarla bezeli. Ve bu baktıkça kalp sızlatan hareketli fotoğraf albümünde hep bir doymamışlık, hasret hakim. Hani yanınızdan ayrıldığı anda özlemeye başlarsınız ya, içiniz sızlar. Bilirsiniz ki hiçbir şey arzu ettiğiniz gibi olmayacak ama istemekten de vazgeçemezsiniz. İşte o dillendiremediğimiz, söylesek de yeri dolmayan boşluğu yakalamış Guadagnino. Nasıl bir gözlem yeteneğinin, yaşanmışlığın, kederin ürünü bu bilmek isterdim. Sonunu bile bile kanırttıklarımızın temsili sanki. Kabul, akıllara zarar bir yeteneğe sahip Timothée Chalamet tarafından canlandırılmış Elio’nun kabullenmeyi ertelediği şeylerden artık kaçamadığı noktada var gücüyle içindekileri koyuvermesi, André Aciman’ın okumak için can attığım aynı adlı romanından uyarlama bu filmi bir adım daha ileriye taşıyor. Fakat varsın Elio’nun, yazına güneş gibi doğan Oliver’ın adı, sanı, kimliği değişsin bir şey fark etmez. Büyümekten, sevmekten, sevilmekten, ızdırap çekmekten dem vurup tasvirine bu kadar hakim bir film olmadı, olmayacak asla. İstediği hayatı yaşama fırsatını bulan Elio’ya feminen bir atkı ile daha özgür bir geleceğin emanet edildiğini işaret etse de yarı sakat finalinde sureti bu pürüzü dert etmeyecek kadar kusursuz. Sufjan Stevens’ın bağırmaya çekindiği şarkısı, Michael Stuhlbarg’ın gözde yaş bırakmayan monologu gibi dikkatli, ürkek, ağırbaşlı, güngörmüş, heyecanlı, şaşkın ve hayat dolu Call Me by Your Name. Hem ihtiyaç duyduğunuz, hem de ihtiyaç duyduğunuzu bilmediğiniz her şey. Buradan yelken açacağı olası Oscar zaferleri de kanata kanata sapladığı kancasını bilediği kadarıyla kalır. Çünkü Guadagnino, yarım asırlık bir davanın dolaylı ya da aksi yoldan parçası olmuş masal kahramanlarını alıp, kendinden sonra geleceklere örnek teşkil edecek bir sanat ürünü meydana getirmiş. Yüksek mevkilerden atanacak muvafakatların, elde ettiklerinin yanında bir kıymeti yok.
Fesat Mukayese: Call Me by Your Name > Moonlight

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin