On birinci sezonun ardından Keyfî Drag Race yazmaya geri dönmeyeceğimi düşünüyordum ama öyle olmadı. Tıpkı sezonu haksızca kazanmış Yvie Oddly gibi benim ateşim de çabuk söndü...
Kendi kabuğumdan çıkışımın büyük bir parçası olarak gördüğüm RuPaul’s Drag Race bambaşka formlarda Oscar Boy sayfalarının hep konuğu oldu biliyorsunuz ki. Ancak siz bu programın benim...
Ryan Murphy’nin ellerinden çıkma bir projeyi koşulsuz şartsız destekleme hevesim de ne yazık ki bir sezon sürdü gibi iddialı bir açıklamada bulunmak istemiyorum; ama evet, her...
Televizyonun altın çağında fitili ateşleyenler birer ikişer sahneyi terk ederken, katalogumuzu şenlendirecek yeni bir şeye ihtiyaç duyuyorduk ve neyse ki çok geçmeden HBO imdadımıza yetişti. Z...
Streaming servisi adını verdiğimiz birbirinden şahane platformların orijinal içerik üretme hevesinin en başına giderseniz ilk olarak Netflix çatısı altında seyirci karşısına çıkmış Orange Is the New...
Yazın boş bıraktığım Oscar Boy’da Pride için kendi rekorumu egale ettim etmesine ama aklımda bir sürü yazı kaldı, yoğun takvime sığdıramadığım. Bunlardan biri de HBO’da seyirci...
Rüyalara öykünen ürkütücü masallarını hep bir bilinmezlik üzerine kurmuş David Lynch için nirvana mertebesinde Mulholland Drive’ın adının anılması çok garip düşünürseniz. Bir televizyon dizisi olarak pilot...
Yeterli şana şöhrete sahip olmayışını her daim şaşkınlıkla karşıladığım Sunday Bloody Sunday, yetmişlerde yeni bir zirveyle tanışmış Britanya sinemasının taşyapıtı desem yeridir. Yan Odadan Filmler dahilinde...
Tabulaşmış her kavramın, her alışkanlığın canını okumayı seven, Kuzey Avrupa’nın deli çocuğu Lukas Moodysson da seçkideki kariyerini zevkle takip ettiğim yönetmenlerden bir diğeri. Orijinal adı Fucking...
Girlhood ile sinema dilinin etkisine kapıldığım Céline Sciamma, geçmişine dönünce hayal kırıklığına uğratmayan yönetmenlerden biri oldu hep benim için. Henüz erginliğe yaklaşmamış yaşların öykülerini anlatmaktaki ustalığı...
Bildiğimden değil, minik araştırmam sonucu öğrendiğim üzere Rainer Werner Fassbinder kendi yazdığı oyunun beyazperde uyarlamasını George Cukor’un The Women isimli camp öğesi bol şenliğinden esinlenerek gerçekleştirmiş. Dolayısıyla...
BFI üretimi Tüm Zamanların En İyi 30 LGBTQ+ Filmi listesindeki en sıra dışı yapıma geldi sıra: The Watermelon Woman. Youtube haricinde herhangi bir kaynak üzerinden ulaşımın...
RuPaul’s Drag Race ve Ryan Murphy üretimi Pose sonrası hiç yaşamadığım bir zaman aralığı hakkında o kadar çok şey öğrendim ki sırf kuir olmaktan sebep kendimi...
Eveeet geldik 30 günlük maceranın sonuna. Bugün kafamda belirlediğim Pride programı sona eriyor ama birkaç gün daha sizleri muhtemelen BFI listesinden kalan eksiklerimle meşgul edeceğim. Angels...
Ve son iki… Yarın Günün Kısası bölümü bitiyor. Kapanış filmimizden önceki son durak HIV testlerini beklemekteki eşcinsel bir adamı anlatmakta. Buyrun The Mess He Made isimli...
Blue Is the Warmest Color’ın Cannes’daki prömiyeri sonrası Abdellatif Kechiche önderliğinde başlayan sosyal medya ve sezon fetihi daha dün gibi aklımda. Sonrasında kariyerinin diğer anlı şanlı...
Thomas Mann’ın romanından birkaç değişiklik ile 1971 yılında beyazperdeye uyarlanan Death in Venice, kafasını boşaltmak amacıyla Venedik’e giden ve burada kendisinden oldukça küçük yaşta bir erkek...
Pride ayının her dakikasını ciddi geçirecek değiliz ya, işin içerisine biraz mizah katan bir animasyonla havamızı değiştireceğim bugün. İtirazı olan varsa şimdi konuşsun diyeceğim ama kimsenin...
Piyasadaki bağıra çağıra kuir ve azıcık ucundan homoerotizm koklatan bütün filmlere yaptığım gibi Carol’ı da ilk izlediğim günden beri birkaç temel özelliği sebebiyle The Talented Mr....
Mübarek Pride ayının son günlerinde yavaştan elimdeki kısaları tüketmeye başladım. İlginizin ilk günlerdeki kadar ayakta olmadığını bildiğimden elbet bir gün yolunuz düşer, hepsini sırayla izlersiniz diyerek...