Tahminler
97. Akademi Ödülleri – Son Aday Tahminleri: Part III
Dananın kuyruğunu kopartmaya hazırsanız 97. Akademi Ödülleri – Son Aday Tahminleri yazı serisinde ana kategorileri ağırladığım son parçaya geçebiliriz. Perşembe günü TSİ 16.30 itibarıyla açıklanmaya başlayacak adayları öncesi işitsel kategoriler, uluslararası film, animasyon ve belgesel dalları hakkında konuşarak çıktım yola. Dün de görsel kategorilerle kısaları ağırladım. Sıra artık en büyük dallarda. Karnıma giren ağrılar ve bundan sonra tahminlerimi değiştiremeyecek olmanın bilinciyle huzurlarınızdayım. Grevin yarışı cılızlaştırdığını, yangınlar sebebiyle de yarışın Los Angeles’dan çıkıp uluslararası üyelerin eline kaldığını daha önceki yazılarımda belirtmiştim, tekrardan hatırlatmamı yapayım.
FİLM
Bunu Oscar konuştuğum her yerde bas bas bağrıyorum ama tekrar altını çizmekte yarar var: Akademi’nin oylama sistemi neredeyse bütün gruplardan farklı. Birincilik oylama sistemi kullanıyor AMPAS ve bu sayımda birincilik oylarının ehemmiyeti çok büyük. 2021’den bir örnek vereceğim; Tick Tick Boom konsensüs oyları sayesinde sezon boyunca bütün majör ödüllerde ilk 10’da yer almasına rağmen Oscar’da Drive My Car ve Nightmare Alley daha zayıf bir skor kartıyla En İyi Film adayları arasına girmeyi başarmıştı mesela. Bu da tutku oylarının eseri. Oscar’la aynı sistemi kullanan tek grup PGA (Yapımcılar Birliği). Ama orayla da onlu sisteme geçtiğimizden beri sadece geçtiğimiz yıl bire bir uyuştu AMPAS. Çünkü Akademi’nin uluslararası üyesi çok fazla ve yapımcılar gibi tamamen ticari sonuçlara bakarak oy kullanmıyorlar.
Beş önemli durak üzerinden bir değerlendirme yapacak olursak… PGA (Yapımcılar Birliği), Altın Küre, Critics’ Choice ve BAFTA adaylıklarıyla birlikte AFI (Amerikan Film Enstitüsü) tarafından yapılan ilk 10’a giren beş filmimiz var: The Brutalist, Emilia Pérez, Conclave, Anora ve A Complete Unknown. Son 10 yılda beşte beş yapan her yapım gibi bu filmler de çok rahat bir şekilde aday olacaklar bu dala. Sonrasında sadece BAFTA’yı ıskalayan – çünkü BAFTA’nın 10 değil 5 koltuğu var yalnızca – Dune: Part Two ve Wicked‘ı anmak gerek. Sıra tam olarak böyle olmasa da yine yeterli birincilik oyu desteğini sağlayabileceğini kanıtlayan doneler bunlar. İstatistiklerle Oscar’a koşan ekibe AFI Top 10’unu da kaçıran The Substance‘ı eklemek şart. Sezon içerisinde olmaz olmaz derken müthiş bir momentum oluşturan yapım, Cannes’dan çıkan büyük hitlere dahil oldu ödül sezonunda. Demi Moore’un Oscar alacak olması da önemli bir avantaj. Bütün üyelerin izleyeceğini düşünmemekle birlikte, uluslararası oy bloğunun büyük bir kısmından nemalanacağına inanıyorum filmin.
Geri kalan iki boşluk için beş filmden bahsediliyor son haftalarda. Nickel Boys ve Sing Sing, PGA tarafından dışarıda bırakıldığı için aslında en şanssız görülenler. Kötü idare edilen kampanyaları oylama döneminde bir hareketlilik kazanmış olsa da aleyhlerine işleyen çok fazla şey var. Kieran Culkin’in Oscar alacak olması sebebiyle A Real Pain‘i pek çok Akademi üyesi izleyecek mesela. September 5 deseniz PGA’de yaptığı sürprizle tamamen yok olmadığını işaret ediyor. Fernanda Torres’in Altın Küre zaferiyle gündemimize taşınan I’m Still Here da kategoride ikinci yabancı film olarak yer alma niyetinde. Ancak ben bildiğimi okumaya devam ederek başta saydığım ikiliye dönüyorum. Nickel Boys, yenilikçi sinema diliyle rahatlıkla birincilik oyu toplayacağına inandığım bir yapım. Pek çok yönetmenin de sosyal medyada açıkça destek verdiğini görüyoruz filme. Sing Sing ise bana Women Talking‘i hatırlatıyor her açıdan. Hem içerdiği performanslar, hem de teması sebebiyle bence bilhassa oyunculardan destek almaya pek açık, ki oyuncular Akademi’nin en kalabalık branşı. SAG’i ıskaladığının farkındayım, merak etmeyin. Ama zaten bu sene yarış pek çetindi SAG’in toplu performans kategorisinde.
