Sex and the City’nin Brooklyn versiyonu olarak yola çıkan, ama kısa zaman içerisinde kendine has tarzıyla aslında bambaşka bir perspektife sahip olduğunu kanıtlayan Girls dördüncü sezonunu...
The Daily Show, South Park, Workaholics gibi yapımlar sayesinde kendine has bir seyirci kitlesi oluşturan Comedy Central henüz büyük networklerle boy ölçüşecek noktaya gelemese de komedi...
Netflix’in yeni dizisi Bloodline’ı bitireceğim derken üzerine Mozart in the Jungle’ı da ekleyince geçtiğimiz haftalarda sezon finalini yapan Episodes’u yazmayı unutmuşum. Ama benim için pek çok...
Bundan 10-15 yıl sonra artık televizyon kanallarının yerini interaktif platformların aldığını, televizyonların tamamen bilgisayar fonksiyonu gösterdiği bir noktaya geleceğimize adım gibi eminim. Ülkemizde Digiturk bu konuda...
Üç yıldır House of Cards’ı büyük bir zevkle takip ediyor olmama rağmen Netflix dizinin 13 bölümünü birden aynı anda yayınladığı için bir türlü zamanında izleyip yazacak...
Dün Banana’yı anlatırken ufak bir giriş yapmıştım Russell T. Davies’in Channel 4 için yaptığı dizilere. Bu başarılı serinin en önemli halkasını konuşarak devam edeceğiz şimdi. Adını...
Queer as Folk, Torchwood ve en önemlisi Doctor Who gibi işleriyle bilinen Russell T. Davies bu yıl Channel 4 için üç dizi birden yapmak üzere kolları...
HBO bunu her sene yapıyor öyle değil mi? Sessiz sedasız bir dizi yayına giriyor. Henüz yeteri kadar tanıtılmadan ulaştığı ufacık kitleyi ele geçiriyor. Bazen Game of...
How to Get Away with Murder konuşmadan evvel söze Shonda Rhimes’dan girmek en doğrusu olacak sanıyorum. Shonda Rhimes dediğimiz kadın bizde Ay Yapım’ın arkasındaki isim Kerem Çatay’a denk...
Son birkaç yıldır televizyonun lokomotif komedilerine arka arkaya veda etmeye başladık. Önce 30 Rock elveda dedi. Ardından çoktan gözden ve formdan düşen How I Met Your...
Sezon Günlükleri‘nde bugün yolumuza 2015’in güzel sürprizlerinden biriyle devam ediyoruz. Yine pek sevdiğim komedyen Graham Norton’ın talk show’unda keşfettiğim bir dizi var elimizde: Catastrophe. Bir zamanlar...
Esasında Netflix’in daha evvel yayınladığı House of Cards’ı izleyip bitirmek ve yazmak gerekirdi; fakat her zaman olduğu gibi komedilere zaafım devreye girdi. Arka arkaya bizi dizi...
Oscar koşuşturmacasından dolayı Parenthood, Web Therapy ve The Comeback gibi dizileri ağırlamayı unutunca uzun bir aradan sonra Sezon Günlükleri’nde yolumuza İngiliz televizyonlarından son yıllarda çıkmış...
2009 yılında İngiltere televizyonlarında Jo Brand’in önderliğinde hayatına başlamış bir dizi aslında Getting On. Tabii İngilizler iki senedir bir altı bölüm çektiği için komedilerine doymak tam...
Muhtemelen dikkatli film ve TV izleyicileri, Aaron Sorkin’in yaşayan en iyi senaristlerden biri olduğunu kabul etmiştir. Aynı kariyere The Social Network, Moneyball ve A Few Good...
Yayınlandığı günden beri aklımdan bir türlü çıkmayan ve Kış Uykusu – Whiplash ikilisi ile birlikte 2014 içerisinde izlediğim en harika şey olan Olive Kitteridge, HBO imzalı...
İngiliz komedileri 6 bölüm sınırını aşmama konusunda ısrarcı olduğu için Bad Education’dan sonra şimdi de The Job Lot’a daha Kasım ayına yeni girmişken veda ettik. Yalnız...
Bugüne kadar dizi yarışına hiç dahil olmayan bir kanaldı Cinemax. Hatta geçtim bizi, Amerikalı izleyicinin de Cinemax’in varlığından haberdar olduğundan şüpheliyim. Gerçi gece yarısından sonra yayınladığı...
Amerika televizyonlarında kaliteli komediler yerini kuvvetli “dramedy”lere bırakırken İngilizler hala saf mizahlarından vazgeçebilmiş değil. O yüzden de gülmek istediğimiz zaman İngiliz kanallarındaki dizilere yönelmek kaçınılmaz oluyor....
Oscar Boy sayfalarında televizyon dizilerine epey zaman ayırdığım için okuyuculardan şikayetler alsam da henüz dizikolikliğimi bırakabilmiş değilim. Artık televizyonun altın çağına girmiş olmamız ve dizilerin daha...