Oscar Boy’un sekiz yıllık geçmişinde daha uzun gevezelik yapıp hiçbir yere varamadığım yazılar oldu mu? Oldu. Gençliğime verin diyecek kadar yüzsüz müyüm? Kesinlikle. Ama hayatımda ilk...
Terence Davies filmografisindeki mutlak ağırkanlılıktan nasibini almış, tabir-i caizse cilalı bir kostümlü drama A Quiet Passion. Duygu patlamalarının, beşerî tasaların simgesel tasvirlerini yaparak ünlenmiş şair Emily...
Yine yılın ilk dokuz ayında tembellik ettim, haftalar önce izlediğim filmi yazmaya üşendim. Aman ne şok! Bu sefer geç kaldığım partide yoklama kağıdının her yanı kan...
Ne zaman bienal sponsorluğundaki estetik politikalarına bu kadar ihtiyaç duymaya başladık bilmiyorum; ama dünya antika tüplü televizyonlarda cızırtılı VHS kaset kayıtları izlemeye her zamankinden daha fazla...
Berlin’de prömiyerini yaptıktan sonra Netflix İspanya tarafından yayın hakları satın alınan Skins, orijinal adıyla Pieles, film ve televizyon arasındaki çizgiyi yok etmeye çalışan dev streaming servisinin...
2017 film sezonunun derinliklerine henüz dalamadık ve animasyon kanadında da yılın ilk yarısı heyecan yaratan herhangi bir olaya sahne olmadı. Bu uzun boşluktan yararlanabilen tek yapım...
Komedi yapanların bahtında bir skeç olsa belki çok da zarar vermeyecek uyduruk fikirlerden 90 dakikalık, muhattap olduğu seyircinin sınırlarını zorlayan film yapmak âdet herhalde. Geç de...
Woody Harrelson’ın acaba ödül sezonuna uğrar da ekonomik oyunculuğu sonunda Akademi ve diğer ödül grupları tarafından değer görür mü diye yolunu gözlediğimiz Wilson, ertelenip vizyon takviminin...
Filmekimi gelmeden izleyip de yazamadıklarımı aradan çıkarmam lazım yoksa obsesif kompülsif bozukluğuma ilaçlar bile etki etmeyecek. Bir boşlukta belki de Mike White’ın Chuck & Buck’ına benziyordur...
Dünyanın en büyük ekonomilerinden birinin başına beyaz üstünlüğü üzerine kampanya yapmış, kendi kapasitesindeki bireyleri en kötü hislerini açığa vurabilmeleri için gönüllendiren bir lider getirirseniz, özgür düşüncenin...
The Knick sonrası televizyonun rahatlığını görünce sinemayı bıraktım, ha bırakıyorum triplerine giren yönetmen Steven Soderbergh’in filmografisine eklenmiş en yeni halka Logan Lucky. Bit pazarına nur yağdıran...
Romantik komedi janrı zirvesini doksanların sonunda gördükten sonra tek tük iyi örnekler haricinde renovasyon isteyen tür, eskisi kadar esip gürleyemez oldu. İyi görünümlü, orta seviye geliriyle...
Blogun adını Oscar Boy yerine Emmy Boy mu yapsam diyordum, ama Netflix Boy da olsam kimsenin yadırgamayacağı bir noktaya geldim sanıyorum. Klavye başındaki aktif günlerime minimum...
Değerlenen her formülü alıp seri üretime geçenlerin ana vatanı Amerika’da şu an hafifletilemeyen cinsiyet ayrımcılığı, homofobi ve faşizme nanik çekiyor gibi gözükmek isteyen sürüyle film çekiliyor....
Assayas’ın Kristen Stewart ile tekrar bir araya geldiği Personal Shopper’da ikizi hayatını kaybettikten sonra öz atamalı medyum statüsünün varlığı gereği bir işaret bekleyen ana karakter, aidiyet...
Sevmesi zor yönetmenler listesinde her daim kendine bir yer ayıran doğaçlama ustası Joe Swanberg, nispeten pasaklı son filmi Drinking Buddies’den sonra varlığını yeni öğrendiğim birkaç yapım...
Yılın başında, henüz üzerimizden 2016’nın yorgunluğunu atamamışken Sundance’deki prömiyeri sonrası jüriden büyük ödülü koparıp evine dönen I Don’t Feel at Home in This World Anymore, en...
Tüketim arttıkça eskiye rağbet fazlalaştı, bit pazarına nur yağmaya başladı. Charlize Theron’un fânilere bahşedilmiş bir Tanrıça olduğunun altını çizmek amacıyla çekildiğine can-ı gönülden inandığım Atomic Blonde,...
En az Temel fıkraları kadar bayat, tül perdeler ve başak tarlaları esprisini bir kenara koyup Malick’in son saçmalığı Song to Song’u konuşacağım izninizle. Elindeki kamera görüntüleriyle...
Erken vizyon döneminin beklenmedik gişe başarılarından birini elde eden Get Out, Key & Peele’ın tabir-i caizse ikincil Jordan Peele tarafından yaratılmış sosyal eleştirisi bol bir korku...