Tahminlerim: The Brutalist, Emilia Pérez, Conclave, Anora, Wicked, A Complete Unknown, The Substance, Dune: Part Two, Nickel Boys, Sing Sing
Alternatifler: A Real Pain, September 5, I’m Still Here
YÖNETMEN
DGA (Yönetmenler Birliği), Altın Küre, Critics’ Choice ve BAFTA tarafından aday edilen dört yönetmenimiz var bu yıl. Eğer bu yapay zeka dedikodularının önünü alabilirse Brady Corbet (The Brutalist) zaten ödülle buluşacak. Jacques Audiard (Emilia Pérez) ne yazık ki en büyük rakibi. Dheepan’la Altın Palmiye verildiği gün yönetmenlik ehliyetini elinden almalıydık bence ya neyse… Sean Baker da bolca adaylık alıp sıfır çekme yolunda emin adımlarla ilerleyen Anora‘nın beyni olarak aday edilecek. Conclave‘in yönetmeni Edward Berger bu dörtlünün en zayıfı. Bir alternatif yaratılmış, BAFTA’da birincilik oyları alabileceğine inandığımız uluslararası bir isim aday edilmiş olsa tahminlerimden çıkarmaya da razı olduğum bir isim. Ancak şu tabloda aday olma sıkıntısı yaşamayacak gibi gözüküyor.
Justine Triet’den Ruben Östlund’a, Thomas Vinterberg’den Ryusuke Hamaguchi’ye her daim güzel sürprizler yapan Akademi’nin bu sene elindeki tek “yabancı” Coralie Fargeat. Fakat The Substance tamamı İngilizce bir film olduğundan bu yabancılık tanımına ne derece uyuyor emin olamıyorum. Yanına ilaveten, demin de dediğim gibi en zayıf halka Berger’in yerine, birilerinin gelmesi aslında en mantıklı olanı. Payal Kapadia (All We Imagine as Light) ve Mohammed Rasoulof (The Seed of the Sacred Fig) için çanlar çalacak mı hep birlikte göreceğiz. Bir de RaMell Ross (Nickel Boys) var tabii. Belki PGA’de (Yapımcılar Birliği) filmin adını görmüş olsak tahminlerimde tutmaya devam edebilirdim. DGA’in (Yönetmenler Birliği) ilk film kategorisinde yarışan Ross, tutku oylarıyla atak yapmayı deneyecek.
Tahminlerim: Brady Corbet (The Brutalist), Jacques Audiard (Emilia Pérez), Sean Baker (Anora), Coralie Fargeat (The Substance), Edward Berger (Conclave)
Alternatifler: RaMell Ross (Nickel Boys), Payal Kapadia (All We Imagine as Light), Mohammad Rasoulof (The Seed of the Sacred Fig)
ERKEK OYUNCU
Çok net olan bir beşliyi BAFTA’nın Daniel Craig’i aday etmemesiyle bulandırdılar boşu boşuna. Timothée Chalamet (A Complete Unknown) ve Adrien Brody (The Brutalist) son ana kadar Oscar için mücadele edecekler. Ralph Fiennes (Conclave) belki de en çok adaylığı alacak filmin, hakkı teslim edilmemiş başrolü. Colman Domingo (Sing Sing) deseniz filmden bağımsız olarak çok iyi bir kampanya yürütüp, Rustin’den bu yana sürekli akıllarda kalmayı başardı. Son koltuğa da rahat rahat Daniel Craig (Queer) oturacaktı işte. Her daim Britanyalı aktöre desteğini gösteren BAFTA oyunbozanlık yapınca kafalar karıştı ister istemez.
