Takip et

Eleştiri

Marriage Story

tarihinde yayınlandı.

Yönetmen & Senaryo: Noah Baumbach | Oyuncular: Adam Driver, Scarlett Johansson, Laura Dern, Alan Alda, Ray Liotta, Azhy Robertson, Julie Hagerty, Merritt Wever, Mark O’Brien, Matthew Shear, Brooke Bloom, Kyle Bornheimer, Mickey Sumner, Wallace Shawn, Martha Kelly, Amir Talai | 136 dakika | Drama, Komedi

Heteroseksüel düzenin her birlikteliğe isim koyma âdetleri arasında “evlilik” kara defterin en çok zedelenmiş sayfasına tekabül ediyor, malum. Bırakıp yepyeni bir başlangıç yapmanın türlü ritüellere koşullandığı, nefes almaya muhtaç iken bütün süreci acısı ve tatlısıyla yeniden yaşayarak, istemeden beline kadar b*ka batarak tatmak mecburiyetinde kalınan kutsal bir kurum mevzubahis. Meyvenin henüz çürümemiş tarafından ısırık alıp keyfine bakan var; ancak Noah Baumbach beyefendi, yüzü sevdiği insanla yasal bir birlikteliğe evet dediği için gülmeyenlerin zincirlerini sırtlanarak kaleme almış yeni filmini. Kulislerde Jennifer Jason Leigh ile birlikteliğinden izler taşıdığına dair dedikodular döndüğü için magazin değeri de taşıyan Marriage Story, aynı zamanda önümüzdeki sezonun da kilit yarışçısı. Sanat dünyasının kollarında farklı görevlerde kariyer yapmakta iken tanışan Nicole ve Charlie’nin ayrılığını “kazanan” odaklı, kapitalist, adil olmaktan epey uzak sistemin etkileri üzerinden incelemeye koyulmuş. Bir erkek olması sebebiyle elbette Adam Driver’ın canlandırdığı Charlie’nin tarafına birkaç adım daha yakın. Yalnız burada yargının kimden yana olduğuna dair bir veryansın değil de, her Baumbach filminin ana karakteri olmuş New York’a Los Angeles’ın da eşlik ettiği, birbirini neden sevdiklerini bir kağıt parçasına emanet edip keşmekeşin fiilî kısmında biriktirilen nedametlerin hesabını dürmeye meyil etmiş çift taraflı bir anlatı mevcut. Akıyla karasını en dolambaçsız yoluyla servis ederken en nihayetinde hikâye anlatma yetisine sahip iki insanı da anlattığının bilinciyle yaranın kabuğunu acımadan kaldırıp altında ne var diye bakınıyor. Biraz Scenes from a Marriage, biraz Kramer vs Kramer ve hatta biraz da Woody Allen tozuyla sıradan ancak anlatılış biçimi yüzünden mucizevi gelen, kentten olana has memnuniyetsizliklerin de tavan yaptığı modern bir başyapıt koyuyor karşımıza özetle. İhanet, intikam ya da tuzak değil anahtar kelimeleri üstelik. Istırap, şüphe ve yorgunlukla gençliğe dair heveslerin salt umutsuzluğa dönüştüğü bir noktada olabilecek en samimi boşanma tasvirini izletiyor. Diyecek çok şey var esasında, kimse için sürpriz bozmayarak, üstü kapalı cümleler kurmaya çalışsam da. Mesela iki başrol oyuncusunun tenis maçından hâllice patlama noktasında seyircisine nefes aldırmayacak bir ritim ile o ana kadar yüzeyde tuttuğu bütün duyguların en saf, en sansürsüz formuyla tanıştırıyor bizi Baumbach. Adam Driver’ı kariyerinin performansını verirken bir Sondheim şarkısı ile sahneye alıyor, elinde etli bir materyal varken kabiliyetlerini nasıl konuşturabildiğini bildiğimiz Scarlett Johansson’ın yanına ataerkil düzene Tanrı ve oğlu İsa üzerinden yorum getirerek yüzyılın hem en komik, hem de en haklı gözlemini ortaya koyan karakteriyle Laura Dern’ü yerleştiriyor. İki yakadaki büyük şehirlerde sanatın ne anlama geldiğini inceden açıklıyor, tarafların birbirleri hakkında neler düşündüklerini de Nicole ile Charlie üzerinden ortaya koyuyor. Evlilik nasıl ki iki kişilik değilse, bitişinin de sadece bu iki kişiden ibaret olmadığını hatırlatıyor. Ve öyle de bir nokta koyuyor ki kusursuzluğa göz kırpan öyküsüne, hüzünün delici el kitabını elinde eskiten eşler rekabetlerinin son perdesine bir galip ararken tek kazanan seyirci oluyor. Çünkü daha da “içeriden” izleyebileceğimiz bir başka fırsat hiç geçmemişti elimize. Rüyası sona ermiş çiftlerin öncesini ve sonrasını duymaya alışkın olsak da bütün bilinenlerin unutulduğu, tam teçhizatlı savaşın ortasına bırakılmamıştık hiç izleyici olarak. Baumbach da tam buraya kurmuş işte masasını. Dost olduğu iki tarafı da konuk edip hepimizi davet ediyor yanına. Gelin, neydik ne olduk konuşalım, öfkelerimizle gözyaşlarımızla tanıştıralım diyor. Sonra da boğazımızı düğümleyip, bizi ahraz eyliyor.

Devamını oku
Yorum Yapın

Yorum yazın...

Oscar Boy sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin