RuPaul's Drag Race
Keyfî Drag Race Tekrarı: Geri Döndüm!
Bu yazı RuPaul’s Drag Race 15. Sezon – One Night Only Part 1 ve Part 2 bölümlerinin gullümünü içermektedir.
Geyik’ten, Halk Kütüphanesi’nden çok önce, henüz her hafta kayıt alarak kendimi dünya üzerindeki en sevdiğim programdan soğutmadan evvel RuPaul’s Drag Race recapleri yazdığım zamanlar vardı, bilmem hatırlar mısınız? Çok uzak bir gelecek de değil üstelik. Ama sayısız franchise’ı podcast formatında 53 bölüm konuştuktan sonra araya asır girmiş gibi hissediyorum ister istemez. Drag Race’le ilgili içerik üretmeyi sonlandırmamın üzerinden aslında tam olarak altı ay, RPDR sezonu olarak düşünürsek Fransa, Kanada, Down Under, Filipinler, Birleşik Krallık, İtalya ve Kanada Dünya’ya Karşı olmak üzere de yedi sezon geçmiş. Benim iyileşmem, closet kapağı kırmamı sağlayan şova koşarak geri dönmem için yeterli bir zaman dilimi miydi yoksa 15. sezonun büyüsüne mi kapıldım bilmiyorum. Sadece evet, geri döndüm! Keyfî Drag Race Tekrarı, eğer yolda tekerim patlamazsa, her hafta yine Oscar Boy’da olacak.
Nereden başlasam bilemiyorum… Drag Race artık devasa bir makine biliyorsunuz ki. Willow Pill’in üzerine 16 farklı sezondan 16 queen taçlandırmışız. Bunun içerisinde All Stars serileri de var, farklı ülkelere açılanlar da, işte çalgılı çengili ünlülü ünsüzlü ek programlar da. Ama yorulduk. Ve bu aşırı üretimin neticesinde artık kimin kim olduğunu karıştırır, sevdiğimiz queenlere ilgimiz yetişmediği için haklarını veremez olduk. RPDR yapımcıları bu psikolojik yıpranmanın ne kadar farkında ya da umursuyorlar mı bilinmez. Ancak 15. sezonun çifte prömiyerinden sonra şunu fark ettim; elemesiz geçen haftalar, drag queen olduğunu unutup birbirlerine iyi davranmaktan sezonlarını sıkıcılaştıran queenler ve kulüplerde yetişmiş performans sanatçılarına duyduğumuz açlıkla alakalı yorumlar belli ki kulaklarına ilişmiş. Ornacia’lı açılışla bile bu işaret ediliyor olabilir: Tanıdığımız, sevdiğimiz, iyi televizyonun sözlük karşılığı, geçtiğimiz yıl Emmy’i Lizzo’ya kaybeden RuPaul’s Drag Race köklerine geri dönüyor.
Bu sefer kastı ikiye bölmememişler ve prömiyerlerin ilkine çalışma odasına girişleri, America’s Next Top Model parodisi fotoğraf çekimlerini, göreve hazırlık sürecinin de ilk aşamalarını yerleştirmişler. İkinci prömiyer ise bütünüyle yetenek şovuna ayrılmış. Daha da güzeli, bu gösterinin nihayetinde birinin elenmesine de izin vermişler. Orion Story ile Daya Betty’nin gittiği gibi geri döndüğü 14. sezon, önce lip sync turnuvası gibi başlayıp Elliot with 2 T’s garabetinin oradan oraya fırlatıldığı 13 ve gruplardan ilkine Nicki Minaj verip diğerlerine çok da aldırış etmeden Thandiwe Newton’la Robyn’i kakalayan 12 ertesi aradığımız format bulunmuş gibi hissettirdi bu kararlarla. Drag Race en nihayetinde bir yarışma olduğunu hatırlamış. Mistress Isabelle Brooks’ın aldığı reklamı saymazsak görünürde çikolata da yok üstelik.
