Eleştiri
Hustlers
2019’un en merakla beklediğim filmi olma şerefine erişmiş Hustlers’a nihayet kavuştum. Ancak David Ehrlich’in elinin değdiği her beklenti iktisatında olduğu gibi kendimi, Jennifer Lopez’in striptizci direğinden kaydığı hızla, betona fırlatılmış gibi hissediyorum. Hiç lafı uzatmadan konuya geleyim… Haddinden fazla diziye ve filme mevzu olmuş 2008 Mortgage Krizi’nin yanıbaşında hayatlarını erkeklerin hâkim olamadıkları uçkurlarını edepli yollarla tatmin ederek geçindiren kadınlar anlatılıyor Lorene Scafaria’nın filminde. Ekonomik çöküş ülkeyi ve bilhassa Wall Street’i vurduktan sonra musluklar tıkanınca Ramona isimli ring liderinin başını çektiği bir çete, beyni bacak arasına sıkışıp kalmış beylerden illegal yollarla nemalanmaya başlıyor. Gerçekten de yaşanmış tezgahın içerisinde bolca baştan çıkarma, uyuşturucu ve kredi kartlarından sorgusuz sualsiz çekilmiş yüz binlerce dolar var. Filmin en nihayetinde nereye varacağını, hayattan tokadı yedikleri için kartları ters çevirip kendilerini kullananları tabir-i caizse finansal kölesi eyleyen hanımların başından geçecekleri az çok tahmin edebiliyordum izlemeden evvel. Ancak bu kadar özelliksiz ve düz bir sunumla karşılaşacağımı da düşünmemiştim. Filmi sırtında taşımakta güçlük çeken Constance Wu’nun devraldığı ikinci yarıdan itibaren epey dağılan Hustlers, edepsizleşmekten ve eğlenmekten çok çekiniyor. Popüler kültürün bir parçası hâline gelmiş şarkılar eşliğinde “-mış gibi” yapılan iyi kurgulanmış ancak süreleri sebebiyle sarkan bolca sahneyi arka arkaya izliyoruz sadece. Ekibin denkleminde birileri yer değiştirince aynı formülle bu mizansenler tekrar tekrar oynatılıyor. Hâlbuki elindeki malzeme ile deliler gibi tepinip, ana akımın gül dökülmüş yollarında uçarılık yapabileceği fırsatı bol. Mesela cinselliğin bu kadar önemli bir yer işgal ettiği öyküde Lopez’in baştaki inanılmaz şovu haricinde tek bir atağa kalkışmıyor. Kadınları soymaya, “hikâyeyi doğru anlatabilmek” kisvesi altında ezber ettiğimiz fetişize edilmiş bedenlere de ihtiyaç yok. Bu tuzağa düşmeyi hak eden ve hatta kullanılmak için can atan erkeklerden birinin acizliğine vakit ayırsa yeterli gelecek. Ancak Hustlers bugünün politik koşullarına inanılmaz bir disiplin ile bağlamış kendisini. Çok istedim biraz erkekleri hedef alan bir aşağılamaya girişmesini, cinsiyetler arası eşitsizliğin de elinden tutan yaşanmışlıklar adına agresifleşmesini. Üzerindeki plastik kokuyu atmaya çok ihtiyacı vardı ritimsizliğinin. Onun yerine yeni kurallara harfiyen uyarak sinemaya dair sihirini kaybetmiş, sübjektif ve erkek tarafına karşı pek adaletli, hatta merhametli bir perspektife maruz kaldık. Ama senaryodan yana başı ağrıyan yapımın kasting seçimleri de çoğunlukla yanlış kararlar barındırdığı için bugüen gelip, atanmış anlatıcısıyla tepeden bakmasaydı bile toparlanabilir miydi demin değilim. Esas dörtlü arasında Jennifer Lopez haricinde hiç kimsenin anlatının ölçeğini fark edemeden, gelişine oynadığını düşünüyorum açıkçası. Bu yüzden asla bir kimya oluşmamış ve seyirciye bu ekibi umursaması için de fırsat tanınmamış. Bu da muhattabını en nihayetinde Hustlers’a salt bir gürültü, popüler sinemanın eli yüzü düzgün bir örneği muamelesi göstermeye mecbur bırakıyor. Keşke potansiyelinin farkında olan, yetkin ellerde can bulsaymış. Böylesi sezon sonunda unutulmaya mahkum olacak çünkü.