Queer‘in ödül gruplarına, hele ki Emilia Pérez‘e sevdalanacak kadar vahim olanlara hiç hitap etmediği kesin. Bu uluslararası cenahta Luca Guadagnino’nun çok sevilmesinin hatırına izleyecek olanlara ve Craig’in uzun yıllardır sektörde pek çok dost edinmiş olmasına güveniyorum ben. Bununla birlikte rakiplerinin de elleri çok zayıf. Bu sinir bozukluğuyla Amerikalılar, The Apprentice izler mi? Tamam Sebastian Stan çok iyi bir yıl geçirdi de, SAG bile bu performansı kucaklamamışken yok yere güvenmiyor musunuz? Belki Jesse Eisenberg (A Real Pain) sürpriz yapabilir tabii. Rol arkadaşı Kieran Culkin’in alacağı Oscar için filmi izleyecekler neticede. Eisenberg gelirse, En İyi Film adaylığını da getirir beraberinde.
Tahminlerim: Timothée Chalamet (A Complete Unknown), Adrien Brody (The Brutalist), Ralph Fiennes (Conclave), Colman Domingo (Sing Sing), Daniel Craig (Queer)
Alternatifler: Sebastian Stan (The Apprentice), Jesse Eisenberg (A Real Pain)
KADIN OYUNCU
Çokça aktrisin canının yanacağını düşündüğümüz En İyi Kadın Oyuncu yedi performanslık bir yarışa indirgendi. Demi Moore (The Substance), ilk adaylığını Oscar’a dönüştürmek için listenin başında bekliyor. Mikey Madison (Anora), beyazperdedeki ilk başrolüyle sektöre bomba gibi düşmesinin ekmeğini uzun yıllar yiyecek. Cynthia Erivo (Wicked), iki kişinin paslaşarak zirveye çıkardığı bir filmle ve tabii “Defying Gravity” performansının hatırına aday edilecek. SAG (Oyuncular Birliği), BAFTA, Altın Küre ve Critics’ Choice dörtlüsünün hepsinde adaylık çıkartmasına rağmen zayıf gördüğüm tek isim Karla Sofía Gascón (Emilia Pérez). Filmin müthiş başarısına rağmen neyin inadı bu peki? Hemen açıklayayım…
Fernanda Torres’e (I’m Still Here) çok zamanlı gelen Altın Küre ödülü bütün dikkatleri üzerine çekmesini sağladı. Bu fırsatı da iyi değerlendirdiğini düşünüyorum Torres’in. Sezon anlatısını ortaya koyduğu teşekkür konuşması ve sonrasında gelen etkinlikler, talk show ziyaretleri… Ve Torres kesinlikle, uluslararası oylarda Gascón’a gelen desteği çalabilecek bir alternatif. Marianne Jean-Baptiste (Hard Truths) ise üç büyük eleştirmen grubundan (NYFCC, LAFCA, NSFC) adaylık alıp Oscar adaylığına ıskalayan tarihteki tek insan Ethan Hawke (First Reformed) olduğu için bu beşlide bir şekilde yer alacakmış gibi geliyor bana.
Tüm bunlarla birlikte henüz Zoe Saldaña’nın “yardımcı kadın oyuncu” olduğunu kabul etmeyerek buradaki sıralamasına dahil edecek ve dolayısıyla rol arkadaşıyla oylarını bölebilecek olan Akademi üyelerini de gözetmek gerek. Siz bana bakmayın tabii. Belki de Gascón değildir dışarıda kalacak olan, ama kalkıştım artık bu riski almaya. Geri dönemem! Bakarsınız iki uç tahminimde de yanılırım ve Pamela Anderson (The Last Showgirl) bomba gibi düşer yarışın orta yerine.
Tahminlerim: Demi Moore (The Substance), Mikey Madison (Anora), Cynthia Erivo (Wicked), Fernanda Torres (I’m Still Here), Marianne Jean-Baptiste (Hard Truths)
Alternatifler: Karla Sofía Gascón (Emilia Pérez), Pamela Anderson (The Last Showgirl)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU
Başrol olmasına karşın yardımcı dalda yarışan Kieran Culkin’e (A Real Pain) Oscar yolları gözükeli asır oluyor. Succession ekibinden Akademi Ödülü’yle buluşacak ilk yıldız olmaya hazırlanan yetenekli aktöre sezonun önemli iki yapımında kilit rolleri üstlenen Guy Pearce (The Brutalist) ve Yura Borisov’un (Anora) eşlik edeceği de kesin artık. A Complete Unknown‘un doğru zamanda yükselmesi de kesinlikle Edward Norton’a yarayacak. Bir “Acaba?” olarak başladığı sezonda dördüncü Oscar adaylığını almaya hazırlanıyor.
Gelelim yarışın diğer yüzlerine ve bir türlü paylaşılamayan o son koltuğa… Clarence Maclin’in, SAG adaylığını kaçırması filme büyük darbe vursa da BAFTA bence diriltti Sing Sing‘i. Sezonun ikinci yarısında A24’un verdiği büyük uğraşlar neticesinde ben Maclin’in sempatik personasıyla da gittiği her yerde Akademi üyelerinin kalbini çaldığına inanıyorum. Jeremy Strong (The Apprentice) harika bir alternatif kesinlikle. Üstelik sektörün gerçek anlamda da çok sevdiği bir aktör. Fakat bu sevgi Donald Trump nefretlerini aşmaya yeterli mi bilmiyorum. Ben hâlâ The Apprentice’in Amerikalılar tarafından izlendiğini düşünmüyorum. BAFTA adaylığı da Britanya ortak yapımı olmasından kaynaklı besbelli.
Denzel Washington’ın (Gladiator II) bomba gibi başladığı sezonda geldiği nokta ise içler acısı. Ridley Scott bu kadar kötü bir film çekmemiş olsaydı bence üçüncü Oscar’ını konuşmaya başlardık. Ama merak etmeyin, emekliliğine hazırlanan Denzel öyle güzel projelerle geliyor ki, perde kapanmadan paket yapacağız bence altın heykelciğini. Bir de SAG’in aklımıza soktuğu Jonathan Bailey var tabii. Wicked‘ın yüksek performans göstermesi hâlinde neden olmasın diye düşünsem de Fiyero karakterinin esas numarası ikinci filmde olduğu gibi, bu ihtimali bir başka bahara erteleyebilirler.
Tahminlerim: Kieran Culkin (A Real Pain), Guy Pearce (The Brutalist), Yura Borisov (Anora), Edward Norton (A Complete Unknown), Clarence Maclin (Sing Sing)
Alternatifler: Jeremy Strong (The Apprentice), Denzel Washington (Gladiator II), Jonathan Bailey (Wicked)
YARDIMCI KADIN OYUNCU
Ve geldik bu senenin tahmin edilmesi en zor kategorisine. Ödülü alacak Zoe Saldaña (Emilia Pérez) ve belki bir ihtimal SAG’de sürpriz yapabilecek Ariana Grande (Wicked) haricinde kesin aday olur dediğimiz hiç kimse yok. Çünkü herkes handikaplarıyla dahil oluyor yarışa. Zaten bu ikiliden başka büyük ödüllerde dörtte dört yapabilen de olmadı. Peki kim var tahminlere dahil edilebilecek? Isabella Rossellini (Conclave), iki başrolün başı çektiği yarışta gerçek bir yardımcı oyuncu performansı sunuyor. Ingrid Bergman ve Roberto Rossellini’nin kızı olduğunu her fırsatta dile getiren aktris agresif bir kampanya yürüttü. Fakat filmde etli bir sahnesi olmadığı da aşikar.
Jamie Lee Curtis son dakika sürprizlerinden biri. Hem SAG, hem de Altın Küre’den adaylık almasının üzerine bir anda yüzünü her yerde göstermeye başladı. The Last Showgirl izlenirse aday olabilirmiş gibi duruyor ve o da izlenmesi için elinden gelen her şeyi yapıyor. Los Angeles’ı Filistin’e benzetecek kadar da şuursuz hatta. En İyi Film yarışında adını göreceğimiz yapımlardan birilerine karşı mücadele edecek olması kafa karıştırsa da Curtis’i sektörün çok sevdiği ve yeni ödül almış oyuncuları alelade performanslarla aday etmeye bayıldıkları unutulmasın. Son sırama hem SAG’i hem de BAFTA’yı ıskalaması üzerine aslında hiç adını anmamam gereken Margaret Qualley’i (The Substance) aldım ben. Rol arkadaşı olduğu için biraz Mila Kunis’e benzetiliyor yarıştaki pozisyonu. Ama Kunis kadar berbat bir filmografiyle gelmiyor Qualley. O da bir nepo baby ve bu sene Kinds of Kindness ile Drive-Away Dolls‘da da hünerlerini sergiledi.
