Dizi Eleştirisi
Trying (2. Sezon)
Apple’ın doğru düzgün reklamını yapmadan kitaplığına her hafta eklediği dizilerden Trying, geleneksel yollardan çocuk sahibi olamayacağını anlayınca evlat edinme yoluna baş koyan bir çifti konu almakta. İlk sezonunda sürecin manevi anlamda ne kadar yıkıcı olduğunun tadına bakarken hayatlarına da Imelda Staunton’ın canlandırdığı şahane bir sosyal hizmetler görevlisi giriş yapmıştı. İkinci sezonda artık sistemin içerisinde var olduklarının bilinciyle bu yorucu serüvenin bambaşka bir yerden tesir edişine tanıklık ediyoruz. Çünkü ebeveyn olmak haricinde o çocuklara hak ettikleri hayatı sağlamak üzere kariyerlerinde gerekli adımları atan, yetişkinliğin kendilerini yontmasıyla çevresiyle olan ilişkileri de elekten geçmiş bir çift var karşımızda. Jason ve Nikki, karikatürize taraflara da sahip olmalarına karşın gerçekle de fazlasıyla örtüşen bir ikili diğer taraftan. Londra gibi insanı yemeye çok müsait bir şehirde birey olarak varlıklarını sürdürmeye gayret gösterirlerken bütün inişleri çıkışlarıyla dünyanın herhangi bir yerinde hayat gailesiyle meşgul, dünyaya ele ele karşı koymuş her ilişkinin nabzı tutuluyor. Tabii ki de burada heteronormatif düzenin bir temsili var. Üremek istediğin kişiyi bul ve sonra harekete geç aksiyon kodu olduğundan demode bulmak mümkün anlatılan öyküyü. Ancak Trying’i bu kadar özel kılan, eforsuz bir biçimde kalbe dokunabilmesi. Neredeyse her bölümde sizin hikâyenizle örtüşmese bile tanıdık gelen bir hesaplaşmaya rastlıyorsunuz. O su katılmamış duyguların hepsi bambaşka senaryolarda benim için de var olmuş belli ki diyerek sindiriyorum. Yoksa nereden bileceğim küçük bir çocuğun evi olabilmek için barındırdıkları hevesi, uzun süreli bir birlikteliğin nihayetinde işgal edilen sınırları… Sevginin birbirin için derinden endişelenmekten geçtiğinin üstüne basa basa tamamlanan ikinci sezonda da durumlar aynı. Bu sefer yan karakterlere de gerekli öyküler monte edilmiş. Biri biten evliliğinin ardından yeni normalinde var olmaya çalışıyor, biri evet demeden evvel son acabasının tadını bakıyor derken küçük habitatlarımızda aşina olduklarımızı ekranda izliyoruz. BBC destekli serinin üçüncü sezonunun da onayı çoktan aldığını not düşerek kapatayım ben konuyu. 1989 okuyanlara bültende de ufaktan bahsettiğim yapım, ödül gruplarından asla ilgi görmeyecek olsa da benim gönlümü fethetmeye devam ediyor. Rafe Spall’ı doya doya izleme isteğime de ne kadar iyi geldiğini eklemek isterim. I Give It a Year’dan beri gözümün üzerinde olduğu aktörden bu sezon ona eşlik eden Esther Smith epeyce rol çalsa da seyir keyfim zirvede.
MVP: Esther Smith (Nikki)