X yönetmenin tek bir filmini izlemedim demenin suç sayılmadığı Oscar Boy topraklarında, size örnek teşkil etmek için yazıya bir itirafla başlamak istiyorum: Blade of the Immortal,...
Sınırsız eğlencenin Portobello pazarından allı güllü porselen çay takımı monte edilmiş, Carnaby’den zarif takım elbiselerle süslenmiş, gözlüğü kemik çerçeveli, saçları briyantlinli hâli Kingsman bu yıl ikinci...
Her yıla tek bir yerli film sığdırma egzersizimde 2017’nin bahtına İşe Yarar Bir Şey düştü. Tadını unuttuğum yerli sinemamıza Baskın’dan beri uğramadığımı bile inanın şu yazının...
Bağımsız Ruh Ödülleri’nden aldığı En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu adaylığı sayesinde izleme listelerimize sızan Crown Heights, beyazperdede sayısı yeni yeni artmaya başlayan yarı belgesel filmlerin bir...
Netflix orijinallerini sıralayan bir yazının üst sıralarında tesadüfen rastladığım Tramps, beş yıl evvel bağımsız film çevrelerinde adından söz ettiren Gimme the Loot ile kendini tanıtıp köşesine...
Tüm dünyanın nefret ettiği— gerçi durun ya dünya abartılı oldu. Baştan alıyorum… İzleyen az sayıda insanın pek hoşlaşmadığı (bu sefer tuttu galiba) bir filmi beğenmenin vebali...
2017’nin sefil animasyon yarışında kendime sığınacak bir yer arayışına girip, Akademi’nin listelediği 26 filmden ulaşabildiklerimle şansımı deneyeyim dedim. Ve türlü ağlak Uzak Doğu animeleri, televizyona bile...
Akademi gösteriminde aldığı pozitif reaksiyonlar sonrası izleme listemin üst sıralarına taşıdığım The Divine Order, Batı Avrupa’nın Suffragette adındaki 2015 tarihli yapıma cevabı denilebilir kısaca. Çağdaş bildiğimiz toplumlarda...
Kariyerini toplumsal eleştiri ile aile sorunlarını arka planda nöbetleşe oynatarak inşa eden Andrey Zvyagintsev’in doğduğu toprakların kasvetinden güç alan yeni filmi Loveless, kan kaybettiği iddia edilen...
Dürüst olmak gerekirse, Patti Cake$’in kusursuz bir senaryosu olduğunu, hiçbir eyleminde mantık hatası barındırmadığını, tek bir klişeye dahi mahal vermediğini söylemek düpedüz yalancılık olur. Ama uyuşmazlıklardan birlik...
IT’i erkenden izleyip yazmak için bir süre beklemiş olmamın geçerli bir sebebi var, ama sizi ne kadar ikna edebilirim bilmiyorum. Durum şu ki; Stranger Things ile...
19. yüzyılın Rus romanlarını andıran bir materyalden uyarlanmış Lady Macbeth, tiyatrodaki işleriyle tanınan William Oldroyd’un beyazperdede bir uzun metrajlı için kamera arkasına geçtiği ilk yapım olma...
12 Years a Slave ve Selma’yı fazlasıyla takdir etmiş, beğendiğini yüksek sesle söylemekten de çekinmeyen bir izleyici olarak Hollywood’taki değişim rüzgarlarının bilhassa siyahi sinemada pirüpak sosyal...
Ürün verdiği her janrda Avrupa’daki festivallerin altını üstüne getiren Claire Denis, yanına Juliette Binoche’u da alarak ekonomik ama yüksek profilli yeni bir çağdaş Fransız sineması örneğine...
Hell or High Water ile beklenmedik bir başarı elde eden senarist Taylor Sheridan’ın, 2001 tarihli Vile pek duyulmamış bir korku filmi olduğundan, ilk yönetmenlik denemesi muamelesinde...
Anne Hathaway’e yetenekleri sınırlı olduğu için değil de sırf Oscar’ı aldığında sahneye çıkıp “It came true.” dedi diye dünyayı dar etmemizin dördüncü yıl dönümüne girerken şunu...
Kostümlü dramalarıyla elde ettiği kayda değer başarı sonrası kendine yepyeni bir yol haritası çizdi yönetmen Stephen Frears. Filmografisinin son çeyreği ödülden yana yüzü gülmeye müsait biyografilerle...
Süsten ve zorlamadan uzak anlatımın yeni kalesi Beach Rats, queer sinemanın daha önce sıkça gördüğü ben kimim, neyim, ne istiyorum sorgulamalarını karakterin eylemlerini anlamlandıran travmalarla birlikte...
Andy Samberg’ün Saturday Night Live’da yer aldığı dönemde ürettiği efsanevi Digital Short serisinden sonra koltuğu daha tuhaf bir mizahın izini süren Kyle Mooney almıştı. Beck Bennett’lı enstalasyonları...
Bunu daha önce deneyimlemediğimi söyleyemem, ama uzun zamandır ilk kez bir filmi yazarken “Çok kötü.” diye iki kelime bırakıp gitmek istiyorum. Sezon sonu hedefim olmasa öyle...