Eleştiri
Climax
Kariyerini şok etkisi ve dünya üzerinde cehennem türevleri yaşatmaya adamış Gaspar Noé ile kendimi daha az genç hissetmeye başladığım dönemde ilk kez buluşuyoruz. Dolayısıyla üniversite sıralarında sürünüp toyluğa yeni anlamlar kazandırdığım süreçte izlediğim Noé filmlerine verdiğim tepkiyi bir kenara koydum, aklım başımdayken tekrar ziyaret etmeyi bekliyorum. Tabii bugünün meselesi Climax. Filmekimi kapsamında gösterilen yapım 20 kişiden oluşan genç bir dans topluluğunun tek bir gecesini anlatıyor. Tüm klostrofobinizi harekete geçirecek tek mekan disiplininde mesele herkesin tadına baktığı sangrianın içine atılmış LSD’ten sebep berbat trip hâlinin başlamasıyla biraz olsun hareketleniyor. Bunun haricinde bir pasaklı dans rutini, steadicam sponsorlu kesintisiz planlar ve güvenlik kamerası gerçekliği yaşatan saç gülü gösterisi var. Bir nevi Noé’nin bakın teknik olarak neler yapabiliyorum şovu. Peki bunun ötesinde Climax ne anlatıyor? Zehir saçan erkeklik müessessinin rezaletini göstermeye yine tecavüz, alıkoymalı anal seks fantezilerini dillendirerek start alıyor. Kadın ve erkek arasında çok keskin sınırlar çizdiği yetmezmiş gibi filmin tüm gay karakterlerini aşırı feminen, lezbiyenleri de maskülen eyliyor. Yalnız garip bir şekilde etrafa birkaç adet sesi tok hanım da yerleştirmiş. Hamile kadınından, enseste göz kırpan kardeşlere kadar casting bu göze çarpan seçimlerle dolu. Artık bu da kendi kucaklayacılığının röntgeni olsa gerek. Toplum size bir rol belirlemiş olabilir. Ama bakın ben de sözde provokasyon sanatı yapıyorum; fakat aynı gericilikten farkım yok… Gibi. Gerçi bunu bir eleştirme yöntemi olarak ele alanlar da var. Belki filmografisinde ne tür cinayetler işlediğini bilmesek inanırdım. Lakin karnım tok, almayacağım. Bir taraftan da tüm savurganlığına rağmen tutucu bir film Climax. Noé vakti zamanında porno çekmek yerine kötü senaryolara o kadar çok aşırılık yerleştirdi ki Climax’in pipi ve kuku utangaçlığı geçmişi düşünüldüğünde orijinal geliyor. Yeryüzündeki cehennemin Avrupa menşeli çöp tekno müzik ve kötü torbacının eseri bir buğu olduğuna inananlar için o kolektif “kafa” yüklenmesi baki. Ama artık Noé filmlerinin sattığı gırtlak sıkan boğuşma için çok büyümedik mi diye düşünüyorum. Şartlar hepimiz için değişti. Dünya eskisi kadar küçük değil. Tamam, ensesi şamar büyüklüğünde olanı dahi etkilemiş ekonomiye sahip bir ülkede yaşadığımızdan şu son birkaç ayda dış hatlarla ilgili hayallerimizi kısıtlar olduk. Ama koca bir skandalmış gibi satılmaya çalışılan vasatlık töreninde deneyimlenenleri gidip en ön sıradan bizzat kontrol edebileceğimiz bir bugüne sahibiz artık. Bu bakın LSD çarparsa böyle çarpar gevezeliğinin iki kamera hareketi haricinde hikâye bazında düşünüldüğünde bir karakteri mevcut değil. Hayalin de hayalini satıyor Noé. Hitap ettiği kitlenin Winamp’ta görselleştirici izleyerek büyüdüğünün bilincinde. Uzaklaşalım artık şu arka sokaklarda neler oluyor riyakarlığından. Salt klip estetiğinde yanlış satıcılarla muhattap olmuş beyimizin Gwyneth Paltrow misali Goop sayıklamasını anlamlandırabilecek biri olduğunu düşünmüyorum bu yüzden. Tabii yine de filmin gördüğü ilgiyi bilhassa kamera kullanımındaki başarılı uygulamaları sebebiyle hoş karşılamaktayım. Yalnız bunu da Climax’in hiçbir şey, ama koşulsuz şartsız hiçbir şey anlatmayan bomboş bir film olduğununun bilinciyle yapmak gerek. Müzik fon olmuş, kamera 360 derecelik dönüş yapmış derken balo sahnesinden çalınma figürlerle eşcinsel kültüre zorbalık yapan hâli de unutulmasın.
Fesat Mukayese: Amsterdam gidiş-dönüş bilet > Climax