Hazır Mistress demişken… MTQ videolarının yarattığı hayal kırıklığı ertesi 15. sezona dikkat kesilmemizin temel sebeplerinden biri bayat ama işleyen şu dinamik elbette: Eski jenerasyonlar yeni jenerasyonlara karşı. Bir tarafta Sasha Colbyler, Mistresslar, Robin Fiercelar, Irene Duboislar diğer tarafta Marcia Marcia Marcialar, Luxx Noir Londonlar var. Bir de bunların üstüne Amethyst’li, Sugar ve Spice’li TikTok neslini de eklemişler. Artık kulüpte kendi drag ailesini bulmanın üstüne, Drag Race’ten esinlenerek işe başlayanlar, sonrasında Youtube makyaj videolarını izleyerek büyüyenler ve bir de yeni nesil sosyal medyayı doğru kullanarak yarışmaya gitmeden milyonları peşinde sürükleyenler eklendi. Kerri Colby’nin drag anneciği, efsanevi drag queen Sasha Colby ile TikTok’ta eğer ki tek bir drag videosuna beğeni verdiyseniz mutlak surette önünüze düşmüş olması gereken ikizler arasında 15-20 yıllık iş deneyimi farkından da öte, birkaç drag jenerasyonunu sığdırabileceğimiz bir uçurum var.
Eskiye karşı yeni tarih boyunca çok ekmeği yenmiş bir dinamik tabii ki. Akademisinden tüketim alışkanlıklarımıza kadar her yerde yönteme, bununla birlikte özgeçmişe dair bir mücadelenin, bir şekilde kontrast yaratmayı başaran iki tiplilikten bahsetmek mümkün. Drag Race’te de bu formülün işlediğini bilhassa altı ve yedinci sezonda çok görmüştük. Şimdi yavaştan kaynaklarını tüketmeye başlayan program, tarihi tekerrür ederek muhtemelen tarafları bir kez daha buluşturacak. Sezonu da her türlü drag anlayışının geçerli olduğunu kabul ettiğimiz, Kumbaya şarkısı eşliğinde günbatımına yürüdüğümüz bir yerde sonlandıracağız diye düşünmeden edemiyorum.
Neyse çok gevezelik ettim, birazcık da ekibe değineyim. MTQ ertesi Sasha Colby, Amethyst, Irene Dubois, Malaysia Babydoll Foxx ve Anetra’ya duyduğum sempatinin diğerlerine de buluşmasını çok istemiştim. Neyse ki sıkıntı yaşamadım birkaç istisna haricinde. Salina EsTitties’in gürültüsünden sonsuza kadar hazzetmeyeceğimi kabullendim, Princess Poppy’i de zararsız bulmakla birlikte kastın içerisinde kaybettim. Girişini, podyumdaki kılığını, yetenek olarak ne sergilediğini hatırlamak için kendimi zorlamam gerekiyor. Ama bu kadar “karakter” dolu bir kalabalık içerisinde kaybolup gitmesini de anlayışla karşılıyorum. Jax’in de sahnede yaptığı her şeyi beğendim ancak iyi bir jimnastikçi olmaktan öte bir özelliği var mı pek emin olamadım. Aura Mayari’den de bir ricam olacak. Bize trait olduğunu bu kadar söylemene gerek yok Auracığım. Gözlerimiz var. Keşke kasların kadar şov performansına da çalışaydın.
