21. yüzyılın en çarpıcı dramalarından A Prophet (2009) ve Rust & Bone (2012) gibi iki şaheseri yönettiği için Jacques Audiard’ın kredisi vardı bende. Ancak, sanırım bağlarımızı Altın...
Edward (Sebastian Stan), yüzünde devasa tümörlere yol açan nörofibromatozis hastalığına sahip bir adamdır. Gönül verdiği oyunculuk mesleğinde, bu genetik rahatsızlık nedeniyle yalnızca duyarlılığı teşvik eden, beyaz...
Kendi jenerasyonunun en iyi oyuncuları arasında sayılabilecek Florence Pugh ve Andrew Garfield’ı buluşturduğu için, daha çekim aşamasındayken bile dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı We Live in Time....
Bugüne kadar çektiği dört uzun metrajlı filmle (Evet, Widows da dahil!) ve 2020’de televizyon için hazırladığı muazzam Small Axe serisiyle bizi hiç hayal kırıklığına uğratmayan Steve...
Pulitzer ödüllü August Wilson, Amerika’daki siyah kültür ve deneyiminin tiyatrodaki en önemli temsilcilerinden biri. Broadway sahnelerine okyanusun bu tarafından yolumuz düşmediği için Wilson’ın kaleminin tadına varma...
Sinema, var olduğu ilk günden bu yana kaderimizi yeniden çizebilme fantezisine dayanan hikâyelerle izleyiciyi büyülemeyi sürdürüyor. Çünkü insan olmanın temelinde, “keşke” kelimesi önemli bir yer tutuyor....
Hayatım boyunca kaçırdığım en büyük fırsatın öğrencilik yıllarımdaki Edebiyat derslerim olduğunu düşünüyorum. Sayısal tarafı seçince bir yük gözüyle baktığım bu derslerde aslında hep iyi hocalarım olmuştu....
Her ay bir “Kuir Bağımsızlar” yazısı kaleme alıyorum da neden her ay bir “Animasyon Kuşağı” yazısı yazmayayım, öyle değil mi? Oscar’ın ülkemizde nedense pek ilgi görmeyen...
Her ay Türkiye sınırları içerisinde perdede izlenmesi zor kuir bağımsız yapımları ağırladığım köşemin ikinci sayısına hoş geldiniz! Kadıköy Kaymakamlığı’nın MUBI Fest kapsamında yer alan Queer gösterimini...
Coralie Fargeat’ın MUBI’de seyirciyle buluşan filmi The Substance, Hollywood’un yaş aldıkça yıldız statüsünden uzaklaştığı düşünülen kadınlarına odaklanacakmış gibi çıkıyor yola. Demi Moore’un canlandırdığı Elisabeth Sparkle, yıllardır...
Bugüne kadar Cadılar Bayramı’yla ilgili hiçbir içerik üretmemiş olmama karşın Ekim ayını kapatırken bir kez daha kısa eleştiri formatında üç film daha eritmek geldi içimden. Şans...
Neymiş? Bu ay tekil film eleştirisi yazmak kaderimde yokmuş. Yine üçü bir arada diyerek oturdum klavyemin başına. O Podcast’in “Feminizm Bu Değil Mi Acaba?” bölümüyle bir...
Multi milyoner oyuncuların, hele ki popüler kültüre de yön vermiş büyük isimlerse, altın heykelciği kazanma uğruna neleri göze alabileceğini izlemekten büyük keyif aldığımı itiraf etmeliyim. Kötü...
Bana yine uzun eleştiri yazmak yerine tek paragrafta işimi halletme perileri geldi. İzlediğim filmleri biriktirmiş olmam mı, yoksa genel bir üşengeçlik mi sebep, emin değilim. Ama...
İstanbul Film Festivali’nin bütçesi yetmediği ya da ne bileyim bir şekilde denk getiremedikleri müddetçe bizim topraklarımızda kolay kolay sinema salonlarına uğrayamıyor ne yazık ki kuir bağımsızlar....
Tom Holland’lı Spider-Man üçlemesinin yönetmeni olarak tanıdığımız Jon Watts, Wolfs ile karşımızda. Doksanlarda cenaze namazı kılınan, özlem duyduğumuz orta ölçekli yetişkin dramalarını andıran bu yapım, gözden...
97. Akademi Ödülleri’nin En İyi Uluslararası Film kategorisine İrlanda’nın adayı olarak gönderilen Kneecap, aynı adlı bir rap grubunun bir araya gelme hikâyesini konu alıyor. Belfast’lı grubun...