Eleştiri
Late Night
The Mindy Project sayesinde kalemiyle yapabildiklerine vâkıf olduğumuz Mindy Kaling’in yaz vizyonuna sıkıştırdığı Late Night, kelli felli bir post-MeToo filmi. Emma Thompson’ın basın turları sırasında bir kadın talk show sunucusu anlatıldığı için filmin bilimkurgu olarak da nitelendirilmesi gerektiğini söylediği yapım hem içerik, hem de vitrine konuluş biçimiyle günümüze dair bütün olmazsa olmaz durakları ziyaret ediyor. Ancak politik doğruculuk sanatı bitiriyor mu sorusunu konfor alanları işgal edildiği için durmadan soran cis hetero beyaz erkek müsveddelerini haklı çıkaracak bir kargaşa mevcut burada. Hikâyeyi bilmeyenler için kısaca özetleyeyim… Senelerdir televizyonun late night denilen kuşağında sohbet programı sunucusu olarak işlev görmüş, ancak zaman içerisinde seyirciyle bağlantısı kesilmiş ve komedisinin dili eski kalmış Katherine Newbury adında bir kadın var merkezinde öykünün. Bu hanımefendinin koltuğunun sallanması ve tabii klasik “Kadının kadına düşmanlığı feminist hareketi her şeyden daha çok sarsıyor.” düşüncesini haklı çıkaran cinsiyetçiliği sebebiyle yazarlar odasına Mindy Kaling zembille gökten iniyor. Ancak onun da çok başarılı fakat cinsiyeti, rengi ve elde edemediği fırsatlar yüzünden yükselememiş yazar kimliği yok. Aksine sektörden biri olmadığının altı çizilmek istenerek hem özel hayatına, hem de kariyerine birkaç handikap monte edilmiş. Buraya kadar hiçbir şeye kulp takmak mümkün değil esasında. İşlerin sarpa sarmaya başlaması, Kaling’in filmini kör kör parmağım gözüne şablonlara donatmasına tekabül ediyor. Erkekler her türlü ahlaksızlığı yapar affedilir, kadın yaparsa aforoz edilir mi dediniz? Var. Eğlence sektöründe hâlâ ipler beyaz erkeklerin elinde isyanınız sabit mi? Buyrun, Late Night katkıda bulunsun. Fırsat eşitliğini sağlarken işvereni ehlileştirip Benetton reklamından makas alan bir ofis ortamı kurarak göstermelik huzur mu sağlıyorsunuz? “Oluyor, olabilir!” mesajıyla alandayız. Yalnız hepsi olumlu mesajlarını aynı potada eritebilme kabiliyetinden yoksun bir proje karşımızdaki. Thompson’ın ekrandan taşan karizmasına sırtını dayamayı akıl etmek haricinde yapabildiği doğru şeylerin sayısı oldukça az. Bir kere her şeyden evvel tamamı güldürmek üzerine kurulu bir sektörün kapılarını aralamışken filmin de seyirciyi güldürebilme yetisine sahip olmasını beklememizden daha doğal bir şey yoktur diye düşünüyor ve bu konuda tek bir istisna dahi barındırmadan sınıfta kalmasını anlamlandıramıyorum. Ki Mindy Kaling zamanında, izleye izleye büyüdüğü romantik komedilerin klişelerini eğip bükerek kendine televizyonun altın çağına yaraşır bir iş çıkarmıştı. Late Night’ta canlandırdığı kadının iç dünyasını algılamaktan bile yoksun, kupkuru bir metinle hareket ediyor. Öyle ki bu karakter yeri geliyor en büyük kahramanının iki düzine Emmy almasına bile şaşırıp kalıyor. Set sırasında senaryoya yeniden yazımla eklenmiş gibi duran doğaçlama anlardan yapılan koleksiyonun nihayetinde de ne kendini, ne sektörü, ne de evreni kurtaramamış hâliyle uğurluyor seyircisini. Şimdi soruyorum size ahali, SNL jenerasyonunun bitmek bilmeyen komedi çocukları olarak arka planını pek merak ettiğimiz bir iş alanını çarçur edenlere, beklenti yaratıp betona yapıştıranlara nerede, nasıl isyan ediyoruz?