Garip bir şekilde jürinin yorumlarına da katıldığım bir bölüm oldu bu. İlk haftadan gitmesini hiç beklemediğim, şu kastın en cilalı queenlerinden biri gibi duran Irene Dubois gerçekten komik değildi. Loosey LaDuca’nın canlı şarkı söyleme çabası All Stars’ın Phi Phi’sini hatırlattı. Halbuki aşırı da tatlı ve muhtemelen final görecek biri gibi duruyor. Amethyst’ten jüri kadar rahatsız olduğumu söyleyemem. Ama gelen yorumları haksız bulduğumu dile getirirsem de çarpılırım. Yine de onun yerine Aura’yı görmek isterdim sanırım dudaklarıyla cenk ederken. Yüksek puanlarda da bir sıkıntım yok. Jax demin de dediğim gibi başarılıydı. Marcia Marcia Marcia daha çok makyaj yapıp Queer Eye’ın Antoni’sine benzemekten vazgeçerse eminim sezonun en sevilen beyaz queeni olacaktır. Ross’a baleyle ilan-ı aşk edişi kalabalıktan ayrılmasını sağladı. Ama Anetra… AMA ANETRA! Dönüp dönüp izleyeceğimiz, Tatianna’nın “The Same Parts” katında bir performans. Finale gelsin ve taç için yarışsın. Şimdiden yerini ayırdım.
Arada kaynayanlardan… Luxx, RuPaul’un âşık olduğu genç ve drag için doğmuş queen profiline çok oturuyor bence. Komik de biri belli ki. Final göreceğine inanmasam da yolculuğu uzun olacak Jorgeouslar, Plastique Tiaralar gibi. Robin Fierce’ın güzelliğine doyamadım. Bir Jaida Essence Hall ışığı var üzerinde. Sasha Colby’nin daha çok parlamasını isterdim. Açıkçası podyum kılığı güzel olsa da sahne şovu biraz üzdü beni. Belki kurgulanmamış hâlini izlesek farklı hissederdik. Mistress Isabelle Brooks şimdiden favorilerimden birisi. Hem drag içerisinde, hem de drag dışında bayıldım kendisine. Programa drama da getirecek, bizi eğlenceden mahrum bırakmayacak belli ki. Malaysia’nın olmak isteyip de olamadığı her şeymiş gibi gelmiyor mu bir de Mistress, yoksa ben şişmanfobimle gereksiz bir karşılaştırma yapıyorum.
Yarışmanın bir noktasında karşı karşıya getirilecek ikizlerle de kapanışı yapalım dilerseniz. Perspektiflerini anlamam biraz zaman aldı Sugar ve Spice’ın. Anladığım anda da bambaşka bir sevda başladı bende. Bu kadar alık gözüküp, drag ile eğlenmesini bilen, ne yaptığının bilincinde gençler görmek beni çok mutlu ediyor. Onların da yollarının uzun olmasını umut ediyorum. Yapımcılar ve RuPaul psikolojik oyunlarla ikizlerin drag’e duyduğu ilgiyi zehirlemesin yeter. Gerçi Untucked’ı izlediyseniz, epey aklı başında bir ikili olduklarını daha iyi kavramışsınızdır. Evet deli dolular, salağa yatmayı seviyorlar ve istemsizce komikler ama hiçbir şeyin tesadüf olmadığı da besbelli.
Hayatımın anlamı Ariana Grande’nin konuk olduğu bölümde 7 Rings için yapılan lip sync’ten bence iki yarışmacı da elenmeliydi, onu da eklemek isterim. Umuyorum kraliçem, bu olmadı diye bir kez daha gelir ilerleyen yıllarda. Podyum özelinde Luxx’ın Aquaria ve Sminty Drop’u hatırlatması haricinde de önemli bir yorumum yok. Ölümüne Anetracıyız şu an. Amethyst’in iyi giyinmeyeceğinin, Marcia’nın makyaj yolculuğunun da Derrick Barry’i hatırlatacağının farkındayız. Ha unutmadan… Uzun yıllardır ilk kez (sanıyorum sekizinci sezondan beri) tek bir spoiler almadım. Reddit’in meşhur sayfasından uzak duruyor, Youtube videolarının altındaki kısımları okumuyorum. O yüzden yeri geldiğinde madilik de içerecek Keyfî Drag Race Tekrarı süresince bana her şeyden haberim varmış gibi sorularla gelmezseniz sevinirim. Belki programa tekrardan bağlanmamı gerektiren bu sürpriz faktörüdür. Irene elenince yaşadığım şok çok iyi geldi cildime. Yaralarımı sardı, beni iyileştirdi hatta.
