İzleyip de yazmadığım çok film olduğu için bu tür konsept yazılara başvurmaktan asla çekinmiyorum, biliyorsunuz. Yine birbiriyle hiçbir bağı olmayan, sadece uzun yazacak enerjiyi kendimde görmediğim...
Kendime sinema alanında yeni işler edinmemin ardından Oscar Boy’u da aynı tempoda yürütebileceğime saf inancım tabii ki de artık yok. Ancak 1989 sinema bülteninin bir nihayete...
Filmlere gerçek anlamda sırtımı dönmüşüm gibi hissediyorum birkaç aydır. 1989’daki yeni görevim sonrası bloguma da üvey evlat gibi davranmaya başladım, farkındayım. Ama bu sürecin artık sonuna...
Sezonun bitişinin ardından henüz evlerimizden çıkamadığımız için o süreçte FestivalscopePro isimli, uyduruk bir yerde yazıyorsanız bile para karşılığı akreditasyon veren ve uluslararası festivallerde dağıtımcı bulamamış yapımları...
2020 sinema yılını tam bir hafta sonra bitiriyorum müjdemle karşınızdayım bugün. 27 Şubat’ta adaylarımı açıklayıp, ardından da bir hafta boyunca listelerle blogu şenlendireceğim. Biliyorsunuz, tıpkı Akademi...
2020 sinema yılını uzatabilecek son noktasına kadar uzatma motivasyonum sanıyorum eksiklerimin çok ama çok az olduğu bir yıl geçirmemle alakalı. Madem buralara kadar her şeyi tüketerek...
Bu sezon film yazma konusunda özellikle LFF ertesi öyle geride kaldım ki haklarında çok daha uzun, övgü dolu yazılar yazarım dediğim film dahil pek çok şey...
2020 bitti diye tembellikleri de geride bırakacak hâlim yok. Bir kez daha uzun uzun yazmaya mecalimin olmadığı filmleri aradan çıkarmak üzere karşınızdayım. Bu sefer bir konseptim...
Film izleme işinde gaza bastım basmasına ama yazma kısmında çok tembel davrandım bu yıl. Elimde hakkında gevelemem gereken otuzu aşkın film bulunduğunu da düşünürsek 4 Film...
Yazmam gereken film sayısı 26’ya çıkınca yığını biraz eritmek adına tabii ki de yine emektar Oscar Boy bölümünün kollarına koştum. 4 Film 400 Kelime tarihinin en...
Elimdeki yazmak için biriktirdiğim yazdan kalma filmler ve dizileri tüketerek önüme bakmak istesem de yığın sürekli büyüyor. Bu ay içerisinde 4 Film 400 Kelime’yi de haddinden...
Londra Film Festivali macerası Cumartesi günü bitti ve ben tadı damağımda kalan 15 günlük serüvenin ardından yazmadığım bir düzine filme bunları kim eritecek şimdi diye bakınarak...
İlk kez 2015’te Brooklyn, The End of the Tour ve Anomalisa (hatta sürpriz gösterimdi unutamıyorum) ile katılma şansına eriştiğim BFI Londra Film Festivali hayatımla ilgili aldığım...
Söz, bu sefer geri döndüm! Ciddiyim. 2020 filmlerini izleyip yazacağım çünkü önümüzdeki haftalarda (Twitter’dan da yüz bin milyon kere reklamını yaptığım üzere) Londra Film Festivali’ne basın...
Korona, ülke değiştirmeli taşınma, askerlik, kişisel bedbahtlıklar, Drag Race 11. sezon, All Stars 5, Kanada, üstüne yeni Yan Odadan Filmler derken 2020 sinema yılını topluca unuttum...
Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm derken yine attım kendimi 2020 sinema yılının kollarını. Blogu minimum bir sene daha kapatmama kararı almamın üzerine de...
Askerden önce koştur koştur izleyip haklarında fikir beyan edemediğim 4 değil, 8 filmi masaya yatıracağım izninle. Yahu neden bu kadar biriktirdin, hadi biriktirdin bari yazma diyebilirsiniz...