The Brutalist‘in ilk yarısını anca izleyebildiğini söyleyen Akademi üyeleri olduğu için filmin ikinci yarısında gözüken Felicity Jones’a karşı mesafeli davranıyor olmam umuyorum beni çok yanıltmaz. Ama film izleyenlerden bile yanlış bir kasting seçimi olduğunu dair yorumlar duyduğumuz için bu riski almak istedim. Bir de uzak bir ihtimal olsa da, A Complete Unknown‘un doğru zamanda yükselmesinin hatırına Monica Barbaro’dan atak gelebilir. Selena Gomez’in adını anmayı hakaret saydığımı da not düşeyim. Oscar için değil, Razzie için konuşmalıyız performansını. Aday olursa korkun benden.
Tahminlerim: Zoe Saldaña (Emilia Pérez), Ariana Grande (Wicked), Isabella Rossellini (Conclave), Jamie Lee Curtis (The Last Showgirl), Margaret Qualley (The Substance)
Alternatifler: Felicity Jones (The Brutalist), Monica Barbaro (A Complete Unknown)
ÖZGÜN SENARYO
Bu ödül Sean Baker’ın gönlünü eylemek için Anora‘ya mı verilecek yoksa Jesse Eisenberg’in A Real Pain sayesinde ilk Oscar’ıyla buluşmasını mı izleyeceğiz çok merak ediyorum. Yarışı önde götüren iki filme The Brutalist de rakip olabilir gibi pekâlâ. Yapım sürecinde bolca yapay zeka kullanıldığına dair haberler zarar vermezse En İyi Film ödülünü alma ihtimali var ne de olsa. Bu ödülü de sıkıştırabilirler Brady Corbet’nin eline. Kategorinin adı özgün olduğu için en özgün fikirli senaryoya ödül verildiğini sananlara da hatırlatmamızı yapalım bu arada, bu sözcük herhangi bir materyala dayanmadan sıfırdan üretilmiş anlamında kullanılıyor yalnızca.
Cannes’da senaryo ödülünü kapan Coralie Fargeat için de The Substance‘a buradan rahat bir adaylık çıkacak belli ki. Beşinci olarak ise Mike Leigh ustayı görmeyi bekliyorum açıkçası. Happy-Go-Lucky her yerde sıfır çekerken bile aday etmişti Akademi. Aynı muameleyi gören Hard Truths‘a da bir adaylık gelir herhalde. September 5 tabii ki de önemli bir alternatif. Hele ki PGA’de (Yapımcılar Birliği) aldığı adaylık ertesi. Yalnız film izlendi mi ve senaryosu birincilik oyu alacak kadar oyuncaklı mı hiç emin değilim. Challengers ise bir umut kapının biraz dışında bekliyor olacak. Ben biraz abartıp özgün müzik ve kurgu adaylıkları alacağını iddia ettim biliyorsunuz ki. Keşke burada da bir sürpriz yapsa.
Tahminlerim: Anora, A Real Pain, The Brutalist, The Substance, Hard Truths
Alternatifler: September 5, Challengers
UYARLAMA SENARYO
Özgün senaryoya göre bir hayli cılız olan uyarlama senaryo dalındaki yarış için BAFTA’nın aday ettiği beşliyi anacağım ben de. Conclave, Emilia Pérez ve A Complete Unknown, En İyi Film dalında sürdürdükleri iddianın meyvesini bu cılız yarışta da alacaktır mutlaka. Nickel Boys‘un her yeri pas geçmesine rağmen söz konusu senaryosu olduğunda aldığı adaylıklar da apaçık ortada. Sing Sing nedense şüphe duyduğum tek yarışçı burada. Ama onun bile altıncı olarak gördüğümüz filmden daha çok birincilik oyu toplayacağına inancım tam.
Sürpriz yapma potansiyeli olan iki film var elimizde. Bunlardan ilki Wicked. Sosyal medyaya her girdiğimde Amerikalılar’ın bu filme yüzyılın müzikaliymiş gibi davranmasını gördükçe şüpheye düşüyor ve acaba hafife mi alıyorum diye tahminlerimi elden geçiriyorum. Nickel Boys ya da Sing Sing‘den birini yerinden ederse hiç şaşırmayacağım sanırım. Bir de uzak ihtimal olarak I’m Still Here anmak gerek bence. Fernanda Torres’in verdiği uğraş, burada olmayan rekabet ortamı sayesinde karşılığını bulabilir.
Tahminlerim: Conclave, Emilia Pérez, A Complete Unknown, Nickel Boys, Sing Sing
Alternatifler: Wicked, I’m Still Here