Eleştiri
Cha Cha Real Smooth
Tanıdığımız büyüme sancılarının acı veren ve bir taraftan da acı verdiği için suçluluk hissettiğimiz aileden kopma evresiyle ilgilenen, dengine rastlamadığımız Shithouse adında bir ilk film sayesinde tanışmıştık Cooper Raiff’le 2020’de. Dünya sahnesine tam pandemi sırasında sessiz sedasız çıkmasının ardından, Sundance’te prömiyerini yapan yeni filmi Cha Cha Real Smooth ile festivalin geçtiğimiz yıllarda CODA ve Minari gibi yapımlara giden Seyirci Ödülü’nü alarak daha büyük kitlelere ulaştı nihayet. 25. yaşına henüz giren genç yönetmen/senarist Raiff, ikinci uzun metrajlısında da benzer bir temaya yöneliyor. Esas oğlanımız Andrew, sevgilisi öğrenimini tamamlamak için Barcelona’ya gidince kendini bar ve bat mitzvah partilerinin teşrifatçısı olarak mini bir kariyer inşa ederken buluyor. Kendi küçük çevrelerinde, aile dostlarının çocuklarını yetişkinliklerine uğurlar ve hatta kimi zaman onlara minik balo salonu dramalarında yol gösterirken Andrew ise gerçekçi olmayan hayalleriyle bir türlü büyümekten nasiplenemiyor. Ta ki Domino (Dakota Johnson) ve otizmli kızı Lola’yla tanışana kadar…
Olgunluğa erişmeden evvel pek bağlı kaldığımız, sorumluluklarımızı paylaştığımız ebeveynlerimizle olan ilişkilerimize göz atmayı pek seviyor Raiff. Her iki filminde de bu mevcut olduğu gibi, baba figürünün eksik olduğu bir manzaraya şahitlik ediyoruz. Bu defa da annesi ikinci bir evlilik yapmış ve hatta üvey kardeşe de sahip birini canlandırıyor. Ancak özündeki heteronormatif aile yapbozunun eksik parçalarından biriyle ömrünün bir kısmını bunun tesirinde kararlar alarak tamamlayan kişi manzarası sabit. Mutluluğu değil ancak bir şeylerin tam olduğunu hatırlatan çocukluktan kalma evine duyduğu hasret, doğduğu kasabaya bir türlü sırtını dönemeyip gidemeyişi ve yaptığı işlerde bile etrafını tanıdık hislerle donatması bundan. Öyle ki hayatına ansızın giren Domino’yla kurduğu bağda da geçmişin uzak hatıralarını anımsadığı kesin. Tıpkı annesi gibi çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalmış ve hayatında daha büyük bir yer kaplamaya hazırlanan kişiyle alakalı tereddütlerini aşamayan bir kadın çünkü Domino. Ve bu tabloda Andrew, hiç sevmediğini iddia etse de kibarlığı, ağır başlılığı ve şefkatiyle öne çıkan üvey babasından gördüklerini uygulayarak çalıyor kafası karışık Domino’nun kalbini. Bütün naifliği ve çocuksu heyecanını da iliştirmekten eksik kalmıyor elbette.
Duygular üzerine kurulu bir sinema ürettiğine şüphe yok Raiff’in. Cha Cha Real Smooth da insan olmanın temelini, duygusal zekamı dert eden bir film. Hayatın bir nevi sıfırdan başlamak zorunda kaldığın kavşağında her daim çuvallamaya, hata yapmaya ve korkmaya hakkımız olduğunu da söyleyerek her türlü duyguyu olumlayan Z jenerasyonundan bir anlatıcı olduğunu hatırlatıyor. Müzik kullanımının, varlığı hissedilen uzun eslerin, doğala en yakın cümlelerin ve bittabi doğaçlamanın yer bulduğu anlatısında ergenliğin yeni evine dönüşmüş yirmilere dair bir hakikatli masal daha anlatıyor büyük bir incelikle. Sahici performansıyla da Dakota Johnson’ın perdede tarifsiz bir hâl alan karizmasıyla eşleşerek büyütüyor Cha Cha Real Smooth’un tesirini. Büyürken çektiği ızdırabın izlerini kolay silemeyenlere bir film daha hediye ediyor özetle.