Eleştiri
Small Axe
Pandemi ve tabii ki Christopher Nolan sayesinde sinema salonlarının bitişini seyrederken, üretim anlamında çoktan arasındaki sınırlar kaldırılmış iki büyük görsel medyumda da yeni bir tartışmanın fitili ateşlendi son günlerde: Vizyona girmeyi hedeflemeyen, direkt televizyonda ya da dijital platformlarda seyirci karşısına çıkan filmler Oscar yoluna mı girmeli, Emmy için mi savaşmalı? Steve McQueen’in beş uzun metrajlı yapımdan oluşan, mini dizi niteliğindeki Small Axe isimli projesi de film ödülleri dağıtan eleştirmen birliklerinden aldığı destekle bu sohbetlerin tam orta yerinde dikiliyor şu ara. Sektör hangi yöne doğru gider bilmiyorum ama ben sinema ve tv ayrımı yerine ödüllerimde film ve dizi ayrımı yapmaya karar verdim. O yüzden nerede yayınlanırsa yayınlansın mevzubahis bir film ise artık Oscar sezonumun parçası olacak.
[one_fifth][/one_fifth]
[one_fifth][/one_fifth]
[one_fifth][/one_fifth]
[one_fifth][/one_fifth]
[one_fifth_last][/one_fifth_last]
Mangrove, Lovers Rock, Red White and Blue, Alex Wheatle ve Education olmak üzere beş farklı yapımdan oluşan Small Axe başlıklı seri, altmışlı yıllarda Londra’da geçen sözde birbirinden bağımsız hikâyeleri barındırıyor. Siyah tarihi söz konusu olduğunda hep Amerika’da yaşananları, dolayısıyla köle ticareti, İç Savaş ve Martin Luther King’in başını çektiği devrimi dinlediğimiz için, çok ırklı bir ülke olmasıyla mütemadiyen övünmesine karşın azınlıklarının hikâyelerini çok dinlemediğimiz Birleşik Krallık’tan epey etraflı bir işçıkmış olmasının haklı mutluluğunu yaşıyorum, öncelikle onu belirteyim. Steve McQueen üretimin pek kısıtlı olduğu bir maziye kurmuş anlatılarını. Lafı dolandırmak ya da yumuşatmak gibi bir âdeti bulunmadığını biliyoruz ancak çoğunlukla göçmen aileleri ve onların ilk nesil çocuklarının bu bembeyaz dünyada kimliklerinden sebep muhattap oldukları çıkışsızlıkla ilgilenirken bu sefer bir eğitimci edasıyla oturuyor sanki işinin başında. Örgütlü ırkçılık, polis şiddeti, sosyal adaletsizliğin mülteciler üzerindeki yıkıcı tesiri, basit insan haklarına sahip olabilmek için bile verilen üstün mücadele, kültürler arasında sıkışıp kalmanın getirdiği baskı derken mevcut koşullar altında konusu edilebilecek her meseleye ayrı ayrı dokunarak uzun bir “anlatılması gerekenler listesi”ne işaret atarak ilerliyor sanki McQueen. Projesinin açılışını yaptığı Mangrove, oyunu kurallarına göre oynayan tipik bir mahkeme draması olarak işlev görmekte. Babasının polisten gördüğü ölçüsüz şiddet üzerine akademik kariyerini bırakıp teşkilatı içeriden ehlileştirmeye kalkışan evlat rolüyle John Boyega’nın kariyer performansı verdiği Red, White and Blue’da da benzer bir didaktiklik var. Kimin hangi eylemlerde bulunacağı ve bunu yaparken kullanacağı kelimeleri gidişattan anlayabiliyorsunuz. Alex Wheatle ise artık bu öğreticiliğin rahatsız edici bir seviyeye ulaştığı, McQueen’in görsel sanatların bütün büyüsünü askıya alıp özene bezene yazılmış, mesaj kaygısı bol bir metni okurmuşçasına hareket ettiği ekstra bir yük gibi Small Axe’ta. Adını Bob Marley’in bir şarkısından alan serideki bu zayıf halkanın aksine Lovers Rock ve Education ise çok büyük yetilere sahip. Bence iki hikâyenin de en büyük avantajı çok sesli bir protestonun ya da artık anlatılma biçiminin bayatlığı sebebiyle canı çıkmış bir saza girmek yerine varoluşlarıyla dahi aykırı olabilmeyi başaran kalabalıkların bağrından seslenebilmesi izleyiciye. Büyük bir çoğunluğu diyalogsuz, sadece dans eden ve bir yasağı çiğnediğini içten içe bildiğiniz, bir parti için eve doluşmuş gençleri gözlemlemekteki Lovers Rock arzuların müzik eşliğinde izini sürerek McQueen’in bu altı saati aşkın çalışmasının özetini çıkarıyor aslında. Öfkesini kusmaktan bir an olsun çekinmez iken yalnızca duyuları konuşturarak sinemanın büyülü tarafını hatırlatıyor. Benzer bir manevrayla, daha mütevazi bir tonda işleyen Education için de durum neredeyse aynı. Burada da yine göçmen deneyiminin temel eğitim hakları yoluyla bir tasviri var. Coming of age öykülerinin genel yapısını kullanıp, altmışların İngiltere’sini bir de bu temel sosyal haklardan mahrum aile perspektifinden geçiriyor başarılı bir şekilde. Nereden toparlayacağımı bilemediğim için direkt sadede geleceğim… En iyi bildiği şeyi formunun zirvesinde eyleme döken bir anlatıcıyı izliyoruz Small Axe’te. Baş öğretmenliğe soyunmaktan kaçınmayan, mesajını sakınmayan, kızgınlıklarını ikincilleştirmeyen bir McQueen var karşımızda. Dümdüz planladığı finallere koşuyor ve doğduğu toprakların siyah yarısından, hep göz ardı edilmiş bir tarihi masaya yatırıyor. Mevzu tamamen muhattabında bitmekte. Çünkü her beğeni tipine göre bir eşleşmenin yaşanabileceği bir yelpaze yaratmış kendi içerisinde. İster ekonomik isyanlarına (Lovers Rock, Education), ister iyi kurgulanmış tarih derslerine (Mangrove ve Alex Wheatley), isterseniz de ıslah olmayan melodram aşkınıza (Red, White and Blue) yenik düşersiniz. Tercih sizin.
Mangrove: 6/10
Lovers Rock: 8/10
Red, White and Blue: 6/10
Alex Wheatley: 5/10
Education: 7/10