UNTUCKED
FİNAL TAHMİNİM (Her hafta koyacağım bunu. Kendi beğenilerimi değil de, yarışmadaki performansına ve kurgunun işaret ettiklerine göre kimler final görebilir tahminlerimi yapacağım.)
- Sasha Colby: D’uh!
- Anetra: İlk bölümden sonra final tahminlerime koymasam çok saçma olurdu. Detox’ı andırmıyor mu aşırı?
- Mistress Isabelle Brooks: Müthiş bir insana benziyor. Gerçekten finalde görmezsem çok üzülürüm.
- Loosey LaDuca/Robin Fierce: Connecticut kızlarının ikisi de çok cilalı geldi bana. Ama hangisini sığdırabilecekler finale bilemedim.
SIRADAKİ ELENEN KİM OLACAK? (Yine tahmin modu…)
- Princess Poppy: Vallahi hatırlamıyorum kim olduğunu.
- Jax: Çok sıkıcı birine benziyor. İlk hafta yüksek skor aldı diye birkaç bölüm daha tutup ilk fırsatta yollarlar bence.
- Salina EsTitties: Sasha Belle benzerliğinden yaptım bu tahmini. Ve o giriş lookunun rezilliğinden tabii…
YILDIZ TABLOSU (Tamamen kendi beğenilerimi konuşturuyorum:
- ☆☆☆☆: Anetra, Mistress Isabelle Brooks, Sasha Colby
- ☆☆☆:
Irene Dubois, Loosey LaDuca, Luxx Noir London, Malaysia Babydoll Foxx, Marcia Marcia Marcia, Robin Fierce, Sugar & Spice - ☆☆: Amethyst, Aura Mayari, Jax
- ☆: Princess Poppy, Salina EsTitties
Abdullah
9 Ocak 2023 at 19:58
Hazır Drag Race tekrarına dönmüşken hemen ufak bir teşekkür sıkıştırayım şuraya. 2019’da tam da queer kimliğimi reddetmeyi bırakıp kendimi benimseme yolculuğuna başladığım sırada keşfettim Drag Race’i ancak o zamanlar 11.sezonu izleyip kalmıştım sadece. Sonrasında twitterda dolaşırken senin karşıma çıkmanla bu blogu buldum ve keyfi drag race tekrarlarını okumaya başladım. Senin programa olan sevgin bana “hmm neden devam etmedim ki izlemeye?” dedirtti ve zaten devamında oturdum baştan izlemeye sezonları. Bir yandan izleyip bir yandan senin yazılarını okudukça daha da bağlandım programa. Zaten sonrasında Geyik olarak başladığın podcastin ilk bölümünden Drag Race Halk Kütüphanesinin son bölümüne kadar her hafta sosyal medyalarını güncelleye güncelleye yeni content bekledim. Özellike DHK ile Bawer, İlker ve sen benim haftada geçirdiğim en keyifli anların başrolü oldunuz. Drag Race dışında da farklı lubunyaları dinlemek onlarla eğlenmek bana çok iyi geldi. Hala herhangi bir meltdown’ımda ilk koştuğum şey DHK bölümleri oluyor. Bütün bunların dışında müzik yazılarınla ve sosyal medyanla müzik zevkimin de gelişmesinden büyük rol oynadın. Seni keşfettiğimden beri bana destek olduğun her an için çok teşekkür ederim.
Umur Çağın Taş
22 Ocak 2023 at 14:51
Buna çok ama çok geç cevap verdiğim için çok özür dilerim. Aslında okuyup fazlasıyla da duygulandım. Ama o gün ağlaşıp yakın arkadaşlarımla paylaşırken yanıtlamayı atlamışım. Çok çok ÇOK teşekkür ederim bu tatlı yorum için. Yazdığım, konuştuğum herhangi bir şey ufacık da olsa pozitif etki ediyorsa ne mutlu bana <3 Bir gün tanışmak dileğiyle. Kocaman sarılıyorum ^^