Eleştiri
Knives Out
Star Wars’un konuşmaya değmeyecek son filmi Rian Johnson tarafından The Last Jedi’da inşa edilmiş her şeyi yıkmaya ve hatta yok saymaya yönelik olduğu için son birkaç haftadır sosyal medyanın gündeminde idi Breaking Bad’in Ozymandias isimli meşhur bölümüyle bağrımıza bastığımız beyefendi. Yalnız oturup neon ışık görünce feleği şaşan J.J. Abrams’ın ettiklerini değil, direkt Johnson’ın kendi başına yazdığı jilet gibi senaryolarla yoluna devam ettiği kariyerinden, Star Wars’u geride bırakmış bir parçayı konuşacağız bugün. Okyanusun diğer tarafından pek olumlu tepkiler toplayan orta karar Agatha Christie romanı benzeşi Knives Out tipik bir “Kim yaptı?” hikâyesi. Çocukluğumun sevmelere doyamadığım masa oyunu Cluedo’yu hatırlatan bir evin içerisinde, kendini sıfırdan var etmiş bir babanın intihar süslü ölümü sonrası malı mülkü paylaşamayan evlatlarını alakadar etmekteki bir takım olayları izliyoruz filmde. Dört duvarın arasında kiralanmış dedektifi, parayı hazmetmişi hazmedememişi, hizmetlisi, hasta bakıcısı, hep bir elden gerçeğin ortaya çıkması için geçen sürece öyle ya da böyle katkıda bulunuyor. Rian Johnson’ın kafayı bozup odaklandığı kısım ise beyazın da beyazı bu öncelikli kalabalığın omurgasızlığı olmuş. Filmin bir şekilde ulaştığı yerde alternatif sağa incel olup piyon eylenmiş oğlan da, kandaşlarının kokuşmuş dünya görüşünden muzdarip kızımız da aynı insanlara evriliyor: Parasını, fırsatlarını, evini, coğrafyasını “yabancı” olanla paylaşmak istemeyen gelenekçi soylular. Bu sözde köklü, satır arasında centrifikasyon ile göçmen bir aileden ellerine geçtiğine dikkat çekilmekteki evi de dışarıdan getirdiği dedektifi ağır bir güneyli aksanıyla, hemşiresine de Brezilya hüviyeti emanet ederek işgal ediyor ve Amerika’nın içinden bir türlü çıkamadığı iç uyuşmazlığı sahneliyor kendince Rian Johnson. Başarılı mı? Evet, bu veryansınını eğlenceli addedilebilecek bir olay örgüsünün içine gömmesiyle ivme epey yükselmiş çünkü. Çuvaldızı alıp yaramazlık yapıyor âdeta. Ancak kim kime dum duma filmlerinin, hele ki Knives Out’un birkaç yere serpiştirdiği ifşalar da düşünülünce, sonraki hamlesini kestiremediğiniz bir tempoya ihtiyaç duyduğu kesin. Elindeki malzemeden maksimumunu çıkarmaya çalışan kastın firesiz valsinde herkes hakkına düşenle parlamayı başarıyor; ama kendi seyir deneyimim üzerinden konuşacak olursam, öykünün biri eğlenceye biri de ait olduğu toplumu kılıçtan geçirmeye yüzünü dönmüş kısımlarının organik bir bağlantı oluşturamadığı kanaatindeyim. Tek bir sahnesinde dahi sıkılmayıp finali görüşüme rağmen, biraz da beklenti ekonomisinin vurduğu sekteyle, Knives Out bir türlü belini doğrultamadı benim gözümde. Belki bunda Daniel Craig’in kötü Frank Underwood taklidinin ve en griyi bile bir şekilde karaya çalarak kapanış yapmasının da etkisi vardır. Yoksa zaten saati kıskandıracak bir düzenekte iş görmek yazının başında andığım Rian Johnson imzalı dizi bölümünden Looper’a kadar elini attığı her şeyde mevcut. Hakkını da olduğu kadar teslim edip, girmek istediği sularda boy verememiş diyelim, geçelim.